Teğâbun Sûresi: 1-15
AÇIKLAMA:
Teğâbun Sûresi (1-15), Medine’de nâzil olmuş fakat konusu itibarıyla Mekke ehlini muhatap alan bir uslûba sahiptir!.. Hatta son birkaç âyeti dışında sûre’nin Mekke’de nâzil olduğunu söyleyen rivayetler vardır!..
Nitekim, 14-15.âyetlerinin, eş ve evlatları yüzünden Medine’ye hicretten geri kalan Mekke’li bazı müslümanlar hakkında nâzil olduğu rivayet edilir!..
“Teğâbun” İSMİ’ni, 9.âyetinde geçen “YevmütTeğâbun (beklentilerin çıkmadığı, aldanmaların ortaya çıktığı gün)”den alır!..
Bildiğimiz kadarıyla “beyin” için “şebeke-ağ-konnektom” tanımını ilk yapan insan Hz. Rasûlullâh (a.s), bu sûre vesilesiyle şöyle buyurur:
“Doğan hiçbir kimse yoktur ki onun kafasının teşâbükünde (şebekesinde, ağında, konnektom’unda), Teğâbun Sûresi’nin Fâtihası’ndan (baş tarafından) beş âyet yazılmış olmasın!”
“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym
1-) Yüsebbihu Lillâhi ma fiysSemavati ve ma fiyl’Ard* leHUlMülkü ve leHUlHamdu ve HUve ‘alâ külli şey’in Kadiyr;
Semâlarda ve arzda her ne varsa (Allâh Esmâ’sıyla yaratılmaları dolayısıyla) Allâh’ı (kulluk işlevlerini yerine getirmek suretiyle) tespih etmede! Mülk O’na aittir, Hamd O’na aittir! O her şey üzerine Kaadir’dir!
2-) HUvelleziy halekaküm feminküm kâfirun ve minküm mu’min* vAllâhu Bima ta’melune Basıyr;
“HÛ” ki, sizi yaratmış olandır! Buna göre kiminiz hakikat bilgisini inkâr edendir ve kiminiz de iman edendir! Allâh yaptıklarınızda Basıyr’dir.
3-) HalekasSemavati vel’Arda BilHakkı ve savvereküm feahsene süvereküm* ve ileyHİlmasıyr;
Semâları ve arzı bil-Hak (Hak olarak - Esmâ’sının özellikleriyle) yarattı ve (Esmâ bileşimleri şeklinde) sûretlere bürüdü de sûretlerinizi en güzel yaptı! O’nadır dönüş!
4-) Ya’lemu ma fiysSemavati vel’Ardı ve ya’lemu ma tusirrune ve ma tu’linun* vAllâhu ‘Aliymun Bi Zâtissudur;
Semâlarda ve arzda ne varsa bilir! Gizlediklerinizi de, açığa çıkardıklarınızı da bilir! Allâh içlerinizin zâtı olarak Aliym’dir!
5-) Elem ye’tiküm nebeülleziyne keferu min kabl* fezâku vebale emrihim ve lehüm ‘azâbun eliym;
Bundan önceki (ümmetlerden) hakikat bilgisini inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? Bu sebepten işlerinin vebalini tattılar (sonuçlarını yaşadılar)! Onlar için feci bir azap da vardır!
6-) Zâlike Biennehu kânet te’tiyhim Rusuluhüm Bilbeyyinati fekalu ebeşerun yehdûnena* fekeferu ve tevellev vestağnAllâh* vAllâhu Ğanıyyun Hamiyd;
Buna şu sebep oldu: Onların Rasûlleri kendilerine apaçık deliller olarak gelirdi de: “Bir beşer mi bizi hakikate erdirecek?” derlerdi! Bu yüzden hakikat bilgisini inkâr ettiler ve yüz çevirdiler! Allâh (da onların imanından) müstağni oldu! Allâh Ğaniyy’dir, Hamiyd’dir.
