50. “Ma aler Rasûli illel belağ*…” (5 Mâide: 99)
“Rasûle düşen sadece tebliğ etmektir!..”
51. “Lâ ikrahe fid DİYNi” (2.Bakara: 256)
“DİN’de (Allâh yaratısı sistem ve düzeni {Sünnetullâh} kabul konusunda) zorlama yoktur!..”
52. “…ve ma künna muazzibiyne hatta neb’ase Rasûla” (17.İsra’: 15)
“...Biz bir Rasûl oluşturup (bâ’s edip) onunla uyarmadıkça azap yaşatmayız!..”
53. “Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil ‘alemiyn” (21.Enbiyâ’: 107)
“Seni âlemler (insanlar) için sadece rahmet olarak irsâl ettik!”
54. “…ve lâkin Rasûlellahi ve Hatemen Nebiyyiyn*…” (33.Azhab: 40)
“…Fakat Allâh Rasûlüdür; Nebilerin Hâtemidir (zirvesi - sonuncusudur)...”
55. “Ya eyyühel müddessir; Kum feenzir” (74.Müddessir: 1-2)
“Ey Müddessir (bürünmüş olan)! Kalk da uyar!”
56. “Kul innema ene beşerun mislüküm…” (18.Kehf: 110)
“(Rasûlüm) de ki: ‘Ben, benzeriniz olan, bir beşerim (dolayısıyla siz de benim gibisiniz)’…”
57. “Ve etıy’ullahe ve RasûleHU…” (8.Enfâl: 46)
“Allâh’a ve Rasûlüne itaat edin…”
58. “İnned Diyne ‘indAllâhil İslâm*…” (3.Âl-u İmran: 19)
“Allâh indînde Din, İslâm’dır!..”
59. “Ve men yebteğı ğayrel İslami diynen felen yukbele minhu…” (3.Âl-u İmran: 85)
“Kim İslâm’dan (teslim olunmuşluğun idrakından) başka bir Din (sistem ve düzen) arayışındaysa, bu geçersizdir!..”
60. “Efemen şerahAllâhu sadrehû lil İslâmi fe huve alâ nûrin min Rabbih*…” (39.Zümer: 22)
“Allâh kimin derûnunu İslâm’ı kavrayacak şekilde genişletti ise, o Rabbinden bir nûr üzere değil midir?..”
61. “…elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm nı’metiy ve radıytü lekümül İslame diyna*...” (5.Mâide: 3)
“…Bugün sizin için Dininizi ikmal ettim (Din konusundaki bilgilenmenizi), üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için Din (anlayışı) olarak İslâm’a (Allâh’a tam teslimiyete) razı oldum...”
62. “HUvelleziy yüsavviruküm fiyl erhami keyfe yeşa’*…” (3.Âl-u İmran: 6)
“Sizi rahimlerde (ana karnında - Rahıymiyetinde - varlığınızı oluşturan Esmâ mertebesinde) dilediği gibi şekillendiren (oluşturan - programlayan) HÛ’dur!..”
63. “…ve in tusıbhüm hasenetün yekulu hazihi min indillâhi, ve in tusıbhüm seyyietün yekulu hazihi min ındike, kul küllün min indillâh*…” (4.Nisâ’: 78)
“...Eğer onlara bir iyilik isâbet ederse ‘Bu Allâh indîndendir’ derler. Eğer bir kötülük isâbet ederse ‘Bu senin indîndendir’ derler. De ki: ‘Hepsi de Allâh indîndendir!..’”