Nisâ’ Sûresi: 122-170

AÇIKLAMA:

 

Nisâ’ Sûresi: 122-170 âyet grubu, “B” sırrı ve iman yaşamının önemi; “iman”ın derecesi yükseldikçe, bunun aksi küfür/nifak derekeleri de artar (makas açılır); ehl-i kitap yahudiler’in mukarreb İsa Mesih (a.s)’a karşı aşırılıkları vb konular hakkında nâzil olmuştur!..

 

122-) Velleziyne amenû ve amilus salihati senudhılühüm cennatin tecriy min tahtihel enharu halidiyne fiyha ebeda* va’dAllâhi hakka* ve men asdaku minAllâhi kıyla;

İman edip imanının gereği davranışlarla (sâlih amel) yaşayanlara gelince, onları altlarından nehirler akan cennetlere dâhil edeceğiz... Orada sonsuza dek kalırlar (kendilerinde açığa çıkan Allâh Esmâ’sı sonucu)... Allâh’ın Hak olan vaadidir! Allâh’tan daha doğru sözlü var mıdır?

123-) Leyse Bi emaniyyiküm ve lâ emaniyyi ehlil Kitab* men ya’mel suen yücze Bihi ve lâ yecid lehu min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasıyra;

(Sünnetullâh - Allâh sistem ve düzeni) ne sizin kuruntularınıza ne de kendilerine daha önce hakikat bilgisi verilmiş (de onu değerlendirememiş) olanların kuruntularına göre değildir! Kim bir kötülük yaparsa onun sonuçlarını yaşar! (Artık bundan sonra da)Allâh dûnunda olan ne bir hâmi ne de bir yardımcı bulabilir!

124-) Ve men ya’mel mines salihati min zekerin ev ünsâ ve huve mu’minun feülaike yedhulunel cennete ve lâ yuzlemune nekıyra;

İman etmiş olarak erkek veya kadın, kimler hayırlı bir iş yaparlarsa, onlar cennete girerler, zerrece hakları kaybolmaz.

125-) Ve men ahsenü diynen mimmen esleme vechehu Lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete İbrahiyme haniyfa* vettehazAllâhu İbrahiyme haliyla;

Muhsin olarak (varlığının Allâh Esmâ’sının açığa çıkışıyla yaratıldığının idrakı içinde), vechinin Allâh için olduğunun teslimiyetinde olan ve hanîf olarak (tanrı kavramı olmayan - yalnızca Allâh’a kulluk edilmekte olduğunun bilincinde) İbrahim milletine tâbi olanın din anlayışından daha güzeli ne olabilir ki! Allâh, İbrahim’i Haliyl edindi. (Ona “Hullet makâmı” yaşamı ihsan etti. Bu konuda ek bilgi: El İnsan-ı Kâmil, Abdülkerîm el Ciylî, Abdülaziz Mecdi Tolun çevirisi. A.H.)

126-) Ve Lillâhi ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve kânAllâhu Bikülli şey’in muhıyta;

Semâlar ve arzda olan ne varsa Allâh içindir (Esmâ ül Hüsnâ’sının işaret ettiği mânâların açığa çıkması için). Allâh, şeyleri Esmâ’sından yaratmış olması sonucu Muhiyt’tir.

127-) Ve yesteftuneke fiyn nisa’* kulillâhu yüftiyküm fiyhinne, ve ma yütla aleyküm fiyl Kitabi fiy yetamen nisaillatiy lâ tü’tunehünne ma kütibe lehünne ve terğabune en tenkihuhünne vel müstad’afiyne minel vildani ve en tekumu lil yetama Bil kıst* ve ma tef’alu min hayrin feinnAllâhe kâne Bihi Aliyma;

Kadınlar hakkında senden, haklara dair açıklama istiyorlar... De ki: “Onlarla ilgili hükümler hakkında açıklamayı size Allâh veriyor!” Onlar için yazılmış hakları kendilerine vermediğiniz ve (üstelik) kendileriyle nikâhlamaya (evlenmeye) rağbet ettiğiniz yetim kızlar ile zor durumdaki çocuklara ve bir de yetimlere adaleti ikame etmeniz hakkında bilgiler yüzünüze okunuyor... Ne hayır yaparsanız, muhakkak ki Allâh onu Aliym’dir (çünkü yaptığınız hayrın yaratanı O’dur).

