Bu salâvatı şerîfe, “DUA ve ZİKİR” isimli eserimizde ne şekilde elde edildiğine dair izahatıyla birlikte mevcuttur...
Evlilikten bu yana iki ay kadar geçmişti...
Hazreti Âli, hem buğday öğütmek ile meşgûl oluyor, hem de diğer ev işleri ile meşgûl oluyordu... Keza Hazreti Fâtıma da zarif nahif bir bünyeye sahip olması dolayısıyla pek çok yoruluyordu... Zira buğdayı değirmende öğütmek vazifesi de ona aitti...
Bu durumda Hazreti Âli bir gün Hazreti Fâtıma’ya teklif etti:
− Ya Fâtıma, buğdaylarla uğraşmaktan göğsüme ağrı saplanır oldu!.. Babana da birçok esir hizmetçi geldi! Bari git de, o esirlerden birinin sana yardımcı olarak verilmesini babandan iste?
Hazreti Fâtıma da zaten son derece yorgundu...
− Öyle ya, benim de ellerim un öğütmekten kabardı!.. Babama söyleyeyim bir bakalım...
Ve böyle diyerek doğruca Efendimiz’in yanına vardı...
Efendimiz AleyhisSelâm, Hazreti Fâtıma’yı görünce tebessümle karşıladı:
− Hoşgeldin kızım!.. Hayrola bir arzun mu var?..
Efendimiz’in kendisinin bir derdi oluşunu sezişi karşısında Hazreti Fâtıma çekinerek, derdini açıklamaktan utandı... Boynunu bükerek cevap verdi:
− Sadece sizi görmeye gelmiştim babacığım!..
Ve bir süre daha babasının yanında kaldıktan sonra evine döndü...
Eve geldiğinde Hazreti Âli neticeyi sordu merakla:
− Ne yaptın yâ Fâtıma?..
− Babamın yanına gidince O’ndan bir hizmetçi istemekten utandım ve bir şey söylemeden çıkıp geldim!.. İstersen beraber gidelim...
Ve beraberce çıkıp tekrar huzura gittiler...
Efendimiz AleyhisSelâm onları beraberce tekrar gelmiş görünce ısrar etti:
− Hayrola ne derdiniz var?.. Hazreti Âli durumu anlattı:
− Yâ Rasûlullâh, buğdaylarla uğraşmaktan göğsüme ağrılar giriyor...
Hazreti Fâtıma da onu destekledi:
− Babacığım, ellerim kabarıyor un öğütmekten!.. Allâh’ın Sana vermiş olduğu esir hizmetçilerden birisini yardımcı olarak bize verebilmen mümkün müdür acaba?..
Efendimiz AleyhisSelâm düşünceli bir hâlde başını salladı ve cevap verdi:
− Andolsun ki, size bir hizmetçi vermem mümkün değildir!.. Daha Ehli Suffe’yi çağırıp da karınlarını doyuracak biraz ekmek, açlıklarını giderecek biraz yiyecek bulamadım!.. Ben, o esirleri satıp, onların bedelleriyle Ehli Suffe’yi geçindirecek bir şeyler temin etmeye çalışıyorum...
Ancak istersiniz size, bu isteğinizden daha hayırlı bir şey öğreteyim:
Gece yatacağınız zaman 33 defa “Subhanallâh”, 33 defa “Elhamdulillâh”, 33 defa da “Allâhuekber” deyiniz...