17. Cüz
Enbiya ve Hac Sûrelerinden meydana gelir...
Enbiya Sûresi:
İnsanların “ölüm”den gafil olmaları kendi yaşam gerçeklerinden ve sistemden gafil olmalarıdır(1)... Bu nedenle iman esaslarını (“amentu”yu) anlatan bazı hadis-i şeriflerde “ölüm” de vardır... Hatta, Hz. Rasûlullâh a.s. “ölüm’ü zikredin” buyurur!...
İnsanların “yeni”ye kapalılığı (2-3)... Teklik olmazsa hiçbir şey var olamaz; herşey ve düzen Teklik sayesindedir (22)... “Allâh” ismiyle işaret edilen, yaptığından sual edilmesi mümkün olmayandır (23)... Melekler, Rahman’ın doğurdukları değil (potansiyel sınırsız), ikram edilmiş (Esma’dan) kullarıdır (26-28)... Melekler, ancak murteza (Rahman’ın seçtiği, razı olunan) kimseye şefaat ederler (28)... Her diri şey su (H2O)dan meydana getirilmiştir (30)... Vortex örneği (33)... İmtihan, sadece teklif edilen Din emir ve nehiyleri ile değil; şer-hayır diye nitelediğimiz yaşamın tüm getirdikleriyledir (35)... İnsan acel’den (aceleci tabiattan) yaratılmıştır (37)... Kıyamet günü konulan Kıst (ilahi adalet) terazileri (47)... Hz. Musa ve Hz. Harun beraberliğine verilenler (48-49)... Hz. İbrahim a.s.a verilen en erken rüşd hali ve putları tevhid baltasıyla kırma fütüvveti; Hz. İbrahim niye büyük ilahı parçalamadı ve ateş niye Hz. İbrahim’i yakmadı (51-73)... Hz. Lut, Hz. Nuh, Hz. Davud, Hz. Süleyman, Hz. Eyyub, Hz. İsmail, Hz. İdris, Hz. Zülkifl, Hz. Yunus, Hz. Zekeriyya, Hz. Yahya, Hz. Meryem ve Oğlu’nun anlatılan bazı özellikleri ve kıssaları (74-91)... 48.ayetten beri isimleri geçen ve kıssaları anlatılan ne kadar Nebi ve Rasûl varsa tamamını, Ümmet-i Muhammed’e takdim edip “Muhakkak ki bu tek bir ümmet olarak sizin ümmetinizdir!” buyuruluyor (92-93)... Ye’cüc-Me’cüc gerçeği (96)... Cehennemin uğultusunu duymayanlar; en büyük korkunun dahi üzmediği zümre (101-103)... Hz. Rasûlullâh a.s.ın alemlere rahmet irsali (107-112)...
Hac Sûresi:
Ölüm’ün zelzelesi ile yıkılan dünyamız-evrenimiz (1-2)... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakkında ilimsiz tartışanlar, (taşlanası) azgın şeytana tabi olmaktadırlar (3-4)... BA’S realitesi (5-7-10)... Allâh’a tek taraflı (işine gelen şeyler yönünden) kulluğu kabul eden (11)... İslâm fıtratı üzere doğan insanların mutlak Din realitesine göre değil de (cin tetiklemeli) atalarının dinlerine göre olan nisbetleri hakkında kıyamet günü hakkettikleri ayrım yapılacaktır (17)... Mescid-i Haram, hem yerleşik olan hem de dışarıdan gelen insanlar için eşit kılınmıştır; ziyareti engellenemez (25)... Hz. İbrahim a.s.ın Beytullah’ı bina etmesi, Haccı insanlara ilan etmes, Tavaf, Allâh Şeairi, Hacc’ın nüsük yönü ve kurban gibi Hac Menasiki (26-37)... Şirk koşanın temsili (31)... İslâm, içlerinde “Allâh”ın çokca zikredildiği “mescid”leri dokunulmaz saydığı gibi manastırlar, kiliseler, havraları da korur (40)... Zaman izafi (47)... Rasûl ve Nebilere şeytan (amigdala faktörlü oluşmuş benlik bilinci veri tabanı) zarar veremez; onların temennileri de Allâh âyetlerinin hakimiyyetiyle nihayetlenir (52)... Bu şeytan (?) sağlıklı düşünemeyen ve kalbleri kaskatı olmuş kimseler için bir fitnedir... Fakat kendilerine ilim verilmişler için Hakkı ayırt edebilme, kalblerinde huzur haliyle Rablerinden inzal olana iman etme ve Allâh’ın hidayetinin (hakikatı göstermesinin) nasıl olduğunu görmek demektir (53-54)... Zulme uğrayanın affetmesi asla aleyhine olmaz (60)... “Nüsük” ibadetin ritüel tarafıdır, nübüvvet kapsamlıdır (67)... Allâh, melekler’den de insanlar’dan da Rasûller ıstıfa eder (seçer) (75)...
Allâh’da, O’nun hakkınca cihad!?.. Allâh’ın seçtiği (ictiba ettiği) ümmet, Ümmet-i Muhammed!? ... Ki, (Allâh Haliyli) babamız İbrahim’in Dini?... Müslim (müslüman) ismini, O verdi (78)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...