28. Cüz

Mücadele Sûresi, Haşr Sûresi, Mümtehine Sûresi, Saff Sûresi, Cumu’a Sûresi, Münafikun Sûresi,
Teğabun Sûresi, Talak Sûresi ve Tahrim Sûresi’nden meydana gelir...

Mücadele Sûresi:

Her âyetinde “Allâh” ismi geçen Kurân’daki tek sûre... Eşi hakkında Hz. Rasûlullâh a.s. ile tartışan (mücadele) kadından dolayı bu ismi almıştır (1)... Müşrik adeti olan Zihar (2-4)... Allâh’ın selâmlaması gibi Rasûlullâh a.s.ı selâmlamayanlar (8)... Allâh iki zümreyi ref’eder (11)... Rasûlullâh a.s. ile başbaşa görüşmenin sadakası (12-13)... Hizbuşşeytan ve Hizbullah (19-22)... Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlar (hizbuşşeytan) en yakın akraba da olsa sevişir olamazsın (22)...

Haşr Sûresi:

“İ’sar” ve tam aksi “şuhh” (9)... Takva edinmek zorunda olduğun ahiret, uzak değil, yarın (18-20)... Kurân’ın bildirdiği hakikatla darmadağın olan (katılaşmamış) benliğinin hakikatından Rahmaniyet-Melikiyyet-Rububiyyet isimlerinin “Beyin” adı altındaki işlevleri!... “Beyin”, potansiyelinden bilincine Halık-Bari’-Musavvir sürekliliğidir! (21-24)...

Mümtehine Sûresi:

Kurân’da Hz. Rasûlullâh a.s.dan sonra “üsve-i hasene= güzel örnek” tabiri, bu âyette, Hz. İbrahim a.s. ve O’nunla beraber olanlar için kullanılmıştır (Al-u İmran: 68’e bak) (4)... İman eden tevhid ehlinin, Hakikat bilgisini inkar edenlere “üsve-i hasene= güzel örnek” olmak, imrenecekleri bir kalitede olmak; kötü ibret olmamak sorumluluğu vardır? (5)... İmtihan edilen ve bi’at alınan kadınlar (biatlarında ilk şart Allâh’a şirk koşmamak; Bakara: 221 ve Nur: 2-3’e bak) (10-12)...

Saff Sûresi:

Bu sûre’nin diğer adları “Havariyyun”, “İsa” ve “Ahmed”i müjdelemesinden dolayı “Müjde” ve (bizce) “Ahmed”dir!...
İman ettiğini (herhangi bir bilgi değil?) yapmamak, beyin çalışma sistemi gereği “BUĞZ” halini (ilahi rahmet ve sevginin kapanmasını; Aziyz’ün Züntikam’ın şiddetini) meydana getirir (2-3)... İsrailoğlullarına Rasûlullâh olan Meryemoğlu İsa a.s.ın, ismi “Ahmed” olan Rasûl’ü müjdelemesi (6)... Meryemoğlu İsa a.s.ın, ismi “Ahmed” olan Rasûl’ü müjdelemesi, “İslâm”a da’vet anlamı taşır! (7)... Ensarullah (Allâh ismiyle işaret edilenin anlaşılması için yaşama; bundan başka işi olmama) işlevi, Hz. Rasûlullâh a.s.dan önce, bildirilen bilgilere göre, İsa a.s.ın havarilerinde vardı (14)...

Cumu’a Sûresi:

Ümmiler içinde ba’solan Rasûl (1-4)... Cum’a günündeki o salât’a çağrılan iman edenlerin, Allâh zikrine koşmaya emrolunmaları ve bir ticaret ve eğlence yüzünden o salât’ın imamı Hz. Rasûlullâh’ı kaîm hâlde bırakıp terk edenler (9, 11)...

Münafikun Sûresi:

Kurân’da nasıl ki “Mu’minun” sûresi var, müminleri tanıtan; “Kafirun” sûresi var, kafirleri tanıtan; işte bir de “Münafikun” sûresi var, münafıkları tanıtan...
Rasûlullâh’a münafık olanlar, Rasûlullâh’a kafir olanlardan daha beter durumdadır...
Müşrik oldukları belli olan hakkında sadece mağfiret dilenmemesi söylenirken; münafıklar için daha şiddetli bir ifade ile “70 kere mağfiret dilesen de Allâh onları mağfiret etmeyecektir”, deniyor (ayrıca Tevbe: 80, 84’e bak) (5-6)... Münafıklar Rasûlullâh’ın yanındakilerin dağılıp gitmesini isteyen tam bir Rasûlullâh düşmanıdırlar (ayrıca Hadiyd: 14’e bak) (7)... Mal ve evladın Allâh zikrinden alakoyması, infak etmemek, münafık özelliğidir (9)...

Teğabun Sûresi:

Kıyamet Günü’nün bir tanımı da “YevmütTeğabun= Teğabun (aldatma-aldanma; aldanışların farkedileceği yaşanma) Günü”dür... Bu nedenle beşeri tarafıyla (6-7) perdelenerek Rasûlleri (İblis gibi Adem’i) inkar edenlere “Allâh sizi öldürsün ki hakikatı göresiniz” denir... Nitekim Hz. Rasûlullâh a.s.ın Bedir kuyularına atılan müşriklere bu yönde bir seslenişi vardır! (6-10)... “Kim
hakikatinin Allâh Esmâ’sı olduğuna iman ederse, (Rabbi Allâh) onun kalbine hidayet eder (şuurunda hakikati yaşatır)” (11)...

Talak Sûresi:

Kim Allâh’tan ittika edip korunursa, ona bir çıkış yeri (mahrec, exit) oluşturur; Kim Allâh’tan ittika edip korunursa, onun için işinde bir kolaylık oluşturur; Kim Allâh’tan ittika edip korunursa, kötülüklerini ondan siler ve onun için ecri büyütür (2-5)... Allâh bir zorluktan sonra bir kolaylık oluşturur! (7)... Yedi Sema ve arz’dan da onları misli (12)...

Tahriym Sûresi:

Nebi s.a.v.in eşlerinin ve müminlerin tevbeye çağrılması (4, 8)... İki kadına karşılık, Kurân’ın tedbirindeki hikmet (4-5)... Hakikat bilgisini inkar edenlere iki kafir kadın; iman edenlere ise cennetlik ve kamil iki kadın örneği (10-12)...

Dinle Metnini Görmek İçin Tıklayın

Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...

Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...

Nitekim Kur’ân şöyle der:

Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).

91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).

Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da... 

Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...

Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...

1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz.  Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...

2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...

Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...

Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...

Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Dinlemeyi İndirebilirsiniz!