Âli (r.a.) şöyle demiştir:

Bir gün Rasûlullâh oturuyor ve elindeki bir ağaç parçası ile yeri çiziyordu. Aniden başını kaldırdı ve:

Sizden bir tek kimse yoktur ki, cennet ve cehennemde­ki yeri bilinmiş olmasın,buyurdu. Yanındakiler:

Yâ Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem) şu hâlde ne diye çalışıyoruz, her şeyi bırakıp tevekkül etmeyelim mi? dediler. Rasûlullâh (s.a.v.):

Hayır, çalışınız, herkes ne için yaratıldı ise, onun için hazırlandırılır!.. buyurdu ve sonra da;

‘(Yoksulların hakkını) veren, (ALLÂH’tan) sakınan ve Kelime-i Tevhid’i tasdik eden kimseye gelince, biz onu cennete hazırlarız. ALLÂH’ın hakkını yoksullara vermeyen, sevabından istiğna gösteren ve (Kelime-i Tevhid)’i tekzip edeni de cehenneme hazırlarız.’

Âyetlerini okudu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tırmızî)

* * *

Denildi ki:

Yâ Rasûlullâh, sanki şimdi yaratılmışız gibi bize dini­mizi açıkla!..

Bugün yaptığımız işler önceden takdir edilmiş ve yazılmış işler midir, yoksa vukuundan sonra mı bize takdir edilmişlerdir?

Rasûlullâh (s.a.v.):

Hayır, bilakis, yaptığınız işler önceden takdir edilmiş ve yazılmış olan işlerdir!.. buyurdu.

Şu hâlde iş yapmanın ve çalışmanın ne önemi var? diye sordu.

Rasûlullâh (s.a.v.):

Hayır iş yapan, kendi işine hazırlanır!.. buyurdu.(Müs­lim, Tırmızî)

Tırmızî’nin lafzı şöyledir:

Ömer (r.a.) sordu:

Yâ Rasûlullâh, ne buyurursun, yaptığımız işler yepyeni oluşmakta bir şey midir; yoksa önceden takdir edilmiş bir iş midir? diye sordu.

Rasûlullâh (s.a.v.):

Önceden takdir edilmiş olan işlerdir, ey Hattabın oğlu!.. HERKES ÖNCEDEN TAKDİR EDİLMİŞ OLAN FİİLLERE HAZIRLANMIŞTIR... Saadet ehlinden olan, saadet için çalışır; şekavet ehlinden olan da şekavet için çalışır!.. buyurdu.

İmran b. Husayn (r.a.) şöyle dedi:

Müzeyne kabilesinden iki kişi Rasûlullâh’a gelip, dedi­ler ki:

Yâ Rasûlullâh, ne buyurursun, insanların bugün işledikleri ve uğraştıkları şeyler önceden kendilerine takdir edilmiş ve hükmedilmiş bir şey midir, yoksa bu işler, işlendikten sonra mı takdir edilirler?

Rasûlullâh (s.a.v.):

Hayır, bilakis bunlar önceden kendilerine takdir edil­miş bir şeydir. Yüce ALLÂH’ın kitabında bunu şu âyetle; ‘Nefse ve onu düzenleyene ve ona hayr ile şerri işlemeyi gösteren’ (91.Şems: 7-8) doğrulamaktadır!.. buyurdu.

* * *

Abdülvahid b. Süleym (radıyallâhu anh) şöyle demiştir: Mekke’ye geldim, Ata b. Ebi Rebah’la buluştum ve:

Ey Ebu Muhammed, Basralılar, kader (yani önceden takdir edilmiş bir şey) yoktur diyorlar, dedim.

Ata (r.a.);

Evlatçığım, sen Kur’ân okur musun? dedi.

Evet!.. dedim. Ata (r.a.):

Şu hâlde “Zuhruf”u oku!.. dedi. Ben de;

“Hâ-mim! Açıklayan kitaba yemin ederim. Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur’ân yaptık. Muhakkak o, nezdimizdeki ana kitapta çok yüce, çok hikmetlidir.” (43.Zuhruf: 1-4)

Âyetlerini okudum. Ata (r.a.):

“Ümmü’l-Kitab - Ana Kitap” nedir, bilir misin?.. diye sordu.

Allâh ve Rasûlü daha iyi bilir, dedim. Ata (r.a.):

O, bir kitaptır ki, ALLÂH gökleri ve yeri yaratmadan önce onu yazmıştır. Orada Firavun’un cehennemlik olduğu vardır; orada “Tebbet yeda Ebi Lehebin-Ebu Leheb’in iki eli kurusun” vardır,dedi.

* * *

Ata (r.a.) demiştir ki:

Rasûlullâh’ın arkadaşı Ubade b. Samit’in oğlu Velid’i bulmuştum. Babanın ölüm anındaki vasiyeti ne idi? diye kendisine sordum. Şöyle dedi:

Babam çağırdı ve bana:

Ey oğulcağızım, Allâh’tan kork, bil ki; Allâh’a; kadere, hayr ile şerrin hepsine iman etmedikçe, Allâh’tan sakınmış olmazsın... Bundan başka bir inanç üzere ölürsen cehenneme girersin.

Muhakkak ben Rasûlullâh’ı işittim, şöyle diyordu:

Allâh önce “kalemi” yarattı. Yaz! dedi. Kalem:

Neyi yazayım? diye sordu. Allâhû Teâlâ:

Kaderi, olanı ve ebediyete kadar olacak olanı yaz!.. buyurdu.(Tırmızî, Ebu Davud)

* * *

26 / 51

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!