Fâtiha’sız salât olmaz, çünkü yönelişin anahtarı odur! Onun anlamının tefekkürüyle başlar “Allâh”a yöneliş!.. Anlamını tefekkür etmeden ister Arapça oku, ister Türkçe, yalnızca papağan gibi tekrarlamış olursun; “bal, bal” deyip, midesi “bal”dan mahrum, bedeni onun lezzet ve enerjisini tatmamış anlayışı sınırlı gibi! Sana “bal”ı öğretmişler ki, alıp yiyerek değerlendiresin, diye!
Dünya’da bırakıp gideceği para ve malı elde etmek için, tüm gününü meşru ya da gayrımeşru işler peşinde koşturarak tüketmesini bilecek kadar akıllı olduğunu iddia eden insan, kendi derûnundaki pahasız hazineyi ele geçirmek için hâlâ gayrete gelmiyorsa, koyverin gitsin!.. Bu Dünya’da nice kurbanlar kesiliyor da kimsenin gıkı çıkmıyor!.. “Biri daha gitti” derler, ne olacak!
Evet dostum, sorgulamanın daha başında bunlar var...
Daha sonrası mı?..
Kur’ân-ı Kerîm’i, “ruhu”yla “OKU”maktan söz etmiştik; insanın bir fizik bedeni bir de ruh bedeni var türünden bir “mushafın ruhundan” söz ettiğimizi sandılar!
Allâh Rasûlü’nü “OKU”maktan söz ettik; ve bu “OKU”ma ışığında getirdiklerini, açıkladıklarını değerlendirmenin isâbetli ve gerçekçi olacağına işaret ettik, Rasûlullâh ruhuyla bütünleşip hadis okumaktan dem vurdular!
Oysa “sırrına” ve “hikmetine” ermek için Kurân’ın ve Allâh Rasûlü’nün getirdiklerinin nedenini; bizim bunları hangi bakış açısıyla değerlendirmemiz gerektiğini, ciddi bir şekilde sorgulama ve araştırmamız gerekmez mi?..
Nereden, neden, nasıl gelmiş o uyarılar, ne amaçlanmış; bize ne fark ettirilmek isteniyor?..
Şimdi, ben desem ki şundan; öylece kabul edecek birileri söylediklerimi takliden!.. Bu taklitlerini kamuflaj ve kendilerini tatmin için de, bana bir pâye veya etiket uyduracaklar; öyle veya böyle! Oysa... Konmuş olan ismim Ahmed Hulûsi! Bunun dışında da hiçbir etiket, sıfat, pâyem yok! Yalnızca, olabildiğince çok şey öğrenmek, yaşamak, hissetmek isteyen, sıradan herkes gibi bir beşerim! Cimri olmamak için de, düşündüklerimi yazıyorum! Kimsenin vereceği mertebe veya pâyeye de ihtiyacım yok; taş atıp suyumu dalgalandırmasınlar, yeter! Yalnız geldim ve yalnız gideceğim! Aklı olan, beni taklit etmez, bana pâye vererek geleceğe dönük benden bir şey ummaz; yazdıklarımı düşünüp, değerli bulursa, o fikirleri değerlendirerek, “bal” yer!
Sözü fazla uzatmayıp, öze gelelim... İman edebiliyorsan, iman et ve hemen sorgulamaya başla ki hikmetine eresin! Her yaptığını mutlaka neden yapıyorum diye düşünerek yapmaya çalış ki, taklitçi mahlûk türünden olmayasın! İçgüdü ve duygularıyla yaşadı; “Dayansın şimdi ehli kubur”, demesinler!
Nasibi olan,taklidi bırakıp tahkike yönelir!
Nasibi olmayan da, bu işin dedikodusuyla ömür tüketir!..
5.12.1998
New Jersey - USA