69 - Hakka Sûresi
"Euzü Billahi mineş şeytanir racim"
BismillahirRahmanirRahıym
- 
        ElHakkatü; El Hakka (ölümle birlikte ortaya çıkacak mutlak hakikat)! 
- 
        MelHakkatü; Nedir El Hakka? 
- 
        Ve ma edrake melHakkatü; El Hakka’yı sana bildiren nedir? 
- 
        Kezzebet Semûdu ve ‘Adun Bilkari’ati; Semud ve Ad, o Karia’yı (ölüm sonrası yaşanacak sonsuz yaşamı) yalanladılar. 
- 
        Feemma Semûdu feühlikü Bittağıyeti; Semud’a gelince, yüksek sesli depremle helâk edildiler! 
- 
        Ve emma ‘Adun feühlikû Biriyhın sarsarin ‘atiyetin; Ad’a gelince, şiddetli bir kasırgayla helâk edildiler! 
- 
        Sahhareha ‘aleyhim seb’a leyâlin ve semaniyete eyyamin husumen feteralkavme fiyha sar’a keennehüm a’cazu nahlin haviyeh; Onu (kasırgayı) onlara, yedi gece ve sekiz gün musallat etti! O toplumu orada içi boş hurma kütükleri gibi yere yıkılmış görürsün! 
- 
        Fehel tera lehüm min bakıyeh; Onlardan geriye kalan ne görüyorsun? 
- 
        Ve câe fir’avnu ve men kablehu velmü’tefikatu bil hatıeti; Firavun, ondan öncekiler ve helâk olmuş şehirler, hep o hatayı yapanlar! 
- 
        Fe’asav Rasûle Rabbihim feehazehüm ahzeten rabiyeten; Rablerinin Rasûlüne âsi oldular da (Rableri) onları şiddetle yakalayıverdi! 
- 
        İnna lemma tağal mâu hamelnaküm fiylcariyeti; Muhakkak ki o su, kontrol dışı yükseldiğinde, sizi akıp gidenin içinde biz taşıdık! 
- 
        Linec’aleha leküm tezkireten ve te’ıyeha üzünün va’ıyeh; Onu, sizin için bir hatırlatma ve iyi algılayan kulak da onu iyi kavrasın diye (naklettik)! 
- 
        Feizâ nufiha fiysSuri nefhatun vahıdetun; Sur’a (sûretlere - o anki bedenlere) nefha-i vahide (tek bir üfürüş) üflendiğinde (bilinçler hakikatlerini bedensiz fark ettiklerinde)... 
- 
        Ve humiletil’Ardu velcibalu fedükketa dekketen vahıdeten; Arz (bedenler) ve dağlar (benlikler) kaldırılıp da tek darbeyle darmadağın edildiklerinde; 
- 
        Feyevmeizin veka’atilvakı’atü; İşte o süreçte, o vâkı’a (herkesin mutlak hakikati fark edip yaşaması) oluşmuştur! 
- 
        Venşakkatis Sema’u fehiye yevmeizin vahiyeh; O semâ (benlik bilinci) yarılmıştır! O süreçte o, göçmüştür! 
- 
        VelMelekü ‘alâ ercaiha* ve yahmilu ‘Arşe Rabbike fevkahüm yevmeizin semaniyeh; Melek de onun etrafındadır! Rabbinin arşını ise o süreçte onların (mahlûkatın) üstünde (boyutsal üstünde - derûnî yüceliğinde) bulunan sekiz (kuvve) taşır. 
- 
        Yevmeizin tu’radune lâ tahfa minküm hafiyeh; O süreçte, hiçbir gizliniz gizli kalmaksızın arz olunursunuz (apaçık ortada olursunuz)! 
- 
        Feemma men ûtiye Kitabehu Bi yemiynihi feyekulu hâumukreû Kitabiyeh; Kitabı (yaşam bilgi kayıtları) sağından oluşmuş olana gelince; o şöyle der: “İşte alın, okuyun bilgilerimi!” 
- 
        İnniy zanentu enniy mülakın hısabiyeh; “Gerçekten ben, yaptıklarımın sonucuna kavuşacağımı düşünüyordum!” 
- 
        Fehüve fiy ‘ıyşetin radıyeh; Artık o, mutlu bir seyir içindedir; 
- 
        Fiy cennetin ‘aliyetin; Âli (yüce) bir cennette! 
- 
        Kutufuha daniyeh; Onun yaptıklarının getirisi nimetler, elinin altındadır! 