128-) Ve inimraetün hafet min ba’liha nüşuzen ev ı’radan fela cünaha aleyhima en yusliha beynehüma sulha* ves sulhu hayr* ve uhdıretil enfüsüş şuhha, ve in tuhsinu ve tetteku fe innAllâhe kâne Bi ma ta’melune Habiyra;

Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, aralarını düzeltmelerinde kendileri üzerine bir mahzur yoktur... Anlaşıp barışma hayırlıdır; benliklerde hırsa meyil vardır... Eğer ihsan üzere olur ve korunarak yaşarsanız, muhakkak ki Allâh yapmakta olduklarınızı (yaratanı olarak) Habiyr’dir.

129-) Ve len testetıy’u en ta’dilu beynen nisai ve lev harastüm fela temiylu küllelmeyli fetezeruha kelmuallekah* ve in tuslihu ve tetteku feinnAllâhe kâne Ğafûren Rahıyma;

Ne kadar isterseniz isteyin eşleriniz arasında adaletli davranamazsınız! (Hiç olmazsa) birine aşırı ilgi gösterirken diğerlerini boşlukta bırakmayın! Eğer aralarında adaletle davranır ve de korunursanız, muhakkak ki Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.

130-) Ve in yeteferreka yuğnillâhu küllen min seatiHİ, ve kânAllâhu Vasi’an Hakiyma;

Eğer (karı-koca) ayrılırlarsa, Allâh kendi zenginliğinden onların her birini geçindirir, birbirine muhtaç bırakmaz. Allâh Vasi’dir, Hakiym’dir.

131-) Ve Lillâhi ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve lekad vasseynelleziyne utül Kitabe min kabliküm ve iyyaküm enittekullah* ve in tekfüru feinne Lillâhi ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve kânAllâhu Ğaniyyen Hamiyda;

Semâlarda ve arzda ne varsa Allâh içindir (El Esmâ ül Hüsnâ’sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması için)! Sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlere ve size, “Allâh’tan korunun” diye tavsiye ettik... Eğer hakikati inkâr ederseniz, (bilmiş olunuz ki)kesinlikle semâlar ve arzda ne varsa Allâh içindir! Allâh Ğaniyy’dir, Hamiyd’dir.

132-) Ve Lillâhi ma fiysSemavati ve ma fiyl’ Ard* ve kefa Billâhi Vekiyla;

Semâlar ve arzda ne varsa Allâh içindir (El Esmâ ül Hüsnâ’sının işaret ettiği mânâların seyri için)! Vekîl olarak, El Esmâ’sıyla seni yaratan Allâh yeterlidir.

133-) İn yeşe’ yüzhibküm eyyühenNasü ve ye’ti Bi ahariyn* ve kânAllâhu alâ zâlike Kadiyra;

Ey insanlar, eğer dilerse sizi ortadan kaldırıp, başkalarını açığa çıkarır! Allâh bunu yapmaya muktedirdir!

134-) Men kâne yüriydü sevabed dünya fe ‘indAllâhi sevabüd dünya vel ahireti, ve kânAllâhu Semiy’an Basıyra;

Kim dünya nimetlerini isterse, bilsin ki dünyanın da, sonsuz gelecek sürecinin de nimetleri Allâh indîndendir. Allâh Semi’dir, Basıyr’dir.

135-) Ya eyyühelleziyne amenû kûnu kavvamiyne Bil kıstı şühedae Lillâhi ve lev alâ enfüsiküm evil valideyni vel akrabiyn* in yekün ğaniyyen ev fakıyren fAllâhu evla Bihima fela tettebiul heva en ta’dilu* ve in telvu ev tu’ridu fe innAllâhe kâne Bi ma ta’melune Habiyra;

Ey iman edenler, adaleti uygulamaya azimli olun! Ana-baba veya akrabanız aleyhine de olsa, zengin veya fakir fark etmeksizin Allâh için şahitlik edin; zira Allâh hakkı, ikisinin de önündedir! O hâlde adaleti sağlamada geçersiz kabullerinize tâbi olmayın! Eğer gerçeği çarpıtırsanız, muhakkak Allâh yaptıklarınızın yaratanı olarak Habiyr’dir.

