Muhterem kişi, bil ki...
Yolumuz tefrik yolu değil, MUTLAK BİRLİK yoludur. Bu yolda, kesinlikle ayrım yapmak yoktur!.. Bil ki, gerçeği idrak etmeye çalışan bir kişi, asla yaratılmışlar arasında tefrik yapamaz!..
Olgun kişi de, mevcudatı Hakk’ın gözüyle seyredip, yaratılmışlar arasında fark gözetmeyendir.
Sana verilen emir, emanetlere hıyanet etmeyip, onlara hak ettikleri en iyi muamelede bulunman hakkındadır. Öyle ise, onların arasında nasıl fark gözetip; onları, bu şudur, bu böyledir diye hüküm verip damgalayarak, aralarında ayrım yaparsın... Senin vazifen, sana verilen emre riayet edip, her birine azami derecede rıfk ve hilm ile yardımda bulunmandır.
Eğer onların arasında, Yaradanın indînde bir fark varsa, şüphesiz ki hüküm de O’na aittir. Bize düşen, haddimizi aşmamaktır yalnızca!..
Yaratılmışlar arasında fark görmeyi kaldırdıktan sonra yapılacak ikinci iş, verenin huzurunda verilenlere vasıta olmaktır.
“Her ahval ve şartta, mutlaka veren olmaya çalış!..”
Fakat hiçbir zaman karşılığını beklemeksizin yap bu işi. Hatta karşılığını düşünmemeye dahi gayret et. Ve hatta, Yaradanından bile bekleme bu karşılığı!.. Sadece, hayatının her anında iyiliklere vasıta olmaya çalış, karşılık beklemeksizin ve düşünmeksizin...
Yaratılmışlara senin aracılığın ile bir zarar gelmemesi için, elinden geldiğince gayret sarfet. Daima yaratılmışların varoluş gayesini düşün; acaba, onlara ne şekilde bir iyiliğin erişmesine vesile olabilirim, diye... Ve bir sinek veya yaprağı dahi kendi nefsine tercih edecek hâle gelmeye çalış. Elindeki bir dilim kuru ekmekte gözü olan tok kişiye, istediğinde, günlerce açlıktan sonra bile olsa o bir dilimi verebilecek kadar feragat sahibi olabilmeye gayret et... Ki bu zâhirdedir... Dünyalıktır!..
Bütün ibadetlerinin ecir ve sevabını da, onlara ihtiyacı olanlara, kendine hiç pay ayırmayacak şekilde vermeye çalış. Bu da ukbâ ile ilgili feragatındır!.. Yaptıklarının karşılıklarından sıyrılışındır...
Değil ki muhtaca yardım etmek!..
Daima çalış... Ama bu çalışman nefsin için değil, hepsi Yaradanın birer emaneti olan mahlûkata yardım ve iyiliklerin onlara ulaşmasına vesile olmak için olsun. Bil ki, öyle insanlar vardır ki; dostu menfaati, ihtiyaçları için isterler... Öyle ise kendine öyle bir dost seç ki, artık O, hiçbir yaratılmışa muhtaç olmayacak kudrete sahip olsun!..
Yaratılan ne vardır ki birbirine muhtaç olmasın?.. Ama onları Yaradan!.. İşte, O’nu “Dost” seç kendine!.. Yönelişin O’na olsun... Ve ihtiyaçlarını da, eğer bîhaber ise O’na arz et!
Düşün, düşün ve gene düşün; düşündüğünün gerçeğine eremesen bile, hiç olmazsa düşünenler arasına girersin.
Eğer, vuku bulan hâdiselerin hikmetini sezemiyorsan, hemen itiraz etmekten kaçın ve o işin sonunu beklemeye çalış!.. Şüphesiz ki işin hikmetini sezinlemek o zaman daha kolaylaşır. Böylece, sen de cahilane isyanlardan korunmuş olursun.