Sunu
Muhterem Kişi...
Bugüne dek çok şeyler söylendi; karınca kararınca herkes işittiği, anladığı, idrak edip bildiği kadar bir şeyler yazdı…
Kimisi de fazla konuşmayı zâid addedip, her şeyi tek bir kelime ile ifade etmek istedi...
Kimi gerçeği kabul etti, kimi de inkâr... Ama öyle bir inkâr ki bu, altında buram buram ispat kokmakta... İnkârları ile gerçeği ispat ettiler onlar da...
Bir kısmı birbirlerini suçlayıp itham etmekle geçirdiler günlerini... O gerçekten ayrılmıştır, biz gerçek üzereyiz, koruyucusu bizleriz dediler; korunmaya ihtiyacı olan bir şey varmış gibi...
Bazı kişiler de çıktı, “Siz istediğiniz kadar ayrı görün kendinizi bizden, hâlbuki hepimiz biriz” dediler...
Ve böylece bugüne kadar gelindi... Ve aynı şeyler birkaç eksik veya fazlasıyla devam etmekte hâlâ...
Bütün insanları başlıca iki grupta tetkik edebiliriz... Şöyle ki; bütün samimiyetleriyle kendileri ile beraber başkalarını da en az kendileri kadar düşünen kişiler... Bir de sadece kişisel veya yerel menfaatleriyle hareket edenler...
Biz, bu kitabın sonunda da gayet kesin ve bariz olarak anlaşılacağı gibi, ne bir kimseyi veya topluluğu fiillerinden ötürü tenkit edecek veya onları kınayacak, ne de onların hakkında herhangi bir olumsuz hükme varacağız... Çünkü;
“DE Kİ: ‘HERKES YARATILIŞ PROGRAMI (fıtratı-şâkılesi) DOĞRULTUSUNDA FİİLLER ORTAYA KOYAR!’...” (17.İsra’: 84)
Buyruğu her şeyi ortaya koymaktadır...
Bundan sonra haddimize değildir ki, herhangi bir yaratılmışı suçlayalım veya itham edelim...
Başarı âlemlerin Rabbi olan ALLÂH’tandır.