Tebbet Sûresi: 1-5
AÇIKLAMA:
Tebbet Sûresi, ana kaynaklardaki meşhûr tertiplerde 6.sırada Fâtiha Sûresi’nden sonraya yerleştirilmiştir!.. Ancak nüzûl sebebi hakkındaki rivayetlerin çoğu ile sûrenin bu yeri uyuşmamaktadır!..
İlginçtir ki Tebbet Sûresi kısa bir sûre olmasına rağmen hakkında uzun sûrelerin çoğunda olmayan birçok sebeb-i nüzûl rivayeti vardır!..
Mekke şirk taassubu’nun ve Rasûlullâh’a hasımlığın önderlerinden “Ebû Cehl”in bile adı Kurân’da geçmezken, “Ebû Leheb”in adı bir sûre olarak Kurân’da yer almaktadır!.. Bu da Hz. Rasûlullâh (a.s.)’a perdeliliğinin şiddetine ve direncin ilk öne çıkan başı olduğuna işarettir!.. Üstelik en yakın akraba!..
Tebbet Sûresi’nin sebeb-i nüzûlü sayılan Hz. Rasûlullâh (a.s.)’ın tebliğine Ebû Leheb'in verdiği karşılık konusunu, (tefsirlerde meşhûr olan) “Uyarmaya en yakınlarından başla!” (Şu’arâ: 214) âyetine bağlamak şart değildir; zira “Kalk da uyar!” (Müddessir: 2) âyeti var, zaten!..
Nitekim Şu’arâ: 214’ü bahsetmeden aynı konunun rivayetleri mevcuttur!..
Buhari, Abdullâh İ. Abbâs'tan rivayeten:
EnNebi (s.a.v.), Bathâ'ya doğru çıktı ve dağa (eteğinde Dâr’ul Erkam ve Safâ tepesi’nin bulunduğu Ebû Kubeys dağı’na; Safâ Tepesi’ne) tırmanıp,“Ya Sabâhah (Mekke örfünde bu hitap kırmızı alarm; sabah oldu UYANIN!)”, diye nidâ etti... Bunun üzerine Kureyş, O’nun yanında toplandılar ve “Sana ne oluyor, ne var?” dediler... O da şöyle dedi: “Gördünüz mü (bir düşünün, ne dersiniz)?... Eğer size haber versem ki sabaha veya akşama bir düşman baskını olacak (tehlikedesiniz, tedbir almanız lazım), beni tasdik eder miydiniz?” ... “Evet” dediler... Bunun üzerine Hz. Rasûlullâh a.s. da buyurdu ki: “Muhakkak ki ben önünüzdeki şiddetli bir azaptan dolayı size bir uyarıcıyım (o azap ile sizi uyarıyorum)!”... Bu söz üzerine künyesi abdu’l uzzâ (uzza putunun kulu) olan Ebû Leheb: “Seni helâk olasıca, bizi bunun için mi topladın?” dedi... İşte bu olay üzerine Tebbet Sûresi nâzil oldu!..
Bir rivayette de bu sûre’nin nüzûl sebebi, Ebû Leheb'in Hz. Rasûlullâh (s.a.v.)’den imtiyaz istemesi üzerine nâzil olmuştur, diye rivayet edilir:
Bir gün Ebû Leheb, Hz. Rasûlullâh (a.s.)’a gelip:
“Sana iman edip müslüman olursam bana ne var/kazancım ne olacak?”, diye sormuş!
Hz. Rasûlullâh a.s. da:
“Diğer müslümanlara ne verilmişse/ne kazanacaksalar sana da o!” buyurdu.
Ebû Leheb;
“Benim onlara bir üstünlüğüm, bir farkım olmayacak mı?” diye sordu.
Hz. Rasûlullâh a.s. da:
“Daha ne istiyorsun ki?” der.
Ebû Leheb;
“Yok olsun/olmaz olsun bu din ki ben ve şunlar (köleler, fakirler) eşit oluyoruz!”, dedi...
İşte bunun üzerine Allâh bu sûreyi inzâl buyurdu.
“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym
1-) Tebbet yedâ ebiy lehebin ve tebbe;
Ebu Leheb’in elleri kurusun... Kurudu da!
2-) Mâ ağnâ ‘anhü maluhû ve mâ keseb;
Ne zenginliği ve ne de kazandığı ona fayda vermedi!
3-) Seyaslâ nâren zâte leheb;
Alevli bir ateşe maruz kalacaktır (o)!
4-) Vemraetüh* hammâletel hatab;
Onun karısı da... Odun hamalı olarak!
5-) Fiy ciydiha hablün min mesed;
Boynunda hurma lifinden bir ip olduğu hâlde!