Üst Madde
“Üst madde” tâbiriyle anlatmak istediğimiz şey ne?..
Bugüne kadar, “Evrenin gerçek yapısını değil, kesitsel algılama araçlarımıza göre olan yapısını” değerlendirebildiğimizi açıklamaya gayret ettim...[1]
Maddeden enerjiye doğru, yani madde-hücre-atom-atomaltı ve nihayet enerji yapı boyutu sıralamasını defalarca izah ettik.
Yalnız, bunun bir de “üst madde yapı” yanı var! Ki buna pek değinmemiştik...
“Üst madde” var derken, “bir madde var, bir de bunun üstü var” şeklini anlamayalım!
Madde, bizim algılama organlarımıza göre varsaydığımız yapı! Fakat, bir de bunun bir “Üst Boyut”u var!..
Bu “üst boyut”u, bugüne kadar algılamamış, hatta üzerinde bile düşünmemiş olduğumuz için, direkt olarak anlatmam mümkün değil!
Bunu misal yollu anlatmaya çalışayım...
Şimdi, bir insanın vücudunu, bedenini ele alalım...
Bu bedende trilyonlarca hücre var. Bu hücreleri biz bugün, çok yüksek büyütme kapasitesi olan mikroskoplarla görebiliyoruz. Esasında vücudumuzdaki bu hücrelerin milyarlarcasının faaliyetinden haberimiz yok. Farkında bile değiliz...
O hücreler ne yapıyor? Ne tür ilişkiler içinde? Nasıl yaşıyor, nasıl ölüyor? Yerine yenileri nasıl meydana geliyor? Bunların hiçbirinden haberdar değiliz...
O hücrelerin her biri, belli bir canlılık ve kendi yapısal özelliği içinde de bir faaliyet hâlinde. Ama, dediğim gibi, biz bunun farkında değiliz!
Trilyonlarca hücreden meydana gelmiş beden, aslında tek bir hücreden oluşmuş!.. Bu tek hücrede mevcut kromozomlardaki genler, sayısız bilgileri ihtiva ediyor. Bu sayısız bilgileri ihtiva eden genlerin önerdiği doğrultuda hücreler çoğalmaya başlıyor. Değişik bileşimlerle, terkiplerle bir böbreği, bir karaciğeri, bir mideyi, kalbi, beyni meydana getiriyor!
Tümüyle apayrı görevler yapan organlar, o tek hücreden meydana gelme! Her bir organın da kendine has bir bilinci, bir görevi ve bir çalışma sistemi var.
Ama, biz dışarıdan baktığımız zaman, “insan bedeni” diyoruz ve bunu, bir tek yapı olarak ele alıp değerlendiriyoruz.
Nasıl ki, biz hücreleri göremiyorsak, kendi algılama boyutumuzda ve kendi algılama araçlarımız olan organlarımızla, bedendeki bu faaliyetleri değerlendiremiyorsak; kütlesel bir isimle, karaciğer, kalp, böbrek gibi tanımlamalarla kaba bir biçimde olaya yaklaşıyorsak; şimdi bunun aynını bir “üst boyut”ta ele almaya çalışalım...
Tüm galaksiyi, yaklaşık dört yüz milyar yıldızdan oluşan galaksiyi bir beden olarak ele alalım... Bu galaktik bedenin hücreleri gibi düşünelim yıldızları! Galaktik bedenin organları veya hücreleri gibi...
Nasıl ki, karaciğerin kendine has bir yapısı, bir çalışma sistemi, bir kendi bilinci, organik bilinci ve bu bilinçle yaptığı bir görevi varsa; aynı biçimde galaktik bedenin de organları veya hücreleri gibi olan yıldızların canlılığı söz konusudur...
[1] Bu konuyu detaylı olarak “EVRENSEL SIRLAR”, “RUH İNSAN CİN”, “Hz. MUHAMMED’İN AÇIKLADIĞI ALLÂH” ve “Hz. MUHAMMED NEYİ OKUDU?” isimli kitaplarımda elimden geldiğince izaha çalışmıştım...