51 - Zâriyat Sûresi
"Euzü Billahi mineş şeytanir racim"
BismillahirRahmanirRahıym
-
VezZâriyati zerva;
Andolsun o tozutup savuranlara.
-
FelHamilati vıkra;
O ağırlık taşıyanlara.
-
FelCariyati yüsra;
O kolayca akıp gidenlere.
-
FelMukassimati emra;
Hükmü taksim edenlere!
-
İnnema tu’adune le sadık;
Vadolunduğunuz elbette kesinlikle gerçektir!
-
Ve inned diyne le vakı’;
Muhakkak ki Din (sistem) mutlaka bir realitedir!
-
Ves Semai zatil hubük;
O (çeşitli düşüncelerden oluşmuş) yollarla dolu semâ (bilinç)!
-
İnnekum lefiy kavlin muhtelif;
Muhakkak ki siz çeşitli görüşler içindesiniz!
-
Yü’fekü anhu men üfik;
Çevrilmiş kimse Ondan döndürülür!
-
Kutilel harrasun;
Ölsün o yalancılar!
-
Elleziyne hüm fiy ğamretin sahun;
Onlar ki cehalet ve körlük içinde ne yaptığını bilmeyenlerdir!
-
Yes’elune eyyane yevmud diyn;
“Din süreci ne zamandır?” diye sorarlar.
-
Yevme hüm alen nari yüftenun;
O süreçte onlar ateşte kıvranırlar!
-
Zûku fitnetekum* hazelleziy küntüm Bihi testa’cilun;
(Zebânîler der ki): “Azabınızı tadın! İşte o acele istediğiniz buydu!”
-
İnnel muttekıyne fiy cennatin ve ‘uyun;
Muhakkak ki korunanlar cennetlerde ve kaynaklardadırlar.
-
Ahıziyne ma atahüm Rabbühüm* innehüm kânu kable zâlike muhsiniyn;
Rablerinin kendilerine verdiğini alıcılar olarak (içten dışa çıkış olarak)! Muhakkak ki onlar bundan önce muhsindiler.
-
Kânu kaliylen minel leyli ma yehce’un;
Geceden az bir bölümde uyurlardı.
-
Ve Bil eshari hüm yestağfirun;
Seherlerde istiğfar ederlerdi.
-
Ve fiy emvalihim hakkun lissaili vel mahrum;
Onların mallarında talep eden ve sıkıntıda olan için bir hak vardı.
-
Ve fiyl Ardı ayatun lilmukıniyn;
İkân sahiplerine arzda (bedende) işaretler vardır!
-
Ve fiy enfüsiküm* efela tubsırun;
Nefslerinizde (Benliğinizin hakikati)! Hâlâ (fark etmiyor) görmüyor musunuz?
-
Ve fiys Semai rizkuküm ve ma tu’adun;
Yaşam gıdanız da, vadedilen şey de semâdadır (bilincinizden yaşanacaktır)!
-
FeveRabbis Semai vel Ardı innehu lehakkun misle ma ennekum tentıkun;
Semânın ve arzın Rabbine yemin ederim ki, kesinlikle o (bildirilen gelecektekiler), sizin konuşmanız kadar olağan bir gerçektir.
-
Hel etake hadiysü dayfi İbrahiymel mükremiyn;
İbrahim’in şerefli kılınmış konuklarının haberi sana geldi mi?
-
İz dehalu aleyhi fekalu Selâma* kale Selâm* kavmun münkerun;
Hani Onun yanına girdiklerinde: “Selâm” dediler... (İbrahim de): “Selâm” dedi... “Rastlanmadık birileri (diye düşündü).”
-
Ferâğa ila ehlihi fecae Bi ‘ıclin semiyn;
Ailesine yöneldi de semiz (kızartılmış) bir buzağı eti getirdi.
-
Fekarrebehu ileyhim kale ela te’kûlun;
Onu onlara yaklaştırıp: “Yemeyecek misiniz?” dedi.
-
Feevcese minhüm hıyfeten, kalu lâ tehaf* ve beşşeruhu Bi ğulamin ‘aliym;
(Yemediklerini görünce İbrahim’in içine) onlardan bir korku düştü! “Korkma” dediler ve Onu Aliym bir erkek çocuk ile müjdelediler.
-
Feakbeletimraetuhu fiy sarretin fesakket vecheha ve kalet ‘acûzun ‘akıym;
Bu yüzden (İbrahim’in) karısı çığlık içinde misafirlerin yanına döndü de, (ellerini utanarak) yüzüne kapatıp dedi ki: “(Ben) kısır bir ihtiyar kadınım!”
-
Kalu kezâliki, kale Rabbük* inneHU HUvel Hakiymul ‘Aliym;
(İbrahim’in misafiri melekler) dediler ki: “İşte böyle! (Bunu) Rabbin dedi... Muhakkak ki O, Hakiym’dir, Aliym’dir.”
-
Kale fema hatbukum eyyuhel murselun;
(İbrahim): “Ey irsâl olunanlar... (Esas) işiniz (amacınız) nedir?” dedi.
-
Kalu inna ursilna ila kavmin mucrimiyn;
Dediler ki: “Doğrusu biz suçlu bir toplum için irsâl olunduk!”
-
Linursile aleyhim hıcareten min tıyn;
“Tepelerine balçıktan taşlar (lavlar) geçirelim diye.”
-
Musevvemeten ‘ınde Rabbike lilmusrifiyn;
“Rabbinin indînde, (hakikate ermeleri için verilmiş kuvveleri) israf edenler için işaretlenmiş (taşlar)!”
