Üstad

− “Vicdan”, “insan”da bulunan ve hak ile bâtılı ayırt eden muhakeme gücünün adıdır!

Soru

− Rüyada yaşadığımızın tatminini nasıl fark edebiliriz Üstadım?

− Üstad, siz mezhep imamlarının, tarikat şeyhlerinin tâbi olunurluğu olmadığını, ama bunlardan yansıyan bilgilerin günümüz şartlarına uygun olanlarından istifâde edilebilineceğini söylediniz... Ama sonra da Hz. Muhammed dışında kimseye tâbi olmakla mükellef olmadığınızı söylediniz... Burada ben biraz çelişki hissediyorum.

Üstad

− İnsanlar benim bilgi birikimimden de istifâde ediyor ama bana tâbi olmak diye bir kavram söz konusu değildir... İslâm’da değerli olan “Tahkik”tir; taklit değil!

Soru

− Yoo, size tâbi olmaktan bahsetmiyorum... Başkaca mezhep imamları ya da tarikat şeyhleri...

Üstad

− Bilgiden istifâde etmek ayrı şeydir, tâbi olmak ayrı şey... Bütün insanlar her dalda birbirlerinden yararlanırlar ama tâbi olunacak tek Zât, Rasûlullâh’tır!..

Ben tahkike erecek gücü-aklı kendimde bulamıyorum diyenler, diledikleri kişinin görüşlerinin yolundan gidebilirler... Ama hataları ve sevapları kendileri sırtlanarak!..

Öbür tarafta, “ben şuna tâbi olmuştum da ondan dolayı bu yanlış fikre kapıldım” ya da “şu yanlış davranışı ortaya koydum” gibi bir mazeret geçerli olmayacaktır.

Kişinin sorularının bittiği yer, onun tatmin olma noktasıdır... Buna da duygularla değil akılla erişilir!..

Hz. Muhammed aklı olanlara ve ilmi duyguyla değil, akılla değerlendirebileceklere yararlı olmuştur.

Duygu ve şartlanmalarla O’na yanaşanlar ise neticede O’na karşı cephede yer almışlardır...

Dostlar, ilme sarılan kurtuluşa erer.

Kişilere sarılanın işi ise şansa kalmıştır!

Sağlam yoldan gitmek isteyen daima akıl ve mantığını kullanarak ilim yolunu seçsin...

Soru

− Üstad, yani onca bilgili insanları bir yana bırakıp, Amerika’yı tekrar mı keşf edeceğiz?.. Tabii yine de aklımızı kullanalım ama bilgilerini de bir yana atmayalım...

Üstad

− Âhirete taşıyacağınız gerçek sermayeniz ilminizdir. Bilinçsiz tâbi olmalar size yalnızca TAKLİT getirir.

Bugün bilgisayarlardan daha büyük âlim yoktur yeryüzünde!..

Soru

− DOST nedir?..

− Lütfen Üstad... Tarihteki onca âlimleri bir yana bırakıp insan yapısı bilgisayarı nasıl en büyük âlim yaparsınız?

Üstad

− Ben bilginlerin bilgisinden yararlanın ama körü körüne tâbi olmayın, aklınızı kullanarak ele aldığının konunun her yönünü kavrayın, taklitten kurtulun diyorum.

Soru

− Evet. Neden?.. 

79 / 80

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!