-
Hayat bitişler ve sonrasındaki başlangıçlarla sonsuzdur insan için. Bitişlere değil yeni başlangıçlara hazır olanlar sürprizlerden korunurlar, zira sürprizin ne yaşatacağı bilinmez. Neye bağlanırsan bağlan sonunda kaybedeceksin. Hazır mıyız?
-
Dünyada yani beden yaşantısında basiretinden perden kalkmadıysa, âhiretinde de âmâ olacağın bildirilmiş. Görüş ise farklı boyutlar kapsar. Dünyada açılan boyut kadarıyla âhirette devam edersin. Dünyada göremediğin boyutu âhirette de görme şansın yoktur.
-
Dünyada âmâ (kör) olan âhirette de âmâ olur; hükmü verilmiş. Dünyada cahil olan, denmemiş. Demek ki bilgi âmâlıktan kurtarmıyor! Vahdet bilgisi edinmek, görmek değildir. Görmek de gözün görmesi değildir! Ne yana dönersen vechini görürsen âmâ değilsindir. Yoksa....
-
Aklı olan başkalarını değil nefsini yönetmeye çalışır, âhiretine hazırlanır. Egosu olan da kendini tatmin için, iyiliğini düşünüyorum avuntusuyla, İNSANLARA YÖN VERİP, benliğini tatmin eder. Egondan geçmek istiyorsan akıl öğretmeyi bırak, SORULURSA fikrini söyle, geç!
-
Olaylar seni kabul ve şartlanmaların yüzünden boğmaya başladığında sor kendine: “Bunun Allâh indînde yeri ve değeri ne? Amentü Billah dediysen...” Ya da Uçaktan Dünyadakileri görmeye çalış.
-
Yaşsızız ama yaşlanmış hissediyoruz, kendimizi bedene bağlılığımızdan. Yalnızız ama kalabalıktan boğuluyoruz, sahip olduğumuzu sandıklarımızdan. Ben varım sanıyoruz yükünü çilesini çekiyoruz, fâilin Rabbimiz olduğuna cehaletimizden. Sonuç, yaşantımız, duygularımız, çilemiz!
-
Yalnız geldiğini yalnız gideceğini, neye hazırlanması gerektiğini düşünüp buna kafa yormayanlara ithaf olunur. Dünyaya başkalarının işine burun sokmak için değil, hakikatimize ermek için geldiğimizi söylüyorlar. Yaşamımız bu yolda mı?
-
Sevdiğin için kendi kabullerinden geçemiyorsan, sevgin sözcükten ibarettir. Kendini aldatarak tatmin olmaktan vazgeç. Ya değiş ya da değiş. Samimiyet budur.
-
Akıllı olan yarınlarda unutup dert etmeyeceği şeyleri bugün de dert etmez! İnsanın fıtratı değişmez! Konuşan, başka türlü konuşamaz! Dinle, duyma sana uymayanı!
-
Senin için çok değerli veya önemli olan, hiçbir zaman başkaları için aynı değerde ve önemde olmayacaktır! Çünkü sen dünyaNdakilere göre yaşıyorsun, onlarsa farklı dünyalarında! Sükûtu hayale uğramamak için bu gerçeği aklından çıkarma.
-
Herkesin dünyası sensiz de bensiz de dönmeye devam ediyor! Ego, bensiz dünyalar dönmez, deyip herkesin işine istenmediği hâlde burnunu sokarken; kalp sahipleri Allâh’a ermeden dünyadan ayrılmamaya çaba gösterir.
-
Şartlanmalarından kaynaklanan kabullerinin esiri olarak yaşayan köleler, arınmış özgür düşüncelilere gıpta ile bakar ve dışardan birilerinin kendilerini özgür bırakacağını sanırlar! Onlar bu zanla kabullerinin esiri olarak yana yana geçer giderler!
-
Huzurlu yaşamak istiyorsan insanlara huzur ver, sıkıntını aktarma! Sevinmek istiyorsan insanları sevindir! O sevinç sana dönecek. Şükreden ol ki, şükrettiğin artsın! Nankörlük sana akış kapısını kapatır. Kimse nankörü sevmez. Yaptığının sana mutlaka döneceğine iman et!