-
Feahrecna men kâne fiyha minel mu’miniyn;
Biz de, orada iman edenlerden kim varsa çıkardık.
-
Fema vecedna fiyha ğayre beytin minel müslimiyn;
Zaten orada bir evden başkasında teslim olmuşlardan bulamadık!
-
Ve terekna fiyha ayeten lilleziyne yehafunel azâbel eliym;
Orada o elim azaptan korkanlara bir işaret terk ettik.
-
Ve fiy Musa iz erselnahu ila fir’avne Bi sultanin mubiyn;
Musa’da da... Hani Onu Firavun’a apaçık bir delil olarak irsâl etmiştik.
-
Fetevella Bi rüknihi ve kale sahırun ev mecnun;
Erkânı ile birlikte yüz çevirdi ve dedi ki: “Bir büyücü yahut mecnun!”
-
Feehaznahu ve cunudehu fenebeznahüm fiyl yemmi ve huve muliym;
Bunun üzerine onu ve ordusunu yakaladık da onları denize attık... O pişmanlıkla kendi kendini yeriyordu!
-
Ve fiy ‘Adin iz erselna aleyhimur riyhal ‘akıym;
Ad’da da... Hani onların üzerine o hayır ve bereketi olmayan rüzgârı (hortum) irsâl etmiştik...
-
Ma tezeru min şey’in etet aleyhi illâ ce’alethu kerremiym;
Üzerine geldiği hiçbir şeyi ayakta bırakmıyor, onu un ufak kılıyordu!
-
Ve fiy Semude iz kıyle lehüm temette’u hattâ hıyn;
Semud’da da... Hani onlara: “Bir süreye kadar yararlanın” denilmişti.
-
Fe ‘atev ‘an emri Rabbihim feehazethümus sa’ıkatu ve hüm yenzurun;
Rablerinin emrine itaattan çıktılar! Bunun üzerine onlar bakıp dururlarken kendilerini yıldırım yakalayıverdi.
-
Femesteta’u min kıyamin ve ma kânu muntasıriyn;
Ne ayakta kalmaya güçleri yetti ve ne de yardım gördüler!
-
Ve kavme Nuhın min kabl* innehüm kânu kavmen fasikıyn;
Daha önce de Nuh kavmi... Muhakkak ki onlar inancı bozuk bir toplumdu!
-
VesSemae beneynaha Bi eydin ve inna lemusi’un;
Semâya (Evren’e ve de beyin kapasitesine) gelince, onu elimizle bina ettik ve muhakkak ki biz genişleticileriz (boyutsal oluşumlarla - varlıklarla - idrakını genişletmek suretiyle, beyindeki kullanılır alanın genişlemesiyle)!
-
Vel Arda feraşnaha fenı’mel mahidun;
Arzı da (enerji hatları - sinir sistemiyle) döşedik... Ne güzel döşeyenleriz!
-
Ve min külli şey’in halakna zevceyni leallekum tezekkerun;
Her şeyi iki eşten (pozitif - negatif güç; gen sarmalını oluşturan çiftten) yarattık... Belki hatırlayıp düşünürsünüz diye.
-
Fefirrû ilAllâh* inniy leküm minhu neziyrun mubiyn;
“(Bedensellik dünyanızdan) Allâh’a firar edin! Ben kesinlikle, O’ndan size apaçık bir uyarıcıyım!”
-
Ve lâ tec’alu meAllâhi ilâhen âhar* inniy leküm minhu neziyrun mubiyn;
“Allâh yanı sıra tanrı oluşturmayın! Ben kesinlikle, O’ndan size apaçık bir uyarıcıyım!”
-
Kezâlike ma etelleziyne min kablihim min Rasûlin illâ kalu sahırun ev mecnun;
İşte (gerçek durum) böyle! Onlardan öncekilere de (Allâh’a, hakikatlerine çağıran) herhangi bir Rasûl geldiğinde, mutlaka: “Bu büyücü veya mecnun” dediler.
-
Etevasav Bih* belhüm kavmun tağun;
Bunu (genetik olarak) birbirlerine tavsiye mi ettiler! Hayır, onlar taşkınlık içinde olan bir toplumdur!
-
Fetevelle anhüm fema ente Bi melum;
Onlardan yüz çevir! Sen (bu yüzden) kınanacak değilsin.
-
Ve zekkir feinnez zikra tenfe’ul mu’miniyn;
Hatırlat! Muhakkak ki hatırlatma iman edenlere fayda verir!
-
Ve ma halaktül cinne vel inse illâ liya’budun;
Ben cini ve insi yalnızca (Esmâ özelliklerimi açığa çıkarmak suretiyle) kulluk etmeleri için yarattım!
-
Ma uriydü minhüm min rizkın ve ma uriydü en yut’ımun;
Ben onlardan yaşam gıdası istemiyorum; Beni beslemelerini de istemiyorum.
-
İnnAllâhe HUverRezzâku ZulKuvvetil Metiyn;
Muhakkak ki Allâh; “HÛ” Rezzâk’tır, Zül Kuvvet’il Metiyn’dir.
-
Feinne lilleziyne zalemu zenuben misle zenubi ashâbihim fela yesta’cilun;
Muhakkak ki zâlim olanlar, (kendilerinden önceki geçmiş) arkadaşlarının payları benzeri (azaptan) paylarını alacaklardır! Acele etmesinler.
-
Feveylun lilleziyne keferu min yevmihimülleziy yû’adun;
Kendilerine vadolunan (uyarıldıkları) o süreçlerinin azabından dolayı yazıklar olsun o Hakikati inkâr edenlere!