Aklı olan, evrende geçerli olan gerçekleri; yöresel ve göresel olan gerçekleri değil, mutlak gerçekleri idrak ederek, bu mutlak gerçeğe ve sisteme göre yaşamına yön verir; ve programında kolaylaştırılmış ise sonsuz huzur ve mutluluğa erişerek, belki de, bir gün bizlere katılır!..

Aksi hâlde... Dünya’dan 130 milyar insan geçmiştir, biri daha geçti derler de; bir süre sonra adı bile anılmaz olur! Milyarlar kere milyar canlının geçip gittiği gibi!”

“Ama Elf, bu gerçekleri bilmeyen, bugün bile binlerle öğretici var, çeşitli isimler ve ünvanlar altında!.. Ve milyonlarla talebeleri!.. Çoğu, mecazî, hayalî kavramlar peşinde, son derece iyi niyetle koşturup duruyorlar!..”

“Ama, taklit onlara yetiyor; ve işin gerçeğini tahkik etmiyorlar!.. Allâh sisteminin ve düzeninin gerçeğini araştırıp kavramaya çalışmıyor, işin mecazı ve taklidi ile yetiniyorlar!.. Oysa Dünya’da bırakıp gidecekleri ve bir daha hiç bulamayacakları menfaatler peşinde aylarını ve yıllarını gözü kapalı tüketiyorlar!..

Çoğunun gayesi Dünya’yı en güzel şekilde yaşamak; ve bu arada da öbür tarafta kendisine faydalı olacağını düşündüğü birinin bu hâlinden istifâde etmek için, gönlünü alıp, adını onun adı yanında geçirtmek!..

Cem… Onlar, Allâh’ı bir tanrı sanıp, akılları sıra O’nu kandırmaya çalışıyorlar ama bu asla mümkün değildir!..

Ne Allâh, bir tanrıdır; ne de sisteme ters düşen davranış veya kişinin, bu yaptığının karşılığını almaması!..

Hem unutma ki, herkes lâyık olduğu topluluğu bulur; her topluluk da lâyık olduğu önderi!..

Eğer bir kişiye gerçekten hidâyet olmuşsa sizin deyişinizle, o kişi hangi ünvana sahip olursa olsun; ne kadarlık bir topluluğa faydalı olmaya çalışırsa çalışsın, HADDİNİ BİLİR; ve kendisinden mutlaka daha ileride birilerinin olacağını idrak ederek, bu sahada araştırmalarına devam eder; tâ ki evrensel gerçeğe erip onun sonuçlarını yaşayana kadar!..

Aksi hâlde, bulunduğu mevkinin nimetleri içinde, o nimetlerin −ister manevî, ister maddi− perdesiyle, mutlak gerçekten perdeli olarak bu dünyadan geçer gider!”

“Peki bu durumda, bana öncelikle ne tavsiye ediyorsun Elf?”

“Devamlı araştır ve sürekli düşün!..

Daima yeniye açık ol!.. Hiçbir konuda önyargılı olma!..

Gerçeğini ve sistem içindeki yerini tespit edemeden, hiçbir şey hakkında hüküm verme!..

İnsanları yargılamak, onların dedikodusunu yapmak suretiyle, zamanını sakın israf etme!..

Önce içinde yaşadığın sistemi kavramaya çalış ve sonra da adımlarını o sisteme uygun bir biçimde at!..

Sana danışılmadığı sürece, kimsenin işine karışma, akıl bile öğretme!.. Ehli olan, zaten arar ve bulur...

Ehil olmayana ise akıttıkların, taş üzerine yağan yağmura benzer!..”

“Elf, beni çok şaşırttın!.. Sanki, bana veda ediyormuş gibi konuşuyorsun... Sanki, bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibisin...”

“Evet Cem!..”

“Ama nasıl olur?.. Daha hiçbir şey öğrenemedim ve yapamadım... O kadar çok eksiğim ve bilemediğim hususlar var ki... Bunları nasıl tamamlayacağım? Beni böyle yapayalnız bırakıp gidemezsin Elf!..”

“Üzgünüm Cem!..

Fakat, ben de, yetiştiricim olan Aynha’dan direktif aldım!.. Beni, haddinden çok fazla şeyleri açıkladığım yolunda uyardı!.. Şayet sen de bunları başkalarına nakledersen, zor durumlara düşebilirsin!

Çünkü, taklit ehlinin bunları kavraması, idrak etmesi ve hele hazmetmesi son derece güçtür!.. Derin tefekkür sahibi, araştırıcı ve gerçeği bulmaya azimli olmayan kişilerin dışında, seni kimse anlamaz ve bu anlattıklarımı ‘deli saçması’ olarak niteler!.. Düşün ki, Dünya’ya en büyük gerçekleri açıklamış olan önderinize bile, zamanında yaşayanların bir kısmı ‘deli’, ‘mecnun’ demişler!.. Sen ise, garibin birisin; ki sana demediklerini bırakmazlar!..

Sana, son birkaç DOST tavsiyesinde bulunacağım... Dilersen bunlara uy! Umarım çok faydasını görürsün!..

Pırlantanın, değeri arttıkça alıcısı az olur!..

İlmin seviyesi düştükçe, kalabalığı artar!.. Çokluk seni aldatmasın!..

Herkese faydalı olmaya çalış, ama gerçeğin ilmini de sakın EHLİNDEN gizleme!.. Sabırlı ol; bil ki her şeyin bir zamanı ve sırası vardır!.. Vakti gelmeden hiçbir şey olmaz!..

Bilinç boyutunda takdir edilmiş olanlar, kozmik boyutta yolculuğuna devam etmektedirler ve madde boyutunda kesinlikle programlandığı bir biçimde ortaya çıkacaktır!.. Bunu hiç kimse önleyemez ve değiştiremez!..

Sana ait olanın, sana ulaşmaması; sana ait olmayanın da sende kalması asla mümkün değildir!..

Herkes lâyık olduğunu mutlaka bulacaktır!.. Ne eline giren için sevin, ne de seni terk eden için üzül!.. Zira herkes, kendi ortamı için var edilmiştir, ki emanet ortamda bâkî kalması mümkün değildir!..

İsim, resim, şekil, biçim, seni asla hedefinden saptırmasın!..

Bil ki sen, ya evrensel gerçek için varsın ve tek gayen bu ‘Evrensel Sırlara’ ermektir; ya da herhangi biri gibi bu dünyadan geçip gitmek!.. Önce hangisinden olduğuna karar ver; sonra da gereğince adımlarını atmaya başla...

Gerçeği hedef aldınsa, hedefine eremeden süren dolsa bile, hiç olmazsa adın o yolun yolcularıyla anılır ve dostların onlar olur...

Haydi Cem, ÖZDE BİRİZ!..

Var kendine ÖZ’ün gibi bir DOST ara, boşa geçirme ömrünü!..”

“ÖZDE ELF!..”

Çok bir “garîp” kalmıştı Cem!..

Gözlerinden yaşlar süzüldü elinde olmaksızın...

Çok bir “garîp” kalmıştı...

Dünya“NIZ”da!..

Belki bir gün...

AHMED HULÛSİ

Cerrahpaşa, İSTANBUL

14.11.1977


81 / 83

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!