Canını terk etmeden

Cânânı arzularsın,

Zünnarını kesmeden

Iymanı arzularsın.

             Karıncalar gibi sen,

             Ufak ufak yürürsün,

             Meleklerden ileri

             Seyranı arzularsın.

Var Niyazi yürü

Atma okun ileri

Derdiyle kul olmadan

Sultanı arzularsın.

                                                                        NİYAZİ MISRÎ

 

Zât-ı Hakk’ta mahrem-i irfan olan anlar bizi,

İlm-i sırda bahri bipâyan olan anlar bizi.

             Bu fenâ gülzarına bülbül olanlar anlamaz

             Vechi bâkî hüsnüne hayran olan anlar bizi

Dünye-vü-ukbâyı tamir eylemekten geçmişiz

Her taraftan yıkılıp viran olan anlar biz.

             Biz şol abdalız, bıraktık eğnimizden şalımız

             Varlığından soyunup uryân olan anlar bizi.

Kahr-u lütfu şey-i vâhid bilmeyen çekti azap

Ol azaptan kurtulup Sultan olan anlar bizi

             Zahide ayık dururken anlamazsın sen bizi

             Cür’ayı sâfi içip mestan olan anlar bizi

Arifin her bir sözünü duymayı insan gerek

Bu cihanda sanma ki hayvan olan anlar bizi

             Ey Niyazi katremiz deryaya saldık biz bugün,

             Katre nice anlasın umman olan anlar bizi.

                                                                                               NİYAZİ MISRÎ

 

Sağ ü solu gözler idim

Dost yüzünü görsen deyü

Ben taşrada arar idim,

Ol can içinden cânân imiş.

 

Savm-u salât-ı hac ile

Sanma biter zahid işin

İnsan-ı kâmil olmaya

Lazım olan irfan imiş.

 

Nerden gelir yolun senin

Ya nereye varır menzilin

Nerden gelip gittiğini

Anlamayan hayvan imiş.

 

İşit Niyazi’nin sözün

Bir nesne örtmez hak yüzün

Hakk’tan ayân bir nesne yok,

Gözsüzlere pinhan imiş.

                                                                   NİYAZİ MISRÎ

 

Şehr-i hakikattır adı Hak sırrını anda kodu,

Ol sırra vâkıf olanı Hak eyledi mihmân kamu.

             Olmaz onlarda fesat Buğz-u kibr-ü inad,

             Cümle biliş, yok asla yad birbirine ihvan kamu.

Özleri canlardan aziz sözleri baldan leziz,

Yok anda sen, ben, siz, biz birlikte yeksan kamu.

             Şehre mürsel gelmedi anları davet kılmadı,

             Anlar yolu yanılmadı evsafları Kur’ân kamu.

Hak mezhebi mezhepleri, deryayı zât meşrepleri,

Hâsıl kamu matlapları kadr içredir her an kamu.

             Yoktur onlarda ihtilaf günden ayandır bi-hilaf,

             Her işleri hakka mûzaf ruh eylemiş yezdan kamu.

Terk eylemişler kıyl-ü kal lâl olmuş onlara bu dil

Her hâlleri Hakk’a delil hep mazhar-ı Rahmân kamu.

             Dünyaya anlar gelmedi geldiyse de eylenmedi

             Şeytan onları görmedi anda olan pinhan kamu

Ana girerse bir kişi gider gönülden teşvişi

Başına bu devlet kuşu konar olur sultan kamu

             Her kim ki ol şehre gelir her korkudan azad olur,

             Yollarda bellerde kalır dev ve peri şeytan kamu.

Dâr-ül emandır ol şehir lâkin girer yüz binde bir

Sanma ana dâhil olur Hur-u melek Rıdvan kamu

             Ehline anlar bellidir zira bilir bir ellidir,

             Her birisi ahsen sıfat her müşkile bürhan kamu.

Var semme vechullâhı bul tâ görüne sana bu yol

Senden sana eyler seter kim edesin seyran kamu

             Candan riyâzatı ta’ab çeksin anı edip talep

             Olur riyâzatın sonu dertlerine derman kamu.

Gel tende koma canını âlâya çık bul kânını

Lâyık mıdır insana kim yer ola zindan kamu.

             Tut Niyazi’nin sözün bunda aç gör can gözün,

             Bir gün gidersin ansızın görmez seni giryan kamu

Var ol hakikat şehrine er anda hakikat sırrına,

Dolsun senin de gönlüne derya olup irfan kamu.

                                                                                               NİYAZİ MISRΠ

79 / 84

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!