46. Ahkaf Sûresi
Ahkaf Suresi Mekke döneminde 66.sırada nazıl olmuştur... 10. ayetinin zahiri konusu itibarıyla Abdullah B. Selam’dan da bahsetmesi dolayısıyla Medeni olduğu da rivayet edilir... Ahkaf Suresi, 35 ayettir... Adını, 21. ayetinde geçen “Ahkaf”dan alır... “Ahkaf”, kum kümesi, kum tepesi anlamına gelen “Hıkf” kelimesinin çoğuludur... Hud a.s.ın kavmi olan Ad kavminin bölgesinin ve yerleşim yerlerinin bir özelliği ve adı olarak geçer, ki te’vili de ibret doludur...
Ahkaf Suresinde: HaMiym sırrı, tevhid-şirk, Allah’dan gayrını çağırmanın beyhudeliği, Rasullük bid’at değildir, Uluhiyyetin kapsanılamıyacağı, Musa’nın Kitabı’nın imamlığı, “Rabbimiz Allah” deyip bunda istikamet edenlerin Veliy olacağı, insana ana-babaya ihsan vasiyyeti, iki bulüğ dönemi, kırk yaşına gelen kimsenin duası, derece-amel ilişkisi, rızkın-temiz enerjinin bilinçli kullanılmasının ve dünya hayatında zayi edilmemesinin önemi, Ad kavmi ve Ahkaf, ilah kabulünün zararı, cinlerin Kur’an dinlemeleri ve İncili atlayarak Tevrat ile irtibatlı yorumları, cinlerin: “Allah’a çağırana icabet edin ve Ona iman edin” uyarıları, Ulül Azm Rasuller’in sabrı,... gibi pek çok önemli konu açıklanmaktadır....
1-) Ha, Miim.
2-) Aziyz Hakiym Allâh’tandır O Bilgi tenzîli (tafsile indirme)!
3-) Biz semâları, arzı ve ikisi arasındakileri yalnızca Hak olarak ve bir süreç için yarattık... Hakikat bilgisini inkâr edenler ise uyarıldıkları şeyden (hakikatten) yüz çevirmektedirler.
4-) De ki: “Allâh dûnunda yöneldiklerinizi gördünüz mü (düşünün bakalım)? Gösterin bana arzdan ne yaratmışlar? Yoksa onların, semâların yaratılmasında bir ortaklığı mı var? Eğer doğruyu söylüyorsanız, bu konuda eskiden gelen bir bilgi yahut ilimden bir kalıntı getirin bana.”
5-) Allâh dûnunda kendisine kıyamet gününe kadar cevap veremeyecek olup ve onların dualarından da gâfil olanlara dua eden kimseden daha sapkın kimdir?
6-) İnsanlar haşrolunduklarında, (o Allâh’tan gayrı yöneldikleri) kendileri için düşmanlar olurlar ve onların tapınmalarını da inkâr ederler!
7-) İşaretlerimiz kendilerine apaçık bildirildiğinde, o hakikat bilgisini inkâr edenler, kendilerine geldiğinde Hak için: “Bu apaçık bir büyüdür” dediler.
8-) “Onu (kendi) uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Onu uydurmuşsam, beni Allâh’tan (koruyacak) bir güce sahip değilsiniz... ‘HÛ’, O’nun hakkında ileri gittiğinizi daha iyi bilir... Benimle sizin aranızda şahidim olarak O kâfidir... O, Ğafûr’dur, Rahıym’dir.”
9-) De ki: “Rasûller arasında açığa çıkmamış yeni bir şey oluşturmuyorum. Bende ve sizde ne açığa çıkarılacağını bilmem! Bana vahyolunandan başkasına tâbi olmam! Ben yalnızca apaçık bir uyarıcıyım!”
10-) De ki: “Gördünüz mü (bir düşünün bakalım), eğer (Kur’ân) Allâh indîndense ve siz Onu inkâr ettiyseniz (hâliniz ne olur)! İsrailoğullarından bir şahit Onun benzeri üzere şahitlik etmiş ve iman etmiş de; (buna karşın) siz benlik taslamışsanız! Muhakkak ki Allâh zâlimler kavmini hidâyet etmez.”