136-) Ya eyyühelleziyne amenû Aminu Billâhi ve RasûliHİ vel Kitabilleziy nezzele alâ RasûliHİ vel Kitabilleziy enzele min kabl* ve men yekfür Billâhi ve MelaiketiHİ ve KütübiHİ ve RusuliHİ vel yevmil ahıri fekad dalle dalâlen be’ıyda;

Ey iman edenler, “B” harfinin işaret ettiği anlam ile iman edin Allâh’a, O’nun Rasûlüne, Rasûlüne inzâl ettiği (El Esmâ mertebesinden bilincine) gibi daha öncekilere de inzâl etmiş olduğu hakikat bilgisine... Kim Esmâ’sıyla her şeyi yaratmış olan Allâh’a, O’nun melâikesine (Esmâ’nın işaret ettiği mânâların açığa çıkan kuvvelerine), O’nun Kitaplarına (inzâl etmiş olduğu hakikat bilgisine), O’nun Rasûllerine ve gelecekteki sonsuz yaşam sürecine kâfirlik ederse (inkâr ederse), gerçekten çok uzak bir inanç bozukluğuna sapmıştır.

137-) İnnelleziyne amenû sümme keferu sümme amenû sümme keferu sümmezdadu küfren lem yekünillâhu li yağfire lehüm ve lâ liyehdiyehüm sebiyla;

Muhakkak ki, (önce) iman edip de sonra inkâr eden, sonra tekrar (geçici olarak) iman edip, sonra (yine) inkârcı olan, (nihayet) küfrü arttıranlara gelince; Allâh onları ne mağfiret eder ve ne de onları bir yola hidâyet eder.

138-) Beşşiril münafikıyne Bi enne lehüm azâben eliyma;

İkiyüzlüleri (münafıkları) müjdele, yaşayacakları feci bir azap ile!

139-) Elleziyne yettehızunel kafiriyne evliyâe min dunil mu’miniyn* eyebteğune ‘ındehümül ızzete feinnel ızzete Lillâhi cemiy’a;

İman edenleri bırakıp, hakikati inkâr edenleri dost tutanlar, onların yanında şerefli olacaklarını mı umuyorlar! Ne var ki izzet tümüyle Allâh’ındır.

140-) Ve kad nezzele aleyküm fiyl Kitabi en izâ semi’tüm âyâtillâhi yükferu Biha ve yüstehzeü Biha fela tak’udu maahüm hatta yehudu fiy hadiysin ğayrih* inneküm izen mislühüm* innAllâhe cami’ul münafikıyne vel kafiriyne fiy cehenneme cemiy’a;

Size inzâl olan bilgide şu vardır: Allâh işaretlerinin inkâr edildiği ve onlar hakkında uygunsuz konuşulduğu ortamda oturmayın; başka bir konuya dönülmedikçe! Aksi hâlde kesinlikle siz onların misli (benzeri) olursunuz. (Bu uyarıyı “ayna nöronlar” bilimsel bulgusuyla bütünleştirelim. Bu âyet aslında bir MUCİZE’dir, ancak günümüz bilimsel çalışmalarıyla tespit edilen bir gerçeği, 1400 küsur yıl önce vurgulaması nedeniyle. Bu konuda detaylı bilgi www.okyanusum.com adlı sitede mevcuttur. A.H.) Allâh ikiyüzlüler (münafıklar)ile hakikati inkâr edenleri cehennemde bir araya getirecektir...

141-) Elleziyne yeterebbesune Biküm* fen kâne leküm fethun minAllâhi kalu elem nekün maaküm ve in kâne lil kafiriyne nesıybün kalu elem nestahviz aleyküm ve nemna’küm minel mu’miniyn* fAllâhu yahkümü beyneküm yevmel kıyameti, ve len yec’alellahu lil kafiriyne alel mu’miniyne sebiyla;

Onlar başınıza gelecekleri izliyorlar... Eğer size Allâh’tan zafer ulaşırsa “Biz de sizinle değil miydik?” derler. Hakikati inkâr eden güruha bir başarı nasip olursa da bu defa “Biz sizden üstün gelmedik mi, iman edenlere karşı sizi korumadık mı?” derler. Allâh kıyamet sürecinde aranızda hükmeder. Allâh iman edenler aleyhine fırsat vermeyecektir, hakikati inkâr edenlere!

