22. Cüz
Ahzab: 31-73, Sebe’ Sûresi, Fatır Sûresi ve YaSiyn: 1-27 âyetlerinden meydana gelmektedir...
Ahzab Sûresi âyetleri:
Hz. Rasûlullâh ile evli olan kadınlara iki kat ecir (31)... Ehl-i Beyt özellikleri (33-34-35)... Allâh ve Rasûlü bir işe hükmettiklerinde, mümin erkek ve kadınların artık o işte kendileri için bir seçim hakkı yoktur (36)... Kurân’da ismi geçen tek sahabe (37)... Hz. Muhammed a.s., Rasûlullâh ve HatemünNebiyiyn’dir (40)... Allâh ve Melaike’nin salât ettiği en-Nebiy ve Allâh ve Rasûlüne eziyet edenler (56-58)... Cilbab (dış elbise) örtünmenin asıl sebebi (59)... “İnsan”ın yüklendiği ağır emanet (72)...
Sebe’ Sûresi:
Hem dünya ve hem de ahiret “insan”a nimettir (1)... İnsan, (iman zorunluluğu olan) “ğayb”ı bilmek için donanmışıtır; yani, “ğayb” cinlerin bilemediği Hakikat-kader-ba’s alanlıdır (3, 14)... Parlak iki zengin medeniyet örneği ve şükreden az ile nankör çoğunluk (10-14, 15-19)... İblis’in doğru çıkan zannı (20-21)... Ne infak edersen “HÛ” onun yerine başkasını verir (39)... Meleklere zannedip cinlere tapınanlar (40-41)... Mudıll hal nefsinden, hidayet Rabbinin vahyinden (50)...
Fatır Sûresi:
Diğer bir adı “Melaike= melekler” sûresi de denilen bu sûre, Kurân’da “elHamduLillah” ile başlayan beş sûreden sonuncusudur...
Meleklerin kanatları (1)... İnsanlar üzerindeki Allâh ni’meti ve insanlara Allâh’ın hak va’di (2-5)... Nüşûr (9)... İzzet tümüyle Allâh’ındır ve temiz kelimeler O’na uruc eder (10)... Tatlı ve tuzlu-acı suyu olanlar iki deniz eşit değildir (12)... İnsanlar Allâh’a mutlak muhtaç “yok”sullardır (15)... Hakikatına iman eden ile kendini şu madde beden zannederek hakikatını inkar eden arasındaki fark (19-23)... “Allâh’tan, kullarından ancak âlimler haşyet duyar!” (28)... Hz. Rasûlullâh a.s.a “elKitab” (TheData)dan, Hakk’ın ta kendisi olarak vahyolunandan SONRA “elKitab”a varis kılınan mustafa kullar ve özellikleri (31-35)... Şu 1.yaşam ömrümüz, 2.yaşam bedenimizi ve lüksünü oluşturmak içindir (37)... Tebdiyl ve tahviyli olmayan Sünnetullâh’ın en temel yasası (43)...
YaSiyn Sûresi:
Kurân’ın Kalbi!... Ya-Siyn ve Kur’ân-ı Hakiym (1-2)... Kur’ân-ı Hakim Hz. Rasûlullâh’ın uyarısı kime fayda verir ve ecri (11)... İmam-ı Mubiyn (12)... Bir yerleşim yerinde ba’solan Rasûl ile, bu yer’e irsal olarak gönderilen Rasûl işlevlerinin farkı (13-27)... Rabbine gerçekten iman ettiğinin sağları, muhatabında bunu görmektir (Rabbulalemiyn’e iman?); “Ben senin Rabbine iman ettim” diyen, kabir sualini cevaplamış ve cennet denilen yaşama geçmiştir (25-27)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...