Üstad

− Kendinde gördüğünü, karşısındakinde görememek!..

Soru

− Namazın ikame oluşunu ferd ile ilgili olduğunu düşündüğümüz zaman; “Namazın ikamesi, safların düzeltilmesiyle olur...” hadisini nasıl değerlendirmeliyiz?

Üstad

− Onu zâhir olarak almak lazım...

Ayrıca; bâtındaki tasarruf ehlinin hiyerarşisine de işaret vardır sanırım; tasarrufların bir sistem içinde oluşması itibarıyla; ama bunu henüz ben anlayamıyorum...

Soru

− Üstadım, “Mescid-i Haram” nedir?.. “Mescid-i Aksa” nedir?.. Mi’râc neden Mescid-i Aksa’dan başladı?.. Ve neden gece?.. Hz. Muhammed s.a.v. diğer Nebi ve Rasûllere namazı neden Mescid-i Haram’da değil, Mescid-i Aksa’da kıldırdı?.. Bu namazın mahiyeti nedir?.. Lütfen biraz açar mısınız?.. Teşekkür ederim...

Üstad

− N.... burada kitap yazmıyoruz... Vaaz da olsun istemiyorum... Öncelikle, bilgileri size ezberletmek artık hiç işime gelmiyor...

Burada artık düşünmesini öğrenmenizi ve taklitten çıkmanızı istiyorum...

Bakın arkadaşlar... Şu nedir diye soruyorsunuz, ben de diyorum ki budur!.. Ve de kabulleniyorsunuz!..

Bu da taklitçiliği arttırmaktan başka bir şeye yaramıyor... Artık lütfen düşünmeyi öğrenin...

Cümleleri kelime kelime ele alıp o kelimeleri düşünmek lazım... Taklitten kaçınmak ilk yapacağınız iş olmalı...

Bunun için de bana sorup, cevabı klişe olarak alıp, kabullenmekten vazgeçmelisiniz...

Size hep bir mantık sistemi içinde konuları ele alın diyorum...

Düşünün ve düşüncenin mahsulünü bir mantık içinde bana anlattıktan sonra açmazınızı sorun... Yoksa, falanca şöyle diyor, bu ne demektir, filanca kitapta böyle yazıyor, bu ne demektir ile, cami sohbetinden ileri asla geçemezsiniz!.. Ama ben de hoca veya şeyh efendi değilim ki, masallarınıza bir masal daha ekleyeyim...

Soru

− Peki Üstadım, taklitçilikten kurtulabilmek için ne yapmamız gerek?..

− Üstadım, şeriatta taklitçi olduk... Tarikatta taklitçi olduk... Nasip olurda Hakk’ın bizi kendine seçtiklerinden olursak, belki tahkik ehlinin sofrasının kenarına ilişebiliriz... Tabii ki himmet nimetiyle.

Üstad

− Taklitçilikle asla hakikate geçilmez... Geçilir diyen elma şekeri veriyordur ağzına... Bitince Dünya hayatı, elinde ne kalır sonra bilemem...

Soru

− “Verdiğin misliyle geri döner” ilkesine göre ilmimizi arttırmanın tek yolu bunu etrafımızla paylaşmamız mıdır?.. Sahip olduğumuz ilmi şu veya bu sebepten dolayı başkalarıyla paylaşamıyorsak bu, ilmimizi arttıramayacağımız anlamına mı geliyor?.

“Mâlik - Melîk-i yevmid diyn; iyyake na’budü ve iyyake nesta’in”i hissedip yaşayamayan; dolayısıyla Mİ’RÂCını gerçekleştirememiş; fakat bunun mücadelesi ve çalışmaları içinde olan bir kişi, çevresinden gelen ve kendi şartlanmaları ile belâ diye nitelendirdiği oluşlara HAKK’a göre mi davranır? Halk’a göre mi?.. Teşekkür ederim...

− Debbağ’ın “El İbriz” kitabında vahiy inen Nebilerin ve Rasûllerin içinde bulundukları hâl ve düşünceleri anlamak için inen kitaplara bakmak gerektiği yazılı... Kurân’da kâfir olarak geçenlerin Hz. Rasûlullâh’tan sâdır olan hakikati önlemeye çalışanlar olarak anlayabilir miyiz?.. Aynı şey çağımızda yaşayan Mehdi (a.s) için de geçerli midir?..

84 / 101

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!