-
Beyin kendi içinde yaşsız ve zamansız yaşar. Gözden gelenleri ağırlıklı değerlendirdiği için de gördüklerinin, KENDİSİ GİBİ yaşsız bilgi/zihinsel yapı olduğunu hatırlamayıp, beden bilgilerine göre onlara yaş verir. Oysa HİÇ KİMSE gördüğün beden yaşında değildir!
-
Ne ölüm hâlindekileri gelip karşılayanlar vardır, ne de gittiğin bir yer, birinin huzuru! Herkes dünyada edindiği bilgilere göre beyninin yaşattığı kurguları ve senaryoları seyreder! Dünyada ne yazarsan, ölüm sonrası rüyanda onu seyredersin kıyamete kadar.
-
Kurân’ın en MÜHİM ve öncelikli bilgisi ŞİRK konusudur. İnsanlar ise en önemliyi gözardı edip en önemsizleri seçerler. Cehennem yaşamının, yanmaların tek nedeni vardır, ŞİRK DÜŞÜNCESİ! Kim, ne zaman, nerede yanıyorsa nedeni fikir veya fiilinin ŞİRK temelli olmasındandır.
-
Rasûlullâh, “Allahumme inni euzü BİKE en ÜŞRİKE BİKE şeyen” diye dua etmiştir. Bunun anlamını, Allâh ilmini bilen âlime sorun. Cahiller, ŞİRK kavramını TANRI kavramına dayalı çözdükleri için hakikatten sapıyor. Allâh İSMİNİN işaretini anlayanda şirk kalmaz, onu hiçbir ateş yakmaz!
-
Allâh’ın huzuruna(?) çıkmış; Allâh sormuş -Neyle geldin? -Sayısız hayır, hasenat yaptıM; yoksulları yedirdiM, içirdiM, giydirdim; kurbanlar kestiM; oruçlar tuttuM; gece namazları kılıp hep sana ibadet ettiM. -Bana ŞİRKLE GELMEZSEN günahlarını bağışlarım, demiştim? -Hiç ŞİRK KoşmadıM.
-
Sahiplendiğin, sonunu M ile bitirdiğin her fiilin ve düşüncen ergeç yanmana neden olacaktır! Allâh adıyla işret edilen TEK mevcud, “BEN” sanılan ise hiç var olmadı. Yalnızca Allâh’tır Ben diyen! Sanırsın ki, varsın! Oysa bu kabullenmişliğin. ŞİRK, KENDİNİ VAR SANMANDIR! İlla ALLÂH.
-
“KENDİSİ YAPIYOR, BEN YAPMIYORUM! Yapan hep KENDİSİ!” Vahdet(!) ehlinin konuşması! ŞİRKTEN ARINMIŞ GÜYA! BEN hissiyatı ŞİRKTİR! Kendini bir biriM hissediyorsan ve kendin yanısıra O HİSSİYATI, DÜŞÜNCESİ VARSA BU ŞİRKTİR! Allâh yanmaz! Allâh’ta pişmanlık, KEŞKE olmaz düne bakıp.
-
İnsanlar ölümden korkuyorlar. En korkulmayacak şey ölümdür! İnsan öldüğünü bile fark etmez ilk anda. Korkmak gerekse, ölümden sonraki yaşam şartlarına hazır mıyız onu düşünmek gerek.
-
Elini attığında ulaşamayacağın sevdiğini bugün değerlendirmiyorsan, yarın, yanmam kaderimmiş, deme. Çünkü nankörlüğünün karşılığını yaşıyorsun.
-
YANMAK İSTEMİYORSAN, MUHATABINA “ALLÂH” yanısıra varlık, kimlik, kişilik VERME!
-
Bildiklerinin hesapsız misli bilgisayar belleklerinde mevcut. Bildiklerin seni ne dünya azabından kurtarır ne de kabir azabından! Öğrendiğin ilminin gereklerini bilfiil uygulayıp yaşamın hâline getirmeden, bugünkünden farklı bir şey yaşamayacaksın, ne ilim ezberlersen ezberle!
-
Bilgiyle düşünce dünyanı değiştirebilirsin ama his dünyan değişmez, değer yargıların ve kabullerin yüzünden. His dünyanın değişmesi ancak bilfiil uygulamalarınla mümkündür. Kurân’daki her amenu arkasından gelen ameli salihat bunu vurgular. Dünyan ve âhiretin böyle oluşmakta.