Aslını Bırak, Faslına Bak!
“Aslı Hû, nesli Hû”; derler bilirsiniz...
Aslı elbette ki önemlidir insanın... Aslı önemlidir mahlûkatın... Aslı önemlidir varlık âleminin... Buna “Hakikati” de denilir...
Denilir de…
Bir de işin faslı vardır!
İşin hakikati, yani aslı önemlidir! Niye?
Eğer işin aslını öğrenmemişsen, o takdirde dışarıda, dışında, ötende bir tanrı düşünür; Hz. Muhammed’in bildirdiği “Din”in özünden mahrum kalmış olursun.
Zira “Din”in bildirilmesindeki iki ana amaçtan birincisi, ötende bir tanrı olmadığını idrak etmen suretiyle “Allâh’a iman etmen”dir. Ki bu, işin aslı ile alâkalıdır... Bir de ikinci şıkkı vardır ki bu işin, o da tâbiri câizse faslı ile ilgilidir.
01:25 “Din” olan İslâm, bir sistemi açıklamaktadır; bunu anlayamayan tek yönlü ilâhiyatçılar inkâr etseler bile...
03:50 Gelelim işin faslına...İslâm Din'inin açıkladığı vahdet gerçeğini taklit yollu kabullenip dayandığı “sistem”i fark edemeyenler, işin bu faslında hep şu yanılgıya düşmektedirler...
05:06 İnsanın hakikati ile evrenin hakikati aynı asıldan, aynı özden meydana gelmiştir ama... “İnsan” ismiyle işaret edilenin varlıktaki herhangi bir mahlûktan ayrılması, insanın bileşimi itibarıyladır!
06:49 Kişi, vahdet itibarıyla, aslının Tekil Hakikat olduğunu ne kadar idrak etmiş, hissetmiş ve yaşar olursa olsun; sonuçta, yaşamı beden boyutunun şartlarına göre sürmektedir.
07:23 Sen şimdi, benim aslım, hücresel beden boyutuma GÖRE moleküler boyutum veya katmanımdır, diyerek yemeden içmeden durabiliyor, hastalanınca ilaç veya serum, vitamin almadan ayakta kalabiliyor musun?