Haccın İkinci Yönü
Evet, Hac olayında birinci önemli husus tüm geçmiş günahlarından arınma… Peki, bu kadar mı HACda olup bitenler?..
“HACCI MEBRUR’UN KARŞILIĞI ANCAK CENNETTİR.”
Günahlarınız affoldu! Tüm negatif yükünüz sıfırlandı! Ama yeniden kazanmanız çok kolay!.. Hem de eskisinden bile daha fazlasını!..
Ve yaptığınız bazı fiiller üzere dünyanızı değişmek suretiyle, ebedî olarak cehennemde kalanlardan bile olabilmeniz, “hacca gitmenize” rağmen mümkün.
Ama birinci yön olan “affolma işlemi” ile birlikte bir de “ikinci yönü” gerçekleştirebilmiş iseniz... “HACCI MEBRUR”a ulaşmış iseniz… Yani orada yapmış olduğunuz çalışmalar ile; beyninizde, orada elde edilen yüksek değerdeki enerji potansiyeli ile, bazı yeni bölümler devreye girmiş ise... Bu takdirde, sizde öyle bir idrak açılması oluşur ki... Siz artık yaşam doğrultunuzu, rotanızı tamamıyla bildirilmiş bulunan ölüm ötesi değerler ve gerçekler istikametine düzeltirsiniz!
Böylece artık sizde, dünyevî değerlere tamah etmek yüzünden, ölüm ötesi yaşam değerlerini terk etmek hâli oluşmaz! Tamamıyla “uhrevî” yani ölüm ötesi gerçeklerin gerektirdiği bir biçimde hayat sürmeye başlarsınız… Hırs, tamah, haset, kin, dedikodu, aldatma, dünyevî menfaatler için insanları istismar etme gibi sayısız negatif yük getirici, sizi günaha sokucu hâllerden kaçınırsınız.
Ve... “HACCI MEBRUR” karşılığı olarak cennet ile mükâfatlanırsınız! Bu arada çokça sorulan bir sorunun cevabını da verelim.
Hacca gidip geldikten sonra birçok insanın çok olumlu çalışmalar içinde olmasına karşılık, önemsenmeyecek bir çoğunlukta da maalesef yanlış davranışlar; hatta gitmeden öncekinden çok daha beter fiiller görülebiliyor! Bunun sebebi nedir?..
Az önce de değindiğimiz gibi, Kâbe’nin altında bulunan yüksek güçteki pozitif radyasyon, beyinlerde çok yüksek ölçüde bir çalışma temposu meydana getirmektedir.
Kişi, hac sırasında tüm negatif yüklerinden tümüyle arınmasına karşılık, beynin genel açılım düzeyi istikametinde ise neredeyse bire yüz bin oranında güç yüklenimi alır. Bu alınan güç ise beyni, genel açılımı istikametinde çok daha güçlü bir çalışma ortamına iter.
İşte, işin püf noktası buraya dayanmaktadır. Kişinin beyni şayet, tamamıyla dünyevî değerler, bedenî istekler yönünde güçlü bir açılımla programlanmışsa, orada almış olduğu güçlü tesirler de bu istekleri büsbütün arttıracak ve neticede bu kişi hacdan geldikten sonra yapısının doğrultusunda çok daha cüretkârane davranışlarda bulunacaktır.
Bunun aksi ise “haccı mebrur”u oluşturacaktır.
Demek ki Hacda belli şartlara riayet eden her kişi bütün günahlarından arınmış, sıfırlanmış olarak dönüyor.
Bazı kişiler de ayrıca “HACCI MEBRUR”a yani ana gayesine ulaşmış olarak geri dönüyor. Ki bu gaye de, az yukarıda açıkladığımız bir biçimde; beyni ölüm ötesi yaşamın gerçeklerini idrak edecek şekilde, yüksek enerji potansiyeli ile açılıma kavuşturmak... Böylece Allâh haccını kabul etmiş oluyor...
Unutmayalım ki Cenâb-ı Hak her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Her şey bir sistem içinde, kendine has sistem, kanun, nizam içinde oluşmaktadır.
Esasen varlık çarkı öylesine bir sisteme bağlanmıştır ki, bu yüzden akıllar bir noktada büyük şaşkınlığa düşmede ve “kâinat mükemmel bir cihaz gibi çalışmaktadır, idare edeni yoktur” gibi yanlış fikirlere saplanmaktadır.
İnsan bedeninden kozmosa kadar her şey kendi sistemiyle ana sistem içindedir.