142-) İnnel münafikıyne yuhadi’unAllâhe ve HUve hadi’uhüm* ve izâ kamu iles Salati kamu küsala yüraunen Nase ve lâ yezkürunAllâhe illâ kaliyla;

İkiyüzlüler Allâh’ı aldatmaya kalkarlar, (oysa) Allâh, hilelerinin sonucunu kendi aleyhlerine oluşturur! Salâta kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş olsun diye; Allâh’ı da çok az hatıra getirirler.

143-) Müzebzebiyne beyne zâlike, lâ ila haülai ve lâ ila haüla’* ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebiyla;

(İkiyüzlüler) iki arada yalpalayıp dururlar! Ne bunlara (iman ehli) ne de onlara (inkârcılar)! Allâh’ın (bozuk inanca) saptırdıkları için çıkış yolu bulamazsın!

144-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızül kafiriyne evliyâe min dunil mu’miniyn* etüriydune en tec’alu Lillâhi aleyküm sultanen mubiyna;

Ey iman edenler, iman edenleri bir yana bırakıp hakikati inkâr edenleri dost edinmeyin! (Bu davranışınızla) aleyhinize güçlü bir delil mi oluşturmak istersiniz Allâh indînde!

145-) İnnel münafikıyne fidderkil’ esfeli minennar* ve len tecide lehüm nasıyra;

Muhakkak ikiyüzlüler (münafıklar) ateşin en dibindedirler! Onlar için bir yardımcı da asla bulunmaz!

146-) İllelleziyne tabu ve aslehu va’tesamu Billâhi va ahlesu diynehüm Lillâhi fe ülaike me’al mu’miniyn* ve sevfe yü’tillâhul mu’miniyne ecren azıyma;

Ancak (yanlışını idrak ederek) tövbe edenler, tutumlarını doğrultanlar, hakikatleriyle Allâh’a sarılanlar, din anlayışlarını Allâh için saflaştıranlar müstesna... Onlar iman ehli ile beraberdirler. Allâh iman ehline azîm mükâfat verecektir.

147-) Ma yef’alullahu Bi azâbiküm in şekertüm ve amentüm* ve kânAllâhu Şakiyren Aliyma;

Eğer şükrederseniz ve iman ederseniz Allâh size niye azap etsin! Allâh Şakir’dir, Aliym’dir.

148-) Lâ yuhıbbullahul cehre Bissui minel kavli illâ men zulim* ve kânAllâhu Semiy’an Aliyma;

Zulme uğrayan dışında, kötü sözün açıktan konuşulmasını sevmez Allâh! Allâh Semi’dir, Aliym’dir.

149-) İn tübdu hayren ev tuhfuhu ev ta’fu an suin feinnAllâhe kâne Afüvven Kadiyra;

Bir hayrı açıklar ya da gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz; Allâh Afüvv’dür, Kaadir’dir.

150-) İnnelleziyne yekfürune Billâhi ve RusuliHİ ve yüriydune en yüferriku beynAllâhi ve RusuliHİ ve yekulune nu’minu Bi ba’din ve nekfürü Bi ba’din ve yüriydune en yettehızu beyne zâlike sebiyla;

Allâh ve Rasûllerini inkâr edenler, Allâh ile Rasûllerinin arasını ayırmak isterler. “Bazısına iman edip bazısını inkâr ederiz” derler. Arada bir yol edinmek isterler. (Ayrıca şöyle de değerlendirilebilir: Allâh Esmâ’sının açığa çıkması anlamındaki ‘İrsâliyet’ hakikat ve kavramından uzaklaşıp; gökteki tanrı ile yerden seçtiği peygamber anlayışını yaymak isterler.)

151-) Ülaike hümül kafirune hakka* ve a’tedna lil kafiriyne azâben mühiyna;

İşte onlar gerçeği tümüyle inkâr edenlerin ta kendileridir. Hakikati inkâr edenler için aşağılayıcı bir azap hazırladık.

152-) Velleziyne amenû Billâhi ve RusuliHİ ve lem yüferriku beyne ehadin minhüm ülaike sevfe yü’tiyhim ücurehüm* ve kânAllâhu Ğafûren Rahıyma;

Bütün yaratılmışların hakikatinin Allâh Esmâ’sı olduğuna ve (irsâl ettiği) Rasûllerine iman edip, (irsâl olmaları yönünden) hiçbirini diğerinden ayırmayanlara gelince, Allâh onların mükâfatını verecektir. Zaten Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.

