-
Evrenin Yaratıcısının, indinde bir HİÇ mesabesinde olan senin ne orucuna ne de ibadetine ihtiyacı yok. Sen bunları hakikatini keşfetmek için yapmak zorundasın. Neyi neden yapmak zorundasın fark et. Geç olmadan.
-
Değiştirmek ve yenilemek işleviyle yaratılmış bir kulum. Değişmeyi ve yenilenmeyi isteyenlerle iletişimde bulunurum, beraber olurum. Ben böyleyim, değişemem, beni böyle kabul edin, diyenler dilediği gibi yaşar; ama benimle değil! İşlevim seni senden kurtarmak!
-
Sırtını Allâh’a dayamış, Allâh’tan gayrını görmeyen O! Aşk’la gelmiş, Aşk’ı anlatmış, Aşk’ı yaşamış biri. Aşığım Aşk’a! Bedeli mi, kendinden vazgeçmek! Bu bir Aşk lokması, erimeden eremezsin! Benliğini kurban etmeden Aşk’ı yaşayamazsın!
-
Eşine sevgisi ve saygısı olmayanın tüm tasavvuf bilgisi dedikodudur. Eşine eziyet edip üzenin, Allâh sevgisinden söz etmesi riyadır!
-
Düşünce ve duygularınızın, yalnızca dünyanızı değil, ayrıca bir verici anten olarak çalışan bedeniniz aracılığıyla, dünyayı da değiştirdiğini biliyor musunuz?
-
Basireti bağlı olana uyarıların hiçbir yararı olmaz!
-
MehdiN, hidâyet edip hakikati bildikten sonra deccaliN çıkar ve hakikati bedeninin arzularında yaşa diyerek cennetine davet eder. Deccalin bedensellik cennetinde yaşarsın. Tâ ki İsaN sende açığa çıkıp deccaliNi öldürene kadar! Bunu kavramayan kurtulamaz!
-
“İNSAN”; yeryüzünde (bedende) açığa çıkarılmış “halife” olduğu şuuru ve HİSSİYATIYLA yaşayanın adıdır! Bunu yaşayamayan ise İNSANSIdır, ne kadar bilgili olursa olsun. Dinsel tâbiri ile “âmâ/kör”dür. Körler sağırlar birbirini ağırlar!
-
Ölüm, kıyamet, hesap, cehennem, cennet, kıyamet alâmetleri hep insan bedeni ve şuuruyla alâkalı hologram dünyada yaşanan hâllerdir! Deccalin bedenindir, deccal cenneti bedensel zevk ve keyiflerindir. Kendini beden kabul edip hisseden deccale tâbi olmuştur.
-
1500 yıla yaklaşılıyor, hâlâ deccal gelmemiş, İsa inmemiş! Niçin her dönemde insanlar deccal tehlikesine şiddetle uyarılmış? Deccal cennetine giren, cehenneme girmiş olur, deccal cehennemini seçen, cennete girer denmiş pek çok hadiste. Hiç düşündünüz mü?
-
EGOnun kökeninde amigdala yatar. Amigdala şartlanma ve kabullerini korumak üzere çalışır. Korku silahıdır. Benimlerinin arkasındaki koruyucu amigdaladır, zekâ adıyla tanınır. Anlık kabullerini koruma formülleri üretir.
-
İnsanların, başkaları hakkında sükûtu hayale uğramalarının sebebi, karşısındakinden kendisine ulaşan bilgi kadarıyla kendi beyninde yarattığı kişinin, o kişinin gerçeğiyle bütünleşmemesidir. Herkes beyninde yarattığı kişilerle yaşar, muhataplarının gerçeğiyle değil.
-
Herkes dünyasında, aldığı üç beş bilgiye göre beyninde yarattığı benimle beraber ve buna göre de beni tanıdığını sanıyor; oysa hiç kimse beni tanımıyor! Yalnızca Allâh bilir beni. Kim beni tanıdığını söylüyorsa hakikati bilmediğindendir. Herkes dünyasında kendi yarattıklarıyla.
