Altıncı Gün

Uyku tutmamıştı Cem’i... Üçüncü gecedir ki, yatakta bir sağa, bir sola dönüp duruyordu...

Gönül onun bu hâlini ilk defa görüyordu... Zira, şimdiye kadar kaç defa sıkıntıya düşmüşse Cem, bu sıkıntıları hep yatağa girene kadar sürerdi... Başını yastığa koydu mu Cem, çok kısa bir sürede öz dünyasına geçer giderdi... Ne sıkıntısı kalırdı, ne dünya!..

Dayanamadı sordu Gönül:

“Nedir bu hâlin senin?.. Üçüncü gecedir ki, taktın kafanı bir şeye ne uyku uyuyorsun, ne de başka bir şey düşünebiliyorsun, neticelendirebiliyorsun... Okulda nasıl ders veriyorsun ki çocuklara..?”

“Sana bir şey söyleyeyim mi, hayatımda böylesine sıfıra yaklaşmamıştı düşüncelerim. Fikir elimi hangi dala atıyorsam, elim havayı tutuyor! Ama bu noktayı da aşmak mecburiyetindeyim ve aşacağım, er ya da geç!

Şu Elf de, içinde olduğum hâli bildiği hâlde, üç gündür ortaya çıkmıyor...”

Cem bunları konuşurken, bütün gün yorgunluktan ve üstelik ev işlerinden bitkin hâle gelen Gönül’ün mışıltısı duyulmaya başlamıştı...

Cem sessizce yataktan kalktı, sırtına ropdöşambırını aldı ve çalışma odasına geçti...

Kütüphanesinin karşısındaki koltuğa, kayık bir şekilde çöküp, ayaklarını pufun üzerine uzattı. Koltuğa dayadığı dirseğini başına destek yaparken, kütüphanedeki kitaplarını seyrediyordu teker teker...

Düşünüyordu...

Sudan bir âlem, dalgalardan varlıklar!.. Elektrikten bir âlem, ampullerden varlıklar...

Hep sembolik anlatımla yaklaşım şekilleri!.. Ya gerçeği?.. Oluşumu bu varlıkların..?

“Elf” tipi, tümel akıl varlıklarının ya da Setrililerin oluşumu nasıl?.. İnsan adını alan varlıkların yapıları..?

Ampuller demek çok kolay ve basit bir yakıştırma oluyor... Ama nasıl oluyor bu?..

Bırak göremediklerini, görüyorum dediğin insanlar ne biçim şeyler acaba?

“Evet, ne biçim şeyler, acaba bu ‘insan’ adını alan varlıklar?” diye soruyu sordu Elf, ve aynı anda karşı koltukta ortaya çıktı:

“Nerelerdesin Elf!?? Kaç gündür kafam karmakarışık!.. Düşüne düşüne aklım, pardon, beynim duracak hâle geldi!” diye konuştu Cem, oturduğu yerde toparlanırken… Görünce Elf’i ferahlamıştı ve hemen soruyu yapıştırdı: “İnsan nedir?..”

“Uzaktan kontrollu android nedir?..”

“Yahu androidi nereden çıkardın şimdi?”

“Soruyu ben sorayım dedim sana... Mars’a, Jüpiter’e, Satürn’e, Uranüs’e araç göndermediniz mi siz?..”

“Evet, Satürn’ü geçti, Uranüs’e doğru yoluna devam ediyor...”

“Peki, yolunu nasıl buluyor bu araç?..”

“Gönderilmeden evvel planlanan biçimde programlanmış!.. O programlanma ile yoluna devam ediyor...”

“Aynı zamanda çeşitli görüntüler tespit edip, bunları arada hiçbir ip olmadan buraya yolluyor mu?..”

“Evet, çektiği resimleri buraya da gönderiyor! Milyonlarca kilometre öteden hem de...”

“Peki içinde sizin gibi akıllı(!) insanlar var mı o aracın..?”

“Yok elbette!”

41 / 83

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!