Tek’in Takdiri
Din konusu içinde, insanlığı en çok meşgûl eden; ancak ve ancak insanlar tarafından, insanlar içinde de belli bir kemâle gelmiş olanlar tarafından anlaşılabilecek bir konu var:
Kader konusu...
Herkesin üzerinde durup, merak edip araştırdığı; ancak azın çok azı pek değerli insanlar tarafından anlaşılabilen bir konu bu...
Kader konusunun, kader sırlarının anlaşılabilmesi için, “Vahdet” konusunun idrak edilmesi zorunludur!
Vahdet konusu idrak edilmediği sürece, kader konusu ancak iman yollu kabul edilebilen bir konudur.
Hemen hemen bütün ilimlere vâkıf olan cinlerin vukuf sahibi olamadıkları iki konu vardır:
1. Vahdet konusu, vahdet sırrı.
2. Kader konusu, kader sırrı.
Bu iki konuyu cinler idrak edememişlerdir. Edemezler de!..
Zaten, “Hilâfet” sırrının insana verilmesinin sebebi de, cinlerin vahdet ve kader konularını idrak edebilecek istidada sahip olamayışlarıdır... Bu yüzden de, bu sırları da kavrayabilecek bir idraka sahip varlık olarak insan var olmuştur.
“Ben arzda (bedende) bir halife (Esmâ mertebesinin farkındalığıyla yaşayan şuur sahibi) meydana getireceğim…” (2.Bakara:30)
Hükmünün neticesinde, vahdet ve kader sırlarını idrak edebilecek kapasitede var olan insan, bu istidadı ve kabiliyeti sonucu olarak “Hilâfet”e liyâkat kazanmıştır.
Vahdet konusunun ne olduğunu daha önceki kitaplarımızda anlatmıştık. Vahdet konusunu anlamak için önce, Kelime-i Tevhid’in mânâsını anlamak; sonra, İhlâs Sûresi’nin mânâsını anlamak, sonra da bu anlayış ve kavrayış içinde İhlâs Sûresi’ni değerlendirebilmek gerekir.
İhlâs Sûresi’ni anlamadığımız sürece, “ALLÂH” ismi ile işaret edilen “Mutlak Vücud”un ne olduğunu kavrayabilmemiz mümkün değildir.
İhlâs Sûresi, dedik...
“İhlâs okumak” demek, bu sûrenin kelimelerini tekrar etmek demek değildir! Yüz bin defa “İhlâs”ı tekrar eder de insan, bir defa dahi “Hû Allâhû Ahad”ı “OKU”mamış olabilir! Bunun anlamını müşahede etmektir ve hissetmektir gerçek anlamda “OKUMAK”!..
Önce şu çok önemli hususa dikkatinizi çekelim; bir gerçeği fark ettirmeye ve hissettirmeye çalışalım...
“ALLÂH” kelimesi bir yüce Zât’ın ismidir!
İsme yönelmek ile isimle anılan yüce varlığın ne olduğunu kavrayarak O’na yönelmek arasında son derece önemli anlayış ve sonuç farkı vardır!.. Bu yüzdendir ki bu farkı çok iyi anlamak ve değerlendirebilmek gerekir!..
Kim bunu değerlendirebilir?.. “Ehlullâh” denilen “mukarrebler”!..
Yani;
“…Allâh dilediğini kendine seçer…” (42.Şûrâ: 13)
Âyetinde işaret edilen seçilmişler!..