5. Mâide Sûresi (51-120)
Kuran’da “ey iman edenler” diye başlayan 3 sureden biridir; ki bu hitapla olan ayet ve surelerin hepsi Medine döneminde nazıl olmuştur... 120 ayettir...
Nitekim “bu gün dininizi ikmal ettim...” ayeti, Kur’an vahyinin son ayetidir... Bir rivayete göre de Bakara: 281, vahyin son ayetidir... Ki bu durumda bile en son inen ayetlerden olduğu kesindir... Nitekim Hadis-i Şerif’te: ”Maide Sure’si Allah’ın inzal ettiğinin ahirindendir (sonlarındandır); o halde onun helaline ve haramına titizlik gösterin”, buyurulur...
“MAİDE”, nimetlerle donatılmış sofra, ziyafet demektir... Sure’ye bu adın verilmesi Hz.İsa a.s.ın “ALLAHÜMME RABBENA....” diye ibtida eden incelikli duası bereketi ile Sema’dan inen maide=sofra mucizesinin bu surede geçmesi iledir, diye genel kabul vardır... Bizce bu mucizeye dikkatimizin çekilip, tanıtılması yanısıra, dahasını bize sunan İSLAM ni’metinin ve bunu gerçekleştirmenin, açılımının yönteminin açıklanıp, bir sofrada sunulur gipi toplu olarak verilmesidir... İSLAM’ın Nebiy’si, Kewser sahibi Hz.Rasulullah şöyle buyurur:
“Ya Ali, üzerime Maide Suresinin nazıl olduğunu farkettin mi?.. Onun faydası ne kadar da büyüktür!”
“Maide Suresi, Allah Melekutunda (yani: kurtarıcı) diye çağrılır... Çünkü bu sure, sahibini azab meleklerinin (astrolojik etkilerin, nefsani suretlerin) ellerinden kurtarır.”
51-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızül yehude ven nesara evliyâ’* ba’duhüm evliyaü ba’d* ve men yetevellehüm minküm feinnehu minhüm* innAllâhe lâ yehdil kavmez zalimiyn;
Ey iman edenler... Yahudileri ve Hristiyanları hâmi - dostlar edinmeyin... Onlar birbirlerinin dostu - hâmisidirler... Sizden kim onları hâmi - dost edinirse, muhakkak ki o da, onlardandır... Muhakkak ki Allâh zâlimler topluluğuna hidâyet etmez (nefsine zulmedenlere hakikati yaşatmaz)!
52-) Feteralleziyne fiy kulubihim meredun yüsari’une fiyhim yekulune nahşa en tusıybena daireh* fe’asAllâhu en ye’tiye Bil’fethı ev emrin min ındiHİ feyusbihu alâ ma eserru fiy enfüsihim nadimiyn;
Sağlıklı düşünemeyenlerin (münafıkların), “Olayların akışının bizim aleyhimize dönmesinden korkuyoruz” diyerek, onların (Yahudi ve Nasaranın) arasına süratle daldıklarını görürsün... Umulur ki Allâh, açıklık veya (HÛ) indînden bir hüküm getirir de, (onlar) içlerinde sakladıklarından (nifaktan) pişmanlık duyarlar.
53-) Ve yekulüllezine amenû ehâülailleziyne aksemu Billâhi cehde eymanihim innehüm leme’aküm* habitat a’malühüm feasbehu hasiriyn;
İman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarına, bütün güçleriyle Allâh adına yemin edenler bunlar mı?” Yaptıkları boşa gitmiştir; hüsrana uğrayanlar olmuşlardır.
54-) Ya eyyühelleziyne amenû men yertedde minküm an diynihı fesevfe ye’tillâhu Bi kavmin yuhıbbuhüm ve yuhıbbuneHU ezilletin alel mu’miniyne e’ızzetin alel kafiriyn* yücahidune fiy sebiylillâhi ve lâ yehafune levmete lâim* zâlike fadlullahi yü’tıyhi men yeşa’* vAllâhu Vasi’un ‘Aliym;
Ey iman edenler... Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allâh (onun yerine) öyle bir topluluk getirir ki, (O) onları sever, (onlar da) O’nu severler... İman edenlere karşı alçak gönüllü, hakikati inkâr edenlere karşı onurludurlar. (Onlar) hiçbir kınayanın kınamasından korkmaksızın, Allâh uğruna mücahede ederler... Bu Allâh’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir... Allâh Vasi’dir, Aliym’dir.
55-) İnnema Veliyyükümullâhu ve RasûluHU velleziyne amenülleziyne yukıymunes Salate ve yü’tunez Zekate ve hüm raki’un;
Sizin Veliyy’niz sadece Allâh’tır, “HÛ”nun Rasûlüdür ve (şu) iman edenlerdir ki, onlar salâtı ikame ederler ve rükû hâlinde zekâtı verirler.