- 
        Külu veşrebu henien Bima esleftum fiyl’eyyamilhaliyeh; Geçmişinizde yaptıklarınızın sonucu olarak şimdi afiyetle yiyip için! 
- 
        Ve emma men ûtiye Kitabehu Bişimalihi feyekulu ya leyteniy lem ûte Kitabiyeh; Yaşam bilgisi kayıtları (kitabı) solundan oluşmuş olana gelince; o da şöyle der: “Keşke bana kayıtlarım hiç verilmeseydi!” 
- 
        Ve lem edri ma hısabiyeh; “Hesabımı (yaptıklarımın sonucunun ne olduğunu) hiç bilmeseydim!” 
- 
        Yaleyteha kânetilkadıyete; “Keşke (bu aşamaya gelinmeden) iş bitmiş olsaydı!” 
- 
        Ma ağnâ ‘anniy maliyeh; “Servetim bana hiçbir fayda sağlamadı!” 
- 
        Heleke ‘anniy sultaniyeh; “Bütün gücüm de yok olup gitti.” 
- 
        Huzûhu feğulluhu; “Tutun da bağlayın onu!” 
- 
        Sümmel cahıyme sallûhu; “Sonra Cahîm’e (cehenneme) atın onu!” 
- 
        Sümme fiy silsiletin zer’uha seb’une zira’an feslukûh; “Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincir içine sokun onu;” 
- 
        İnnehû kâne lâ yu’minu Billâhil’Azıym; “Çünkü o, Esmâ’sıyla hakikati olan Aziym Allâh’a iman etmiyordu!” 
- 
        Ve lâ yehuddu ‘alâ ta’amil miskiyn; “Yoksulları doyurmak konusunda hiç çabası yoktu (cimriydi)!” 
- 
        Feleyse lehülyevme hahuna hamiym; “İşte bu süreçte onun hiçbir candan dostu yoktur.” 
- 
        Ve lâ ta’amun illâ min ğısliyn; “İrinli artıklardan başka yiyecekleri olmaz;” 
- 
        Lâ ye’küluhu illelhatıun; “Suçlular sadece onu yer!” 
- 
        Fela uksimu Bima tubsırun; Yemin olsun görmekte olduklarınıza, 
- 
        Ve ma lâ tubsırun; Ve görmediklerinize! 
- 
        İnnehu lekavlu Rasûlin keriym; Muhakkak ki O, Keriym bir Rasûlün kavlidir (sözüdür). 
- 
        Ve ma hüve Bikavli şa’ır* kaliylen ma tu’minun; O bir şair sözü değildir... İmanınız çok kısıtlı! 
- 
        Ve lâ Bilkavli kâhin* kaliylen ma tezekkerun; Bir kâhin sözü de değildir... Hatırlayıp düşünmeniz de çok kısıtlı! 
- 
        Tenziylun min Rabbil’alemiyn; Rabb-ül âlemîn’den bir tenzîldir (tafsile indirme)! 
- 
        Velev tekavvele ‘aleyna ba’dal’ekaviyl; Uydurup bize atfetseydi; 
- 
        Leehazna minhu Bilyemiyn; Elbette O’ndan sağ elini (gücünü) alırdık. 
- 
        Sümme lekata’na minhülvetiyn; Sonra, elbette O’nun şah damarını (carotis arter) keserdik! 
- 
        Fema minküm min ehadin ‘anhu haciziyn; Sizden hiçbir kimse de buna engel olamazdınız. 
- 
        Ve innehû letezkiretun lilmüttekıyn; Muhakkak ki O (Kur’ân), korunmak isteyenler için düşündürücü hatırlatmadır! 
- 
        Ve inna lena’lemu enne minküm mükezzibiyn; Muhakkak ki biz, yalanlayanlarınızı elbette biliyoruz. 
- 
        Ve innehû lehasretun ‘alelkafiriyn; Muhakkak ki O (kıyamet süreci), hakikat bilgisini inkâr edenler için elbette büyük pişmanlıktır! 
- 
        Ve innehû leHakkulyakıyn; Muhakkak ki O (kıyamet süreci), elbette Hakk-el Yakîn’dir (hakikatin en açık seçik yaşantısıdır)! 
- 
        Fesebbih Bismi Rabbikel ‘Azıym; Öyleyse, ismi Aziym olan Rabbin namına (Esmâ’sına kullukla) işlevine devam ederek O’nu tespih etmiş ol!