Gene ayağa kalktı ve Efendimiz AleyhisSelâm’ın üzerine geldi... Fakat ne gezer; daha beline bile sarılamadan gene kendisini yerde buluverdi!.. Efendimiz AleyhisSelâm’ın ne yapıp da kendisini yere serdiğine bir türlü aklı ermemişti... Şaşkın şaşkın konuştu:
− Şüphesiz inandım ki sen bir sihirbazsın!.. Ben senin ne biçim güreştiğini asla anlayamadım...
Efendimiz AleyhisSelâm ona bir şey daha göstermek istedi inanması için:
− Sana bundan da büyüğünü göstereyim mi?
− Nedir o?..
− Şu Semure ağacının buraya geldiğini görürsen bana inanır mısın?..
− Hayır, bunu yapamazsın!..
Efendimiz AleyhisSelâm ileride duran Semure ağacına döndü ve seslendi:
− Allâh’ın izniyle buraya gel!..
Ağaç bir anda, inanılmayacak bir şekilde yerinden hareket etti ve toprağı yararak bütün kökleriyle dışarı çıkıp onların karşısına gelip durdu... Rükâne korku ile heyecan arasında şaşkın bir hâlde afal afal seyrediyordu olanları... Korku ile güç belâ konuşabildi:
− Hayatımda bundan daha büyük bir sihir görmedim... Onu yerine gönderebilir misin şimdi de?..
Efendimiz AleyhisSelâm tekrar ağaca hitap etti:
− Allâh’ın izniyle dön yerine!.. Ağaç yerine dönmüştü...
Rükâne ise şaşkın bir hâlde oradan ayrılmış ve kavminin yanına gittikten sonra da bütün olup bitenleri onlara anlatmıştı... Bazıları Rükâne’nin Mekke’ye döndükten sonra müslüman olduğundan bahseder...