64 - Teğâbun Sûresi
"Euzü Billahi mineş şeytanir racim"
BismillahirRahmanirRahıym
- 
        Yüsebbihu Lillâhi ma fiysSemavati ve ma fiyl’Ard* leHUlMülkü ve leHUlHamdu ve HUve ‘alâ külli şey’in Kadiyr; Semâlarda ve arzda her ne varsa (Allâh Esmâ’sıyla yaratılmaları dolayısıyla) Allâh’ı (kulluk işlevlerini yerine getirmek suretiyle) tespih etmede! Mülk O’na aittir, Hamd O’na aittir! O her şey üzerine Kaadir’dir! 
- 
        HUvelleziy halekaküm feminküm kâfirun ve minküm mu’min* vAllâhu Bima ta’melune Basıyr; “HÛ” ki, sizi yaratmış olandır! Buna göre kiminiz hakikat bilgisini inkâr edendir ve kiminiz de iman edendir! Allâh yaptıklarınızda Basıyr’dir. 
- 
        HalekasSemavati vel’Arda BilHakkı ve savvereküm feahsene süvereküm* ve ileyHİlmasıyr; Semâları ve arzı bil-Hak (Hak olarak - Esmâ’sının özellikleriyle) yarattı ve (Esmâ bileşimleri şeklinde) sûretlere bürüdü de sûretlerinizi en güzel yaptı! O’nadır dönüş! 
- 
        Ya’lemu ma fiysSemavati vel’Ardı ve ya’lemu ma tusirrune ve ma tu’linun* vAllâhu ‘Aliymun Bi Zâtissudur; Semâlarda ve arzda ne varsa bilir! Gizlediklerinizi de, açığa çıkardıklarınızı da bilir! Allâh içlerinizin zâtı olarak Aliym’dir 
- 
        Elem ye’tiküm nebeülleziyne keferu min kabl* fezâku vebale emrihim ve lehüm ‘azâbun eliym; Bundan önceki (ümmetlerden) hakikat bilgisini inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? Bu sebepten işlerinin vebalini tattılar (sonuçlarını yaşadılar)! Onlar için feci bir azap da vardır! 
- 
        Zâlike Biennehu kânet te’tiyhim Rusuluhüm Bilbeyyinati fekalu ebeşerun yehdûnena* fekeferu ve tevellev vestağnAllâh* vAllâhu Ğanıyyun Hamiyd; Buna şu sebep oldu: Onların Rasûlleri kendilerine apaçık deliller olarak gelirdi de: “Bir beşer mi bizi hakikate erdirecek?” derlerdi! Bu yüzden hakikat bilgisini inkâr ettiler ve yüz çevirdiler! Allâh (da onların imanından) müstağni oldu! Allâh Ğaniyy’dir, Hamiyd’dir. 
- 
        Ze’amelleziyne keferu en len yüb’asû* kul bela ve Rabbiy letüb’asünne sümme letünebbeünne Bima ‘amiltum* ve zâlike ‘alAllâhi yesiyr; O hakikat bilgisini inkâr edenler, asla bâ’s olunmayacaklarını zannettiler! De ki: “Hayır (yanılıyorsunuz)! Rabbime kasem ederim ki, elbette bâ’s olunacaksınız; sonra yaptıklarınızın anlamının bilgisi sizde açığa çıkacaktır! İşte bu Allâh üzerine çok kolaydır!” 
- 
        Feaminu Billâhi ve RasûliHİ venNûrilleziy enzelna* vAllâhu Bima ta’melune Habiyr; Esmâ’sıyla hakikatiniz olan Allâh’a, Rasûlüne ve inzâl ettiğimiz Nûr’a (ilme) iman edin! Allâh yaptıklarınızı (B sırrınca) Habiyr’dir. 
