DECCAL’in dünyasının renk ve şekilleri sizi kandırmasın ve yanıltmasın!.. Onun dünyasında geçiciler bâkî görünür; yanlışlar doğru!.. Sonsuzda değersiz olan, sonluda değerli sanılır deccaliyetin dünyasında!.. Bir kısım insanlar, gerçekler fark edilip foyalar ortaya çıkmasın diye, bol bol yasaklamalar ile, insanları sorgulamaktan ve düşünmekten uzak tutmaya çalışmaktadırlar! İnsanları sürüler hâlinde gütmek istemektedirler. Onlar çoban, insanlar koyundur onların indînde.

Özgürlüğünüzü kazanın artık! Düşünün, sorgulayın eski bilgilerinizi her an, Kurân’ı ve Muhteşem insan Allâh Rasûlü’nü daha iyi tanımak için.

Size dost elimi uzatıyorum çığın altından kurtulmanız için! Hz. Âli’den bu yana gelmiş onyüzmilyon fetvanın altından kurtulun, çıkın dışarı. Yalnızca Rasûlullâh’ı dinleyin ve O’nun dediklerine göre yaşamınıza yön verin yeter! Dünya’nın bin çeşit yöresinde yaşayıp, tanrı yoktur Allâh vardır inancına sahip, Rasûlullâh’ı ve Kurân’ı kabul eden milyonlarca insan, onbinlerle fetvadan habersiz diye, tarikata bağlanmamış ya da mezhep kavramı yok diye, dinsiz midir kâfir midir sizce? Lütfen aklınızı mantığınızı kullanıp, gerçekçi olarak sorgulayın DİN olayını ve anlatılanları!

Kesin olarak bilelim ki, Rasûlullâh’ı kabul edip Kurân’ın bildirdiklerine iman etmiş her kişi mümindir! Dünya’daki tüm müslümanlar ona kâfir dese de!

Tâbi olduğunuz tek kişi Dünya üzerinde yaşamış en muhteşem kişilik, Allâh Rasûlü ve son Nebisi olan Muhammed Mustafa olsun!

Hristiyanlıkta kişi kilisesiz, vatikansız tanrıya yönelemez! Yahudilikte haham olmadan tanrıya yönelinemez! İslâm dinini kabul etmişlerin ise ne dinî teşkilatlara, ne müftüye, ne şeyhe ne lidere ne öndere ne devlete ihtiyacı vardır! Dönün yüzünüzü Rasûlullâh’a... Dönün özünüzdeki ALLÂH’a, aranıza kimseyi sokmadan!

Bizim, Yahudi veya Hristiyanlıkla en büyük ayrılığımız Hz. Muhammed konusundadır. Onlar Hz. Muhammed’in Allâh Rasûlü olduğunu kabul etmezler ve O’nun açıkladığı ALLÂH kavramına inanmayıp, gökte bir tanrı olduğunu kabul ederler... Belki de yakında yeryüzüne gelecek bir tanrı! Oysa bakın, Hz. Muhammed farkı buradadır işte! O, Allâh’ı bildirerek, insanın Allâh ile arasındaki tüm aracıları kaldırmıştır! İncil denen bugün ellerdeki kitap, bir hadis kitabı muadilidir, Kur’ân muadili değil! Çünkü İsa’nın havarilerinin akıllarında kalanların yazılımından ibarettir; Kur’ân âyetleri gibi bire bir vahiy değil! İncil yani müjde adıyla Hz. İsa’ya bildirilenler ise, ne kadarıyla bu hadis kitabı muadili kitaplarda yer almıştır bilinmiyor.

Siz, Rasûlullâh öğretisi doğrultusunda, hiç kimseyi Allâh’la aranıza sokmadan, tüm yeryüzünde ibadet edebilirsiniz! Fetvaya, müftüye, hacıya, hocaya, şeyhe, efendiyebağımlı değilsiniz Rasûlullâh öğretisine göre! Öyle ise, her yerde, her aklınıza geldikçe, Özünüzdeki ALLÂH’a yönelip, her şeyinizi her an Allâh’tan isteyiniz! Kimseyi Allâh ile aranıza sokmayın. O günlerden bu yana, gelmiş geçmiş onbinlerce hocanın yüzbinlerce fetvasına tâbi olmak zorunda değilsiniz!

Dinde fetva bir kurum değildir! Fetva kimseyi bağlamaz! Fetva denen şey sadece, birisinin kendi anlayışı kadarının sonucu olan yorumudur! Yanılmışsa şayet, fetva size asla mazeret de olmaz!

