3. Cüz
Bakara: 253-286 ve Al-u İmran: 1-91 âyetlerinden meydana gelir...
Bu cüz’deki Bakara Sûresi’nin kalan âyetlerinde:
Ayet’el Kürsi (255)... DİN’de zorlama yoktur (256)... 100 yıl ölü kılınıp sonra ba’sedilen zat (259)... Hz. İbrahim a.s.ın dört kuş temsili (260)... İnfak mertebeleri ve hikmet (261-274)... Riba’nın (faiz) haramlığı (275-280)... Tüm Kur’ân vahyinin en son inen ve yeri vahiy ile belirtilen (‘faiz ve borç âyetlerinin arasına koyun’, denilen) âyet (281)... Kurân’daki en uzun âyet (282; borç-sened konusunda?)... Yadsınamaz “elHasiyb” işlevi (284)... “Ümmetimin yaşamasını severim” denilen ve Bakara Sûresi’nin “Hatime”si olan “AMENER RASÛLÜ” (285-286)...
Al-u İmran Sûresine gelince...
Nasıl ki Bakara Sûresi, ağırlıklı olarak İsrailOğulları ve Hz. Musa konusunda ise, Al-u İmran Sûresi de, özellikle bu cüz’de, İmran Ailesi ve Hz. İsa a.s. hakkındadır...
Hz. Rasûlullâh a.s.a muhatap olan Hristiyan heyetine önce İslâm anlatılır (1-32; farklı bilgiler de verilse), sonra Hz. İsa hakkındaki itikatları düzeltilmeye çalışılır (35-63), sonra mübahale’ye (lanet okumaya) davet olunur (61), sonra şirksiz bir temelde çözüm sunulur (64)...
Mühkem, Müteşabih âyetler; “rasîh”lar ve “te’vil” konusu anlatılır (7-9)...
İnsanlar için süslendirilmiş olanlar ve Allâh indindeki güzel sevap (14)...
Hz. İbrahim a.s. yahudi veya nasraniy olmadığı gibi, ehl-i kitap ta Din olarak Hz. İbrahim’e nisbet edilmemektedir (65-68)... Hz. İbrahim’e en evla olan Hz. Muhammed a.s. ve iman edenleridir (68)...
Nebiler’den alınan miysak (81)... Allâh Dini, İslâm (83-85)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...