- 
        Yevme yecme’uküm liyevmilcem’ı zâlike yevmütteğabun* ve men yu’min Billâhi ve ya’mel salihan yukeffir ‘anhu seyyiatihi ve yüdhılhu cennatin tecriy min tahtihel’enharu halidiyne fiyha ebeda* zâlikelfevzul’azıym; Toplanma süreci için sizi bir araya getirdiği süreç!, işte o Teğabun (aldanışların apaçık fark edilip yaşanacağı) sürecidir! Kim, Esmâ’sıyla hakikati olan Allâh’a iman eder ve imanının gereğini uygularsa; onun kötülüklerini ondan siler; onu altından nehirler akan cennetlere, içinde sonsuza dek kalmak üzere dâhil eder... İşte bu azîm kurtuluştur! 
- 
        Velleziyne keferu ve kezzebu BiâyâtiNA ülaike ashabunnari halidiyne fiyha* ve bi’selmasıyr; İnkâr edip varlıklarında mevcut işaretlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar, içinde sonsuza dek kalmak üzere ateş ehlidirler! Ne kötü dönüş yeridir! 
- 
        Ma esabe min musıybetin illâ Biiznillâh* ve men yu’min Billâhi yehdi kalbeh* vAllâhu Bikülli şey’in ‘Aliym; Bi-iznillâh (Allâh’ın, hakikatin olan Esmâ’sı elvermedikçe) hiçbir musîbet isâbet etmez! Kim hakikatinin Allâh Esmâ’sı olduğuna iman ederse, ona şuurunda hakikati yaşatır! Allâh Bi-küllî şey’in (Esmâ’sıyla her şeyde olarak) Aliym’dir. 
- 
        Ve etıy’ullahe ve etıy’urRasûl* fein tevelleytüm feinnema ‘alâ RasûliNElbelağulmubiyn; Allâh’a itaat edin, Rasûl’e itaat edin! Eğer yüz çevirirseniz, Rasûlümüzün üstüne düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir. 
- 
        Allâhu lâ ilâhe illâ HU* ve ‘alAllâhi felyetevekkelil mu’minun; Allâh, tanrı yok; sadece “HÛ”! İman edenler Allâh’a tevekkül etsinler! 
- 
        Ya eyyühelleziyne amenû inne min ezvaciküm ve evladiküm ‘aduvven leküm fahzerûhüm* ve in ta’fu ve tasfehu ve tağfiru feinnAllâhe Ğafûrun Rahıym; Ey iman edenler! Muhakkak ki eşlerinizden ve evlatlarınızdan (onların içinden) sizin için düşman vardır! Bundan ötürü onlardan korunun! Eğer affeder, vazgeçer ve bağışlarsanız, muhakkak ki Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir. 
- 
        İnnema emvalüküm ve evladüküm fitnetun, vAllâhu ‘ındeHU ecrun ‘azıym; Mallarınız ve evlatlarınız sizin için yalnızca sınav objesidir! Allâh(a gelince), O’nun indîndedir büyük ecir. 
- 
        Fettekullâhe mesteta’tum vesme’u ve etiy’u ve enfiku hayren lienfüsiküm* ve men yûka şuhha nefsihi feülaike hümül müflihun; Öyleyse, olabildiğince Allâh’tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun; algılayın ve itaat edin ve kendi hayrınıza olarak infak edin! Kim benliğinin cimriliğinden/ihtirasından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir 
- 
        İn tukridullahe kardan hasenen yuda’ıfhu leküm ve yağfir leküm* vAllâhu Şekûrun Haliym; Eğer Allâh’a (Esmâ’sıyla var olmuş ihtiyaç sahiplerine) güzel bir ödünç verirseniz, verdiğinizi size katlayarak arttırır ve sizi mağfiret eder... Allâh Şekûr’dur, Haliym’dir. 
- 
        ‘Alimul ğaybi veşşehadetil’Aziyzül Hakiym; Gayb ve şehâdetin Âlim’idir, Aziyz’dir, Hakiym’dir.