153-) Yes’elüke ehlül Kitabi en tünezzile aleyhim Kitaben mines Semai fekad seelü Musa ekbere min zâlike fekalu erinAllâhe cehreten feehazethümüs sa’ıkatü Bi zulmihim* sümmettehazül ıcle min ba’di ma caethümül beyyinatu fe ‘afevna an zâlik* ve ateyna Musa sultanen mubiyna;

Ehl-i kitap (Yahudiler) senden, kendilerine “Gökten yazılı Kitap” indirmeni istiyorlar... Gerçekten (onlar) bundan daha büyüğünü Musa’dan istediler... “Allâh’ı açıktan bize göster” demişlerdi de, zulümleri yüzünden onları yıldırım çarptı... Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra tutup buzağıya tapınmaya başladılar... Bunu da affettik ve Musa’ya apaçık bir kudret verdik.

154-) Ve refa’na fevkahümütTure Bi miysâkıhim ve kulna lehümüdhulül babe sücceden ve kulna lehüm lâ ta’du fiys sebti ve ahazna minhüm miysâkan ğaliyza;

Verdikleri söze bağlanmaları için Tur’u üzerlerine kaldırmıştık da onlara “Secde ederek o kapıdan girin” demiştik. Hem de “Cumartesi günü hürmetini ihlâl etmeyin” dedik de, onlardan kesin ahd aldık.

155-) Fe Bi ma nakdıhim miysakahüm ve küfrihim Bi âyâtillâhi ve katlihimül Enbiyae Bi ğayri Hakkın ve kavlihim kulubüna ğulf* bel tabeAllâhu aleyha Bi küfrihim fela yu’minune illâ kaliyla;

Ahdlerinden dönmeleri, Allâh’ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ’sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr etmeleri, Hakk’ın muradına karşı Nebileri öldürmeleri ve “Kalplerimiz kılıflıdır” (şuurlarımız koza içindedir) demeleri yüzünden, yaptıklarının karşılığını verdik. Bilakis inkârları yüzünden anlayışlarını kilitledik! Artık pek azı hariç, iman etmezler!

156-) Ve Bi küfrihim ve kavlihim alâ Meryeme bühtanen azıyma;

Hakikati inkâr etmeleri ve Meryem’e çok büyük iftira atmaları yüzünden!

157-) Ve kavlihim inna katelnel Mesiyha ‘Iysebne Meryeme RasûlAllâh* ve ma kateluhu ve ma salebuhu ve lâkin şübbihe lehüm* ve innelleziynahtelefu fiyhi lefiy şekkin minhu, ma lehüm Bihi min ılmin illettiba’az zann* ve ma kateluhu yakıyna;

“Biz, Allâh Rasûlü Mesih, Meryemoğlu İsa’yı katlettik” sözleri yüzünden... Gerçekte Onu ne katlettiler ne de haça astılar; sadece onlara öyle benzetildi (asılan). Onun hakkında tartışanlar bu konuda tam bir şüphe içindedirler; bu konuda kesin bilgileri yoktur, zanlarına göre konuşurlar. Kesin olan, İsa’nın katledilmediğidir!

158-) Bel rafeahullahu ileyHİ, ve kânAllâhu Aziyzen Hakiyma;

Bilakis Allâh Onu kendine yüceltti! Allâh Aziyz’dir, Hakiym’dir.

159-) Ve in min ehlil Kitabi illâ le yu’minenne Bihi kable mevtihi, ve yevmel kıyameti yekûnu aleyhim şehiyda;

Nitekim (geçmişteki) hakikat bilgisine uyanlardan hiçbiri yoktur ki, ölümü anında Ona (bildirdiğine) iman etmiş olmasın! Kıyamet sürecinde aleyhlerinde şahitlik yapacaktır.

160-) Fe Bi zulmin minelleziyne hadu harremna aleyhim tayyibatin uhıllet lehüm ve Bi saddihim an sebiylillâhi kesiyra;

Zulümleri ve hidâyete engel olmaları nedeniyle helal olan pek çok temiz nimeti onlara (Yahudilere) haram kıldık!

