115. “Senulkıy fiy kulubil’leziyne keferürru’be Bima eşrekû Billâhi ma lem yünezzil Bihi sultanen ve me’vahümün nar*…” (3.Âl-u İmran: 151)

“Hakikatlerindeki Allâh Esmâ’sına, benliklerinin tanrı olduğu yolunda hiçbir delil inzâl olmadığı hâlde şirk koştukları için, bu gerçeği örtenlerin kalplerinde korku oluşturacağız, yaşam ortamları da ateştir...”

 

116. “…inneş şirke le zulmün aziym.” (31.Lukmân: 13)

“…Kesinlikle şirk çok büyük bir zulümdür!”

 

117. “…İnnemel müşrikûne necesün…” (9.Tevbe: 28)

“…Kesinlikle müşrikler necîstir (pisliktir)!..”

 

118. “Lâ yemessuHU illel mutahherun.” (56.Vâkı’a: 79)

“Ona (Bilgiye)(şirk pisliğinden - hayvaniyetinden) arınıp, tâhir olanlardan başkası dokunamaz!”

 

119. “Ve lâ ted’u meAllâhi ilâhen âhar* lâ ilâhe illâ HU* küllü şey’in halikün illâ vecheHU…” (28.Kasas: 88)

“Allâh yanı sıra tanrıya (dışsal güce) yönelme! Tanrı yoktur, sadece “HÛ”; Her şey (şey’iyeti itibarıyla) yoktur sadece O’nun vechi (mevcuttur)!..”

 

120. “Lâ tec’al meAllâhi ilâhen ahare fetak’ude mezmumen mahzûla” (17.İsra’: 22)

“Allâh yanı sıra (kafanda) başka bir tanrı oluşturma! Yoksa (şirk anlayışının sonucu) aşağılanmış ve kendi başına terk edilmiş olarak oturup kalırsın!”

 

121. “ŞehidAllâhu enneHÛ lâ ilâhe illâ HUve, vel Melâiketü ve ulül ‘ılmi kaimen Bil kıst*...” (3.Âl-u İmran: 18)

“Allâh şehâdet eder, kendisidir “HÛ”; tanrı yoktur; sadece “HÛ”! Esmâ’sının kuvveleri olanlar (melâike) ve Ulül İlm de (ilim açığa çıkardığı mahaller) bu hakikatin Hak oluşuna şehâdet eder, Adl’i kaîm kılarlar...”

 

122. “Lev kâne fiyhima alihetün ilAllâhu lefesedeta* fesubhanAllâhi Rabbil Arşi amma yesıfun” (21.Enbiyâ’: 22)

“Eğer o ikisinde (semâlar ve arz) Allâh’tan başka tanrılar olsaydı, elbette o ikisi de düzenini yitirirdi! Arş’ın Rabbi Allâh, onların vasıflamalarından münezzehtir.”

 

123. “Tebarekelleziy ceale fiys Semai burucen…” (25.Furkan: 61)

“Ne Yücedir O ki, gökte BURÇLAR meydana getirdi…”

 

124. “İnna zeyyennes Semâed dünya Bi ziynetinil kevakib; Ve hıfzan min külli şeytanin marid” (37.Sâffât: 6-7)

“Muhakkak ki biz, o Dünya semâsını gezegenler ile zinetlendirdik. (Dünya semâsını) kurallara itaatten çıkan her şeytandan koruduk.”

 

125. “…venNücumu müsahharatün Bi emriHİ… “ (16.Nahl: 12)

“…Yıldızlar da (yaydıkları dalgalarla) O’nun hükmünü yansıtarak hizmet verenlerdir...”

 

126. “Yüdebbirul’emre mines Semai ilel’Ardı…” (32.Secde: 5)

Emri (hükmü) semâdan (dışsal olarak; burçlar diye tanımlanan Esmâ özelliklerinin açığa çıkmasından ibaret olan yapılardan yayılan kozmik elektromanyetik dalgalarla ağırlıklı olarak karındaki ikinci beyni ve dolayısıyla bilinci etkileyerek; ya da, içsel olarak, holografik gerçeklik gereği beyindeki datadan açığa çıkan Esmâ mertebesinden. A.Hulûsi) arzı (yeryüzü veya beyni) tedbir eder...

 

127. “Allâhulleziy haleka seb’a Semavatin ve minel’Ardı mislehünn* yetenezzelül’emru beynehünne…” (65.Talâk: 12)

O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm - iş) onların ARALARINDAN sürekli - kesintisiz inzâl olur(Allâh’ın Esmâ’sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)!”

 

128. “Ve ennehu HUve Rabbuş şı’ra” (53.Necm: 49)

“Muhakkak ki “HÛ”dur, Rabbüş Şi’ra (Sirius yıldızının Rabbi)!”

 

129. “…ve BinNecmi hüm yehtedun” (16.Nahl: 16)

“...Necm (yıldız [hakikat ehli], ‘Ashabım gökteki yıldıza benzer; hangisine uyarsanız hakikate erdirir...’ hadisi)olarak hakikate erdirir!”

 

130. “Hel eta alel’İnsani hıynün mined Dehri lem yekün şey’en mezkûra” (76.İnsan: 1)

“Dehr’de insanın anılmadığı bir süreç yok muydu!”

80 / 88

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!