Evet, Ebu Cehil ve diğer Kureyşliler Bedir’e doğru yollarına devam ederlerken, yolda onlardan bazılarının geri döndüğünü, Mekke’ye müteveccihen yola koyulduğunu öğrenmiştik... Şimdi dönüşün hangi sebeplerden olduğunu görelim...
Ahnes bin Şerik, Zühre oğullarının müttefiklerindendi... Yolda devamlı olarak düşünceli bir hâlde görünüyordu... Kafasını devamlı olarak kurcalayan bir şeyler vardı...
Nihayet kafasını kurcalayan şeyleri kendi kabilesinden olanlara gizlice açıkladı:
− Yâ Beni Zühre... Duydunuz ki, sizin mallarınız Muhammed ve ashabından kurtulmuş... Siz bu sefere, mallarınızı kurtarmak için çıkmıştınız... Öyle ise bu gayeye erişmiş bulunuyoruz... Benim teklifim şu ki, siz korkaklığı bana yükleyiniz ve hep beraber geri dönelim... Ebu Cehil’in bu söyledikleri boş hayalden öteye katiyen geçemez...
Hem O, sizin kız kardeşinizin oğludur... Eğer hakikaten bir gün Rasûl olduğunu anlarsak hep beraber saadete ereriz... Yok yalancı ise O’nun hesabını da başkaları görsün, elimiz kana bulanmasın!..
Bunun üzerine ashabı nasıl bir bahaneyle geri dönebileceklerini sordular... Ahnes de onların bu suallerine cevap verdi:
− Kureyş’le birlikte yola çıkarız... Akşam olduğu sırada ben deveden düşerim... Onlar gelirler, size haydi derler... O zaman siz de beni ileri sürer; Ahnes’i yılan soktu!.. Biz onun ne olacağını bilmiyoruz... Yaşarsa görmeden, ölürse de gömmeden evvel yola çıkmayız... dersiniz... Sonra onlar yola devam ettiklerinde biz de geriye döneriz...
Zühreoğulları, Ahnes’in bu teklifin kabul etmişti... Zira Ahnes bugüne kadar onlara daima önderlik etmiş ve isâbetli kararlarla onları daima selâmete erdirmişti... Bu karardan sonra Ahnes ile birlikte, Kureyşli müşriklerin ordusundan yüz kişi geri dönmüş oldu...