Dolayısıyla, İslâm Dini’ni kabul etmiş olan bir hanım eğer başını örtmüyorsa, biz onun hakkında hiçbir yorum ya da değerlendirmede bulunmaz ve “Yaptığı hareket, onunla Allâh arasında çözümlenecek bir olaydır. Allâh nasıl dilerse onun hakkında öyle hüküm verir” deriz ve geçeriz.
Ama o hanımın “ben başımı örtemiyorum öyleyse namaz da kılmayayım” demesi kadar büyük bir yanlış da olamaz!
Eğer başını örtemiyorsa, örtemeyebilir. Ama gene de namazını kılabilir, orucunu tutabilir, Hacc’a gidebilir. Nasıl namaza durduğu zaman, başını örtüp namazını kılıyor, daha sonra da günlük kendi kıyafeti içinde çıkıp dolaşabiliyorsa aynı şekilde o hanım Hacc’a da gider. Hac görevini de oranın şartları içinde ifa eder, döndükten sonra da gene kendi kıyafeti ile yaşamına devam eder.
Başını örtmemişse, bu, Allâh’la onun arasında bir olaydır. Ama başını örtmemesi, Hacc’a gitmesi konusunda kesinlikle bir engel oluşturmaz!
Bunu çok açık ve net söylüyorum!
İşte herkesin kendi yaşamını buna göre değerlendirmesi gerekir.
Yani yaşamda temel esas şudur:
Biz gerçekçi zaman boyutuna göre, saniyeler kadarlık bir süreç yaşıyoruz Dünya üzerinde!
Nitekim Hz. Rasûlullâh buyuruyor ki:
“İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar!”
Ölünce uyanırlar!.. Bu ifadenin hem zâhir yaşamı ilgilendiren anlamı vardır, hem de şuur boyutuna hitap eden anlamı.
İnsanların ölmeden evvel yaşadıkları hayat, bir “rüya” hükmündedir!
Biz, âdeta bir rüya hükmünde olan bu Dünya yaşamında ölüm ötesi ebedî hayatı kazanmak; ölüm ötesi ebedî hayatın bedenini, imkânlarını inşa etmek durumuyla yüz yüzeyiz.
Böyle bir süreç içinde yaşamımızın büyük bir kısmı, gerçekleri fark etmeden geçmiş... Gençliğin, orta yaşın, iş hayatının çeşitli gürültüsü patırtısı, çalkantısı içinde ömrü harcamışız... Kalan süremiz ne kadar onu da bilmiyoruz... Belki de çok çok az! Şu günün şartlarında bir trafik kazası bir anda hayatı bitiriveriyor. Ve o geçişten sonra da geri dönüş, Dünya’ya geri geliş kesinlikle mümkün değil!
Öyleyse ne yaparsak burada şu çok kısa sürelik ömürde yapmak zorundayız!
Yani, yaşamımızın bir kısmı alev almış yanıyor... Sanki salonumuzun bir kısmı alev almış yanıyor... Biz buradan kurtarabildiğimizi kurtarmaya bakacağız!
Yanan yanmış... Onun gailesini, derdini çekmeyeceğiz... Geride ne kalmışsa onu kurtarmaya bakacağız.
Şimdi... “Efendim ben başımı örtemiyorum” diyerek başka yapabileceklerini ihmâl etmek, yapılacak en büyük hata ve gaflettir!
Herkes ne yapabiliyorsa onu yapsın!
Cuma namazına gidebilen, Cuma namazına gitsin... Günde 23 vakit namaz kılan 23 vakit kılsın!
5 vakti tamamlayan aliyyül âlâ...
Ama ben 5 vakit kılamıyorum, öyleyse hiç kılmayayım, demek çok yanlıştır!..
5 kılamıyorsan 4 kıl... 4 kılamıyorsan 3 kıl... 3 kılamıyorsan, hiç değilse bir sabahleyin elini yüzünü yıkadıktan sonra ayağını da yıkadığın zaman işte abdest almış oldun!