7-) Ze’amelleziyne keferu en len yüb’asû* kul bela ve Rabbiy letüb’asünne sümme letünebbeünne Bima ‘amiltum* ve zâlike ‘alAllâhi yesiyr;
O hakikat bilgisini inkâr edenler, asla bâ’s olunmayacaklarını zannettiler! De ki: “Hayır (yanılıyorsunuz)! Rabbime kasem ederim ki, elbette bâ’s olunacaksınız; sonra yaptıklarınızın anlamının bilgisi sizde açığa çıkacaktır! İşte bu Allâh üzerine çok kolaydır!”
8-) Feaminu Billâhi ve RasûliHİ venNûrilleziy enzelna* vAllâhu Bima ta’melune Habiyr;
Esmâ’sıyla hakikatiniz olan Allâh’a, Rasûlüne ve inzâl ettiğimiz Nûr’a (ilme) iman edin! Allâh yaptıklarınızı (B sırrınca) Habiyr’dir.
9-) Yevme yecme’uküm liyevmilcem’ı zâlike yevmütteğabun* ve men yu’min Billâhi ve ya’mel salihan yukeffir ‘anhu seyyiatihi ve yüdhılhu cennatin tecriy min tahtihel’enharu halidiyne fiyha ebeda* zâlikelfevzul’azıym;
Toplanma süreci için sizi bir araya getirdiği süreç!, işte o Teğabun (aldanışların apaçık fark edilip yaşanacağı) sürecidir! Kim, Esmâ’sıyla hakikati olan Allâh’a iman eder ve imanının gereğini uygularsa; onun kötülüklerini ondan siler; onu altından nehirler akan cennetlere, içinde sonsuza dek kalmak üzere dâhil eder... İşte bu azîm kurtuluştur!
10-) Velleziyne keferu ve kezzebu BiâyâtiNA ülaike ashabunnari halidiyne fiyha* ve bi’selmasıyr;
İnkâr edip varlıklarında mevcut işaretlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar, içinde sonsuza dek kalmak üzere ateş ehlidirler! Ne kötü dönüş yeridir!
11-) Ma esabe min musıybetin illâ Biiznillâh* ve men yu’min Billâhi yehdi kalbeh* vAllâhu Bikülli şey’in ‘Aliym;
Bi-iznillâh (Allâh’ın, hakikatin olan Esmâ’sı elvermedikçe) hiçbir musîbet isâbet etmez! Kim hakikatinin Allâh Esmâ’sı olduğuna iman ederse, ona şuurunda hakikati yaşatır! Allâh Bi-küllî şey’in (Esmâ’sıyla her şeyde olarak) Aliym’dir.
12-) Ve etıy’ullahe ve etıy’urRasûl* fein tevelleytüm feinnema ‘alâ RasûliNElbelağulmubiyn;
Allâh’a itaat edin, Rasûl’e itaat edin! Eğer yüz çevirirseniz, Rasûlümüzün üstüne düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir.
13-) Allâhu lâ ilâhe illâ HU* ve ‘alAllâhi felyetevekkelil mu’minun;
Allâh, tanrı yok; sadece “HÛ”! İman edenler Allâh’a tevekkül etsinler!
14-) Ya eyyühelleziyne amenû inne min ezvaciküm ve evladiküm ‘aduvven leküm fahzerûhüm* ve in ta’fu ve tasfehu ve tağfiru feinnAllâhe Ğafûrun Rahıym;
Ey iman edenler! Muhakkak ki eşlerinizden ve evlatlarınızdan (onların içinden) sizin için düşman vardır! Bundan ötürü onlardan korunun! Eğer affeder, vazgeçer ve bağışlarsanız, muhakkak ki Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.
15-) İnnema emvalüküm ve evladüküm fitnetun, vAllâhu ‘ındeHU ecrun ‘azıym;
Mallarınız ve evlatlarınız sizin için yalnızca sınav objesidir! Allâh(a gelince), O’nun indîndedir büyük ecir.