-
Tasavvufla ilgilenenler sanıyorlar ki, evrimle en gelişmiş hayvan olan bedeni ve edinilmiş bilgiyle oluşmuş “BEN”liği terbiye ederek Allâh olacaklar!!! HAM HAYAL! Allâh’la yaşamanın yolu bedensiz varlık olarak edinilmiş kimliğin BENliğinden arınmaktan geçer.
-
Eski değerli olsa, Allâh eskide bırakırdı her şeyi. Her an yeni şanda olup, sürekli YENİLEMEDE olan YARATANın yenilediğine eğilmeyip; eskinin değerlilerinden faydalanarak yenileneceğini sanmak ne gaflet. Geçmiş ders almak içindir. İçinde yaşamak için değil!
-
Kur’ân iki yönlü bilgi ihtiva eder. Birinci yönüyle, beşerî yaşama yön veren bilgiler ihtiva eder. İkinci yönüyle ise evrensel mutlak gerçeği açıklar; bu yönüyle de zaman mekân üstü, göresel olmayan mutlak hakikati dillendirir; ve bu gerçeklik içindeki “İnsan”ın yerini anlatır.
-
Yazmadıklarımın haddi hesabı yok; anlatmadıklarımın sınırı yok! “Yakıyn neredeyse küfür olacaktı!” hadis-i şerîfini düşünün! Ne algılanan dışsal âlemin sonu var, ne de hakikatini tanımışın özelliklerinin ve kuvvelerinin sonu var! Medet ya HÛ!
-
Allâh adıyla işaret edilenin başı sonu olmadığı gibi, esmâ âleminin eseri olan evrenin de ne başı sonu vardır ne de altı ve üstüne bir son! Algımızın üstü sonsuz üst madde, altı da sonsuz alt maddedir. Gerçek ise, tüm varlık kendi kendini okuyan bilgi/datadır.
-
En gelişmiş hayvan olan bedene ve edinilmiş kimliğe vahdet bilgisiyle tanrılık verip kendini veli sananlar, yaşayan ölüdürler!!! “İNSAN” bedensiz, ölümsüz, RUHULLÂH, halifedir; yaratılmamış, açığa çıkarılmıştır. “İnsan”lığıyla yaşayana ne mutlu! Veli odur.
-
Din, dünyadan yalnız gidecek insana ne olacağını bildirmek için gelmiştir. Herkes kendi yolunu kendi çizip sonucuna katlanacaktır. Sünnetullâh’ta mazeret yoktur, beni falanca yanılttıya sığınma yoktur. Aklınızı kullanın.
-
“İNSAN”, RUHULLÂH”tır Kurân’a göre, evrimi olmaz! En gelişmiş hayvan olan ve de “İNSAN”ı taşıyan bedeni ise evrimleşir.
-
Öleceğine inanan İMANSIZDIR! Ölüm, bilincin bedensizliği TADIP, yaşamına kabir âleminde devam etmesidir. “Her nefis (bilinç) ÖLÜMÜ TADACAKTIR” âyet. İnsan bilinç/data varlık olarak ÖLÜMSÜZDÜR. Ölüp yok olup sonra yeniden yaratılma değildir.
-
“KURBAN” Bayramı olmaz! Bu meşhur YANLIŞTIR! Türkiye yakıştırmasıdır! Kutlanan HAC BAYRAMIDIR. Arafat’ta arınanların yaşadıkları bayramı paylaşma bayramıdır. Şükür için de yoksullara dağıtılmak üzere kurban kesilir.
-
Sûretsizliğe ulaşmamış olanın, insanları sûretsiz görmesi mümkün olmaz!
-
İtiraz, ben daha iyisini biliyorum, demektir. Ben daha iyisini biliyorum diyene, benlik yapıp, hayır BEN daha iyi biliyorum, deyip benlik denizine dalma! Sonu yok! Soruya cevap ver; biliyorum diyene SUS!