-
“Biz onları mesh ettik, maymuna dönüştürdük” diyor âyet. Siz elbette maymuna dönüşüp, şuursuzca, sorgulamadan, araştırmadan, ne okuduğunuzu anlamadan bilmeden BİRBİRİNİZİ TAKLİTLE YAŞAYANLARIN neslinden değilsinizdir! Yaşamınızda TAKLİDİN yeri ne kadar?
-
Her an kendi algoritmasına göre otomasyon ile process ve output ortaya koyan beyin yanısıra, onun üzerinde tasarruf edecek bir “BEN” yoktur! Âyet: “Allâh yanısıra ilâh edinme!” Âyet: “la ilâhe illâ Allâh’” (21 kasım 2021)
-
“Rabbine ibadet et tâ ki YAKIYN gelene kadar” âyet. “YAKIYN neredeyse küfür olacaktı!” Hadis. Bu iki tespiti ayrı ayrı ve sonra da bir ara olarak düşünürsek, ne denmek istenmiştir acaba? Bu arada YAKIYNden söz eden Tekâsür sûresine de göz atılabilir.
-
İşini ÖTENDE VAR SANDIĞIN tanrıya havale etmeyi bırak; ÖZÜNDEKİ ALLAH KUDRETİNE İMAN EDEREK elinden gelenin en iyisini yapmaya çalış! “BENLİĞİNİZDE, GÖRMÜYOR (kavramıyor) MUSUNUZ?” “NEREDE OLURSANIZ OLUN SİZİNLE BERABERDİR” “ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINDIR” âyetler böyle.
-
Seni mutlu eden de, yakan da olaya olan bakış açındır! Olayı şartlanmana veya kabulüne göre yorumluyorsun. Böyle de olabilirmiş; Allah dilediğini yapıyor deyip, FAİL Allah ile kavgayı bırakırsan hiçbir şey seni yakmaz!
-
Beyin adıyla işaret ettiğimizin ne olduğunu aşağıda 7 yıl önce anlattığım şekilde
-
anlayamazsak, kesin bilin ki, ister DİN, ister BİLİM, her alanda hayatımız metaforlar dünyasında, hayali kurgular içinde geçecektir! Bu iki videoyu izleyin ve düşünün: https://t.co/EmlnnSEtvE - https://youtu.be/D8V0sQ4UEhs
-
Beynimiz görme ve duyma sınırlamasıyla bloke olduğu içindir ki parçalardan oluşmuş bir bütünlük, teklik anlayışı içinde dolaşıyoruz. Oysa tek bir bütünlük içinde ALGILAYICILARIN TÜRÜNE GÖRE oluşan çok parçalılık söz konusu. Gözümüz ilmimizi değil, ilmimiz görüşümüzü oluşturmalıdır.
-
KORKU vehmi tetikler, VEHİM KORKUYU ÜRETİR. Böyle bir döngü esir alırsa kişiyi hayatı hem kendine hem çevresine cehennem olur. Korkak kişilerin vehmi kuvvetli olur. Korkaklıklarını örtmek için de “korumacılık” etiketini kullanarak kendi korkaklıklarını örtmeye çalışırlar.
-
Dünyada yaratıldık; ne olduğumuz hakikatimiz bildirildi; kimimiz buna iman etti kimimiz etmedi ve sırayla bedenlerimizi terk edip edindiklerimizle kuantum beynimizin dünyasında, onun yeni özellikleriyle yaşamımıza devam edeceğizç Bedenli yaşamı iman doğrultusunda değerlendirebilsek.
-
Çevrenizdeki insan ve insansıları fark etmek istiyorsanız işte size bir kriter. Önceliği karşısındakilere veren, önce sen diyen, yolda trafikte oturmada konuşmada kalkmada önceliği karşısındakine tanıyan, insandır. Önce ben diyen, öne atılan, hep kendini öne süren ve ben ben ben diyenler de insansıdır. İşte size basit insan ve insansı farkını gösteren bir kriter.
-
Zekâ ve akıl farklı şeylerdir. Kimi insanda zekâ ön plandadır, kiminde akıl. Zekâ kişinin kısa vadede çıkarlarını önplana alan beyin faaliyetidir, ki uzun vadede o çözüm kendisine yarar sağlamayabilir. Pişmanlık yaşatabilir. Akıl ise uzun vadeli bakış ve davranış oluşturur.
-
Kur’ân-ı Kerîm’e göre yeryüzünde HALİFE olarak açığa çıkan İNSAN tüm ALLAH İSİMLERİNİN İŞARET ETTİĞİ ÖZELLİKLERİ BEYNİ ile ortaya koyar. BEYNİNE ZARAR VEREN IBLİS gibi Allah lânetine uğrar yani Allah’tan uzak düşer. Beyninizi OKSİJENSİZ bırakmayın! Beyninize zarar vermeyin!
-
İnsanın iki doğum günü vardır. Birincisi annesinden dünyaya; ikincisi bedeninden ölümsüzsüzlük dünyasına. Ölümsüzlük dünyasına geçişe melekût de demişlerdir. Kendisindeki meleki kuvveleri kullanabilme boyutu olması nedeniyle. Bunlar dışında doğum günü kutlaması oyun eğlencedir!
-
Herkes şu anda olduğu gibi, gece-gündüz fark etmeden bilgi tabanındakilere göre beynindeki hologram dünyasında (kâbir âleminde) yaşar. Zamanı beyni yaratır! Beyninizin edindiği bilgiye göre yarattığı kurabiyelerle yaşarsınız kâh lezzetli bularak kâh da tatsız! Ölünce uyanırsınız!