Yalnızca Allâh Rasûlü’nün bildirdiklerini yaşamınızda esas almanız, sizin ebedî mutluluğa ulaşmanız için yeterlidir.

Bak dostum, eğer, 1400’lü yıllarda başlayan bu devir, son yenileyicinin devri ise... Bilelim ki artık, mezheplerin ve tarikatların son bulup, tek yenileyicinin ilminin Dünya’ya yayılıp, benim dahi bugün istifâde etmekte olduğum, o zâtın ilmi doğrultusunda, Rasûlullâh güneşinin evlerimizi aydınlatacağı devirdir bu devir. O güneş ışığında artık tüm yıldızlar gün be gün silinir görüntü alanından.

Yok eğer, bu devir son yenileyicinin devri değil de, o normal bir yüzyıl yenileyicisi ise... Bu devir, bu insanlık neslinin kıyametine gitmiyorsa... Kıyamet alâmeti sandıklarımız gerçek değilse, Deccal’ın, İsa’nın ortaya çıkması söz konusu değilse önümüzdeki yıllarda... Bu takdirde de birbirine sapık, kâfir gözüyle bakan mezhep, tarikat, cemaat zıtlıkları daha bir hayli zaman sürüp gidecektir demektir!

Ben köyümden seyredeceğim gelişmeleri, ecelim gelene kadar... Rasûlullâh 61’inde ayrılmıştı dünyanızdan. 60’ından sonra benim de ne kadar ömrüm var dünyanızda, bilemem! Ama bu arada fark edin ki ömür hızla tükenmekte! Bitiş düdüğü bizi hangi hâldeyken yakalayacak bilemiyoruz.

Bu nedenle kalan ömrü iyi değerlendirmek için Kurân’daki özellikli kelimelerin anlamını ve niye o kelime yerine, öbür kelimenin kullanılmadığını düşünün, araştırın. Niye Rasûl denmiş de Nebi denmemiş, kelime-i şehâdet misalinde olduğu gibi. Niye Rahmân denmiş Kurân’ı talim eden olarak da, burada Hak veya Rahıym denmemiş misalinde olduğu gibi! Bu gibi kelimelerin orijinalinin yerinde kullanılmadığı meâller, size Kurân’ın mesajını hakkıyla iletemezler!

Rasûlullâh kapısından girmeye çalışın ki Allâh’a eresiniz! Bunu yapmaz, yukarıda Allâh var diye hayalindeki tanrısını ve cennet anahtarını pazarlamaya çalışana tâbi olursanız, uzayda gökte, ötenizde, dışınızda bir tanrı arayarak; bulamayınca da, sonunda Allâh’ı inkâra giderek ömrünüzü boşa geçirmiş olursunuz!

TOP SİZDE ARTIK!

Bilin ki kurtulacaksanız Allâh Rasûlü’nün gösterdiği yoldan yürüyerek Allâh’a erecek ve kendinizi kurtaracaksınız!

Bunu yapmazsanız, yarın size acıyacak hiç kimse olmayacaktır; çünkü o şartlar altında artık hacılar, hocalar, şeyhler, velîler dâhil, herkes kendi derdine düşmüştür! Herkes hakkıyla hazırlanamamanın pişmanlığı içindedir, o ortamda.

Pişmanlığın hiçbir yarar sağlamayacağı o günden kendinizi koruyun, Dünya’da yaşarken, alacağınız tedbirle; denmektedir.

Bunun yolu da yaşamınızda REFORM yapmaktan geçer!

DİN anlayışınızda REFORM!

Değerli dostlarım…

Allâh’ın lütfettiği bilgileri, 1965 yılında yazdığım ilk kitaptan bu yana geçen 40 yıllık süreç içinde, yazabileceğim ve dillendirebileceğim ölçülerle sizlerle paylaştım.

Bugün görebildiğim kadarıyla, bizim ilk defa açıkladığımız değerlendirmeler ve bakış açıları, “DİN”e en tutucu ve şekilci yaklaşanlardan, en aydın görünenlere kadar, hemen her çevrede, yer almaya başladı; altındaki imzadan söz edilmese de.

Samimi olarak “DİN”i değerlendirmeye çalışanlara şu görüşümü son kez belirteyim ki…

İslâm Dini’ni gerçekten samimiyetle benimsiyorsanız; geçmişin şartları içinde oluşmuş yorumları bir yana koyarak, Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’dan bize intikâl eden verileri, günümüz şartları ve bilgileri ışığında yeniden değerlendirmeye alınız!

71 / 88

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!