Evren ve Kozan
Milyarla galaksiden birinde... Yüz milyarlarca yıldızdan birinin bir uydusunda... Adı “Dünya” koyulmuş bir yerde, “dünyan” yaratıldı!
Dünya’da mı yaşıyorsun, “dünyan”da mı?
Ne kadarıyla yaşamın Dünya’da geçiyor; ne kadarıyla dünyanda?
Doğumundan ölümüne “dünya” adını verdiğin kozan içindesin! Beş duyunla, şartlanmalarınla, değer yargıların ve onların oluşturduğu duygularla ördüğün ve bunların getirisine göre içinde yaşadığın, “kozan” olan “dünyan”da!
Dünya ile “dünyan” arasındaki farkın, farkında mısın dostum?..
İstersen hiç okuma bu yazıyı, “dünyan”daki rüyan bir süre daha devam etsin!.. Hiç değilse ölene, boyut değiştirene kadar! Ama, okursan da, sorumluluk sana ait!
Bilemem, kozanın dışındakileri ne kadar görebilecek basîretin! Zira karanlıktan gün ışığına çıkan gözler, birden kamaşır ve zor görür olur!..
Şu sıralar iyi-kötü mutlusun kozan olan “dünyan”da!..
Bir tanrın var kafanda şekillendirdiğin; şartlanmalarına göre bezediğin; umutla ondan şeker beklediğin!
Sen iyisin sana göre... Evin, işin, yuvan sevdiklerinle, çoğunlukla güle eğlene, bazen de üzüle üzüle geçiyor günlerin! Yaşamının bir parçası olsa da gıybet dedikodu; ne üreteceksin ki zaten bunlardan başka? Çalıp çırpmıyorsun ya! Kimseyi öldürmüyorsun ya! Alt tarafı biraz yamyamlık edip, ölmüş kardeşinin çiğ etini yemek olan gıybet yapıyorsan, kime ne zararı var ki! Nasıl olsa tanrın büyük(!), seni affeder(!)...
Kozanda mutlusun!.. İyi kötü sevenlerin var; sayanların var... Aç açık değilsin; yatağında var karın; dahi üstüne örtecek yorganın! Belki torun torba, belki daha da ötesi var! Zengin değilsen bile, zenginin malıyla yorulan bir kafan var!
Elinde iş, önünde aş, yatakta yoldaş; yetiyor, dünyana mutluluk olarak bunlar...
Yemek, doymak, sevişmek... Tanrıdan da cennet beklemek!..
“Cocoon” (kakuun okunuyor) diyorlar buralarda... “Koza” yani!.. İnsanın ta doğduğu günlerden yani genetiğinden gelen; ve de tüm yaşamınca biriken verilerle ince ince örülüp içinde hapis olunan; evrensel gerçeklerle ilişkinin kesildiği, insancığın “dünyası”na verilen ad “koza”!
Tefekkür yok bu kozalı yaşamda!.. Sorgulamak yok!.. Araştırmak yok! Dünya’da neler olup bitiyor; niye böyle oluyor; bunun sonuçları bir gün bana da yansır mı; diye hiç akla gelmiyor!
Sanki Allâh Rasûlleri hiç gelmemiş! Sanki, Allâh’ın yarattığı sistem hiç bildirilmemiş! Sanki koza dışı, evrensel gerçeklerin yaşandığı boyuttan hiç söz edilmemiş!
Doğada acıma duygusunun hiçbir anlam taşımadığı fark edilmiyor! Deprem ya da hortum için, insan haykırışları ya da hayvan böğürtülerinin hiçbir anlam ifade etmeyeşinin üzerinde hiç durulmuyor!
“Herkes o gün nefsinin derdine düşmüştür... Yakınlar birbirinden kaçar; kendimi nasıl kurtaracağım telaşı içinde; kimse kimseyi görmez olur!” uyarısı en fazla laklaka olarak dillerde dolanıyor!
Ne evrensel boyutların, bize göre sınırsızlığının sonsuzluğunun farkındayız; ne de işleyen sistemdeki, acıma kavramı olamayan mekanizmanın! Yaşamımız, yalnızca para ve cinsellik üzerine kurulmuş!
Öte boyutu da, bu rüyaya kıyaslayarak anlamaya çalışıyor; olayı büsbütün anlaşılmaz hâle getiriyoruz! Rüyalar gündüzki hayallerinizin beyninizde açığa çıkmasından başka bir şey değildir!.. Fikri neyse zikri odur, misali; koza yaşantı ve değerlerimizin rüyasını görüp, gerçek sanıyoruz çoğu zaman... Öyle sanıyoruz ölüm ötesini de...
Dünya’da aç açıkları seyrederken ne duyuyor; sonra yaşantınıza nasıl devam ediyorsunuz?..
Dünya’da işkence görenleri seyrederken neler hissediyor; sonra nasıl yaşantınıza devam ediyorsunuz?..
Paranız yoksa, sefilleri oynuyorsanız; sizi duyup görenler, daha sonra yaşantılarına nasıl devam ediyorlar?..
Kimler, bu sistem içinde, ne meziyetlerine rağmen, meteliksiz kalıp, hangi kişiliklere muhtaç duruma düşüyor!..
Dostum, inan ki öte boyut hiç sandığın ve hayal ettiğin gibi değil! O yüzden de anlatılamamış gerçekler senin kavrayabileceğin şekilde! Misallerle, sembollerle, koza içi dünyandan algıladıklarına kıyasla uyarılmak istenmişin; ama kesinlikle bil ki, çok farklı koza dışı gerçekler!
“Dünya’daki ateşlerin tamamı, cehennem ateşinin yanında binde bir kalır!” uyarısını, sen, alevler veya yangın gibi anlıyorsun!.. Oysa, cehennem ateşini, bu anlamı dışında, kişinin yanmasına neden olan şartlar ve olaylar diye anlasan!!? Acaba bir zerre olsun düşündürebiliyor muyum seni?..