Sunu

Bu kitabımızın adı, “Hz. MUHAMMED’in Açıkladığı ALLÂH” koyuldu!

Belki de, pek çoğumuz için şaşırtıcı bir isim!..

Niçin, sadece “ALLÂH” değil de,“Hz. Muhammed’in Açıkladığı ALLÂH”?

Bu kitapta biz, elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce, “ALLÂH”ın “TANRI” olmadığını; çeşitli, yanlış bilgilere ve şartlanmalara dayanan hayalimizdeki “TANRI”ların, asla Hz. Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’ın tebliğ etmiş olduğu “ALLÂH” ile bağdaşmadığını izah etmeye çalışacağız...

En ilkelinden, gelişmişine kadar, hemen herkesin düşüncesinde bir “TANRI” vardır...

O’na kızar, O’nu sever, O’nu yargılar; zaman zaman, yaptığı yanlış(!) işleri yüzünden O’nu itham eder; âdeta, O’nu yukarıda bir yıldızda ya da boşlukta oturmakta olan bir tonton dede ya da celâlli bir sultan gibi tahayyül ederiz!

Biraz daha geniş düşünenlerse, bu tahayyülümüzdeki “TANRI”nın olamayacağını söyler ve “biz Tanrı’ya inanmıyoruz” derler; ki “ateist”-“Tanrı tanımaz” olarak adlandırılırlar.

Oysa, ne tanrı tanımazların (“ateistim” diyenlerin), ne de hayalinde, duyduklarına, şartlanmalarına göre bir TANRI varsayanların, “Hz. Muhammed’in açıkladığı ALLÂH”tan hiç haberleri yoktur!

Hz. Muhammed’in açıkladığı “ALLÂH” ne demek?..

İşte bu kitabı, bunu anlatabilmek için kaleme aldık!

Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’ın bize varlığını haber verdiği; tarife, anlatmaya, idrak ettirmeye çalıştığı “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”i, anlayabildiğimiz ölçüde sizlere takip eden sayfalarda izaha çalışacağız.

Çıkış noktamız, Kur’ân-ı Kerîm’deki İHLÂS” Sûresi’dir!

Hani şu hepimizin “Kul, Hû vallâhû Ahad” diye bildiği, fakat derinleme mânâsının çoğunlukla farkında olmadığı sûre...

“Kurân’ın üçte birine denk” olarak bildirilen Sûre... Cahil, bilmeyen; aptal, bilmediğini bilmeyen; ahmak da, anlayamadığını anlamayandır! Kur’ân-ı Kerîm’de “AKLA” son derece büyük önem verilmiş ve hep akıl sahiplerine hitap edilmiştir. Aklını kullanamayanlar çok kınanmış, insanların aklını kullanarak gerçekleri görmeleri talep edilmiştir.

Aklını kullanamayan, düşünebilme yeteneği olmayan, buna rağmen de kendini aydın sanan bazı okuma-yazma öğrenmiş kişiler; gerçek beyin düzeylerini ortaya koyan yazılarla “KUR’ÂN TANRISI”nın ilkeliğini vurgulayarak; ateistliklerine dayanak bulmaya çalışmaktadırlar!

Şayet bir nebze izanları mevcut ise, elbette konuyu derinlemesine araştırma gereğini duyacaklardır...

Bunu yapmazlar da, yanlış bilgiler üzerine kurdukları hayalî inkârlarına devam ederlerse, elbette ki bunun neticelerine de katlanmak zorunda kalacaklardır.

Esasen, “tapınılan tanrıların” var olmadığını, ancak “ALLÂH”tan söz edilebileceğini vurgulayarak, din konusu­na giren Hz. Muhammed’in; neyi anlatmak istediği, gü­nümüzde maalesef, hemen hemen hiç anlaşılamamıştır!

Batı dünyası, “ALLÂH” ismiyle işaret edileni, daha önce duydukları TANRI’nın, daha bir büyüğü gibi anlayarak, tamamıyla ters bir yönden konuya yaklaşmakta; ve bu yüz­den de gerçek hedeften çok uzaklara rota çizmektedir!

İslâm âlemi ise genel çizgileri ile, üzülerek ifade etmek zorundayım ki, Hz. Muhammed’in açıkladığı “ALLÂH”ı fark etmeyip, âdeta bir GÖK TANRISINA iman eder hâldedir!..

İşin şekil yönüne dair sayısız ve sınırsız tartışmalar, had­siz hesapsız uzayıp giderken; Din’in tamamıyla özü olan, “ALLÂH”a iman ve Âmentü’de belirtilen hususlara iman konusu hiç ele alınmamakta; bu yüzden de sayısız yanlışlar doğruymuşcasına kabul edilip, temel sayılarak üzerine binalar kurulmaktadır.

İslâm Dini’nin temelini “ALLÂH” olgusu meydana getirir!.. “Tapılacak TANRI yoktur, sadece ALLÂH vardır!” İşte, bu ifadeden, şu mânâ dahi çıkmaktadır: “ALLÂH, bir TANRI değildir!” Peki, öyle ise “ALLÂH” nedir?..

İşte Hz. Muhammed (aleyhisselâm), vahyolan Kur’ân-ı Kerîm ile “ALLÂH nedir?” sorusunun cevabını açıklayarak; insanların TANRIYA tapmamasını istemiş; onları, hayalî TANRILARDAN boş yere medet ummak yüzünden, gele­ceklerini tehlikeye atmamaları yolunda uyarmıştır.

Kur’ân-ı Kerîm’i bize tebliğ eden Hz. Muhammed, “Tanrı”nın var olmadığını; yalnızca, “ALLÂH”ın mevcut olduğunu; yaşamda bir “Sistem”in varlığını ve bu sistem içinde gerekli çalışmaları yapmayanın, kendi fiilleri neticesi çok büyük azaplar duyacağını anlatmıştır.

Öyleyse bizim için önemli olan; şayet ölüm ötesi yaşamı fark ediyorsak, “ALLÂH”ı tanımaya çalışmak; ve ölüm ötesi yaşama, ne olduğunu anlayarak hazırlanmaktır.

Şayet bu yolda bir çalışma yapmayıp, sadece Dünya’da bırakacağımız şeylere dönük bir şekilde ömrümüzü harcarsak, bilelim ki geçmişi asla telâfi edemeyeceğiz.

Bunu kısaca böylece belirttikten sonra, şimdi gelelim Hz. Muhammed’in açıkladığı “ALLÂH” ismiyle işaret edilenin ne olduğunu anlamaya...

Bakalım, Hz. Muhammed (aleyhisselâm) bize “ALLÂH”ı nasıl tanıtıyor... 

2 / 51

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!