-
20 yıl kafeste yaşayan ayı serbest bırakıldığında kafesi içindeki ölçülerin dışına çıkamadı. Beyninize yerleşmiş şartlanma ve kabullerinizin oluşturduğu KAFESİN farkında değilseniz, bedensiz yaşama geçtiğinizde de aynı sınırlı anlayışla devam edeceksiniz!
-
ÖLÜM VE SONRASI konusu hemen herkesin merak ettiği sorguladığı bir konu. Maalesef büyük çoğunluğun bu konudaki âyet ve hadislerden haberi yok. Herkes kulaktan dolma, yakıştırma duyduklarına göre hayallerinde birşeyler kurguluyor. Bu konuya biraz açıklık getireyim. Öncekilerin RUH ismiyle işaret ettikleri yapı gerçeği itibariyle data dan oluşan dalgaboyu ÖLÜMSÜZ yapıdır. Oluşumundan itibaren kendisine ulaşmış tüm bilgi girdilerini barındırır ve “BEN” hissiyatını yaratır. Kâbir âlemin bu zihinsel yaşam boyutudur Tüm insanların yaşam boyutudur. Ölüm, bu ölümsüz boyutun bedensel girdilerden bağının kopmasıdır. Bu kopma sonrasında, aynen öncesinde olduğu gibi, zihinsel faaliyetleri devam eder kendi hologram dünyasında. Şu anda muhatabınız ne yaşıyorsa zihinsel dünyasında yani “kâbir âleminde”, aynen devam eder yaşamına. Esasen herkes, muhatabının kâbir âleminde yaşadıklarını görmektedir kendisine ondan ulaşan bilgiler kadarıyla an içinde. Her insan bedeniyle dünya yaşamında, bilinciyle âhıretinde, kâbir âleminde yaşamaktadır. Ölüm yaşamını değil, algı boyutunu değiştirir. Şimdilik bu kadar yeter.
-
Belki devrilmez, diyerek ilk domino taşınan dokunanlar vardır. Bazıları da ilk taşın ardındakileri görmez, aman canım alt tarafı bir taş, derler. İlk taş devrilirken diğerlerini tetiklediğinde ise iş işten geçmiştir.
-
HİÇ KİMSE hakkında söylediğine, yazdığına, davranışına bakarak, hüküm, mertebe, paye vermeyin; etiketlemeyin. “Kimse fiilleriyle cennete giremez”, denmiş. Kimsenin Allah ile arasının nasıl olduğunu bilemezsiniz. Allah ile yaşayan cennette; EGOsuyla BENliğiyle yaşayanda…
-
Rasûlullah a.s. buyurmuş: “Allah kuluna verdiği nimeti üzerinde görmek ister”. Kimi bunu elbiseye, ayakkabıya, yiyeceğe bağlar kimi de topçuluk ya da şarkıcılık kabiliyetine!!! Ehline göre ise, Allah kuluna bahşettiği nimet, “HİLÂFET SIRRI” imiş.
-
“İNSAN”ın (kuantum beyinin) HAKİKATİ/orijini Allah isimleriyle İŞARET EDİLENDİR. Allah adıyla işaret edilen HAYY’dır (ölümsüz DİRİ). Beyin adıyla, fonksiyonlarına işaret edilen “İNSAN” da HAYY’dır, ÖLÜMSÜZDÜR. ÖLÜMSÜZÜN KULLANDIĞI BEDEN YARATILMIŞTIR, ÖLÜMLÜDÜR. “BEN” derken kendini hangisi olarak hissediyorsun? Hangisi olarak yaşıyorsun? Ölümsüz (HAYY) olarak mı, ölümlü beden olarak mı? Ölümü “TADIP” ölümsüzlüğünü hissedip yaşamaya devam ettiğinde; beynindeki tüm bilgiler beden kabulüne dayalı ise, hakikatini tanımamış, hissetmemiş isen?
-
“Biz bir şeyin olmasını irade edersek OL deriz, olur” âyetini insanca düşünüyorlar ve buna dayalı kurgular yapıp hayaller kuruyorlar! Kur’ân DİN adıyla Allah sistemini (sünnetullahı) bildirir. Beyindeki esmaya dayalı bilgisel işlemin, çıktısına hükmüdür, anlatılan. Her andır!
-
“RAB”binizi göklerde, ÖTENİZDE aramayın; O SİZE ŞAHDAMARINIZDAN YAKINDIR âyetini hatırlayın. “BANA DUA EDİN, İCABET EDEYİM” diyen BEYNİNİZ olarak icabetini ortaya koyuyor her an fark etmeseniz de. Ezberinizi bozun “candida” kulunun beyine şeker DUASINA icabet eden kim sanıyorsunuz?
-
DUA, talep istek, bir hâl veya fiilin onu gerçekleştirecek merkezden istenmesidir. Bedendeki tüm organlar hücreler bakteri grupları her an beyinle iletişimdedir ve beklentilerini iletirler. Beyin de onlara icabet ederek isteklerini oluşturur, yani dualarına icabet eder.
- “İSMİ” Allah olanı “insanca” düşünerek, onu gökte veya ötemizde bir “tanrı” olarak düşündüğümüz gibi; Kurân’daki metaforları da insanca düşünmemiz yüzünden çözemeyerek; Din ismiyle işaret edilen “sünnetullahı” yani yaşam ve varoluş sisteminide kavrayamıyoruz! Aklınızı kullanın.