161-) Ve ahzihimür riba ve kad nühu anhu ve eklihim emvalenNasi Bil ba’tıl* ve a’tedna lil kafiriyne minhüm azâben eliyma;

Yasaklandığı hâlde riba almaları ve insanların mallarını haksız olarak yemeleri dolayısıyla idi (bu haram). Hakikati inkârı sürdürenler için feci azap hazırladık!

162-) LakinirRasihune fiyl ılmi minhüm vel mu’minune yu’minune Bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kablike vel mukıymiynes Salate vel mü’tunez Zekate vel mu’minune Billâhi vel yevmil ahır* ülaike senü’tiyhim ecren azıyma;

İçlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ile iman edenler, senden önce inzâl olanla birlikte sana inzâl olana da iman ederler. Salâtı ikame eden ve zekâtı veren; “B” harfindeki anlam kapsamınca Allâh’a ve gelecekte yaşanacak sürece iman edenlere gelince... Onlara azîm bir mükâfat vereceğiz.

163-) İnna evhayna ileyke kema evhayna ila Nuhın ven Nebiyyiyne min ba’dih* ve evhayna ila İbrahiyme ve İsma’ıyle ve İshaka ve Ya’kube vel Esbatı ve ‘Iysa ve Eyyube ve Yunuse ve Harune ve Süleyman* ve ateyna Davude Zebura;

Nuh’a ve ondan sonraki Nebilere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik... İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a, Esbat’a (torunlara), İsa’ya, Eyyub’e, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik... Davud’a Zebur’u (hikmetler bilgisini) verdik.

164-) Ve Rusülen kad kasasnahüm aleyke min kablü ve Rusülen lem naksushüm aleyk* ve kellemAllâhu Musa tekliyma;

Daha önce sana hikâyelerini anlattığımız veya anlatmadığımız Rasûllere de (vahyettik)... Allâh Musa’ya kelime kelime konuştu.

165-) Rusülen mübeşşiriyne ve münziriyne liella yekûne linNasi alellahi huccetün ba’der rusül* ve kânAllâhu Aziyzen Hakiyma;

Müjdeleyici ve uyarıcı olarak Rasûller (gönderdik) ki, Rasûllerden (açıklamalarından) sonra insanların Allâh’a karşı bir mazereti olmasın! Allâh Aziyz’dir, Hakiym’dir.

166-) Lakinillâhu yeşhedü Bi ma enzele ileyke enzelehu Bi ılmiHİ, vel Melaiketü yeşhedun* ve kefa Billâhi şehiyda;

Ne var ki, Allâh sana inzâl ettiği ile şahitliğini gösterir ki, HÛ’nun ilmi olarak onu sana inzâl etmiştir. Melekler (bu inzâl ile ilgili kuvveler - Cibrîl) de olayın şahididir. Şahit olarak Allâh yeterlidir.

167-) İnnelleziyne keferu ve saddu an sebiylillâhi kad dallu dalâlen be’ıyda;

Hakikati inkâr edip insanları da Allâh yolundan engelleyenler, çok büyük sapma içindedirler.

168-) İnnelleziyne keferu ve zalemu lem yekûnillâhu li yağfire lehüm ve lâ liyehdiyehüm tariyka;

Muhakkak ki Allâh hakikati inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bağışlar ne de onlara bir tarîk (anlayış yolu) açar.

169-) İlla tariyka cehenneme halidiyne fiyha ebeda* ve kâne zâlike alellahi yesiyra;

Cehennem yolu (cehennem yaşamına yol açan anlayış) hariç! Orada sonsuza dek kalırlar. Bu Allâh için çok kolaydır.

170-) Ya eyyühen Nasü kad caekümür Rasûlü Bil Hakkı min Rabbiküm feaminu hayren leküm* ve in tekfüru feinne Lillâhi ma fiys Semavati vel Ard* ve kânAllâhu Aliymen Hakiyma;

Ey insanlar, Rasûl size Rabbinizden Hak olarak gelmiştir! Artık iman edin sizin için hayırlı olana! Eğer inkâr ederseniz, bilin ki semâlar ve arzda olan ne varsa Allâh içindir (Esmâ ül Hüsnâ’sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması için). Allâh Aliym’dir, Hakiym’dir.

155 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!