Dünya'nın Âkıbeti Güneş'e Yolculuk
Güneş’ten bir milyon üç yüz üç bin defa küçük olan; çapı yaklaşık 12.500 kilometrelik Dünya üzerinde yaşıyoruz. Güneş’ten şu andaki uzaklığımız yaklaşık 150 milyon kilometre.
Çevresinde saatte 108.000 kilometrelik hızla dönmekte olduğumuz Güneş’in şu anda yüzeyinden yükselen alevler 800 bin kilometreye kadar ulaşmakta. Güneş’in yüzey ısısı da son tespitlere göre 6000 santigrat derece!.. Yani, bir diğer anlatım tarzı ile, 60 tane Dünya’yı üst üste dizip Güneş’in yüzeyine oturtursanız, Güneş’in yüzeyinden yükselen alevlerin boyunu bunların hepsini içine almış olarak görürsünüz.
Güneş’in yüzey harareti olarak verilen 6000 derece ne demektir?..
Şöyle bir misalle o derece hararetin ne olduğunu anlatmaya çalışalım.
Dünya üzerinde ısıya en dayanıklı maden, bildiğimiz kadarıyla “kadmiyum”dur. 6000 derecede sıvı hâle dönüşür. Yani, şayet Dünya ve üzerinde bulunanların tamamı “kadmiyum” madeninden meydana gelmiş bir kütle olsaydı, 6000 derecelik hararette sıvı hâle gelecek idi. Ve de akabinde buhar olup gidecekti!..
Bir an, Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’ın şu işaretine kulak verelim:
“Dünya’nız, içindekilerle beraber cehenneme atıldığı zaman, bir su damlası gibi buharlaşıp yok olacaktır!”
Evet, şu anda Dünya’dan 1.303.000 defa büyük olup, merkezinde sıcaklık 15 milyon derece olan Güneş... Şu anki hâli itibarıyla, hayat vesilemiz olan Güneş... Güneş nereden nereye geldi ve nereye gidiyor?..
Modern kurama göre Güneş Sistemi belirli bir biçime sahip olmayan bir gaz kütlesiydi. Gerçek bir Güneş ve nükleer enerji yoktu. Mevcut gaz bulutu hidrojenden ibaretti. Yani suyun ana maddesinin üçte ikisi.
Zaman geçtikçe bu gaz kütlesi biçim almaya başladı ve sıcaklıkta belirgin bir artış ortaya çıktı. Buna rağmen henüz Güneş ortalarda belirginleşmemişti. Daha sonra gaz bulutu sıkışmasını sürdürdü. Çekimin etkisi altında kalan en yoğun kısım merkezi oluşturmaya başladı. İşte bu, merkezde toplanıp ışınım yaymaya başlayan kısım Güneş cevheri idi.
Güneş’in parlaklığı arttıkça gaz bulutunun homojenliği kaybolmaya başladı ve sıkışma iç kısımlarda devam etti. Çevresindeki maddeleri toplayarak gezegenleri oluşturmaya başladı. Çevrede oluşan proto gezegenlerin boyutları büyüyüp kütleleri arttıkça çekim güçleri de yükseldi ve çevrelerindeki maddelerden ve bulutsulardan daha fazla madde toplamaya başladılar.
Güneş bulutsusu sıkıştıkça gezegenler daha fazla madde soğurdu. Bu arada Güneş’teki ışınım da artıyordu. Güneş Sistemi hâlâ belirgin bir hâl almamıştı. Ana proto gezegenler gitgide büyüyor ve kendilerinde oluşan yüksek çekim güçleri ile daha fazla maddeyi kendilerine çekiyordu. Böylece proto gezegen sayısı iyice azalıp merkez büyümeye, belirgin bir hâl almaya başlıyordu. Bu arada Güneş de artık termonükleer tepkimelere girmeye başlamıştı. Uzun bir proto gezegen oluşumu devresinden sonra Güneş Sistemi bugünkü hâlini aldı ve Güneş şu andaki durgun düzeye girdi.
Her yıldızın kendi kaderi, ya da bir diğer ifade ile akış çizgisi gereği doğumu, gençliği, büyümesi, olgun hâle gelişi ve ölümü söz konusudur.
Güneş de bir yıldız olarak bugünkü hâlinden sonraki devresinde, hidrojenini yakarak helyuma dönüşecek ve yapısı değişmeye başlayacaktır. Çekirdek sıkışacak, yüzey büyük ölçüde genişlemeye başlayacaktır.
Güneş artık bir kızıl yıldıza dönmeye başlamıştır!.. Hacmi genişlemeye başlamış ve enerjideki toplam artış dolayısıyla yakın gezegenleri yok etmeye yönelmiştir!..
Çekirdek sıcaklığının daha da artması ile Güneş, helyumunu yakmaya başlamış hem sıcaklıkta hem de boyutta son derece büyük artışlar meydana gelmiştir.
Güneş’in artan hacmi ve ısısı Dünya’yı yutmuş ve Dünya yok olmuştur!..
Güneş artık durgunluğunu tamamıyla yitirmiş, Dünya’dan 400 milyon defa daha büyük yanar bir kütle hâline gelmiştir. Böyle bir şeyi tasavvur ve tahayyül son derece güçtür.
Güneş’in içindeki çeşitli tepkimeler çekirdek ısısını daha da artırmıştır ki, bu yüzden artık sistem içindeki yıldızların bildiğimiz şekilde varlıklarını devam ettirme imkânı büyük ölçüde yitirilmiştir.
Güneş içindeki nükleer enerjinin tümü kullanıldıktan sonra, Güneş birdenbire büzülmeye başlayacak ve bir “cüce yıldız” durumuna gelecektir. Ancak buna rağmen bir süre daha parlamasını sürdürebilecektir.
Evet... İşte 1980’lerdeki son bilimsel verilere göre Güneş’in kaderi.
AHMED HULÛSİ
1986