İslâm Dini, Sistemi Açıklıyor!
Dostlarım... Lütfen bugüne kadar “şartlanmaya dayalı din kabulü” dolayısıyla fark edemediğiniz şu kesin gerçeği fark etmeye başlayınız...
“İSLÂM DİNİ” orijini itibarıyla, bize içinde yaşadığımız “YAŞAM SİSTEM ve DÜZENİ”ni açıklamak; hangi tür davranışların hangi tür sonuçlar oluşturduğunu ve dahi oluşturacağını bildirmek amacıyla gelmiştir... Hangi birimden ne tür bir davranış çıkarsa; o birim, bulunduğu hâlin, ya da üzerinde olduğu fiilin sonuçlarına katlanmak zorundadır, bu sisteme göre!
Doğa kanunları denilen, fark ettiğimiz ya da fark edemediğimiz tüm kanunlar ve prensipler, gerçekte Allâh düzeni ve sistemidir; kim bunları değerlendirmezse veya dikkate almazsa sonuçta pişmanlık içinde bu davranışının neticesine katlanır!
Kur’ân-ı Kerîm’deki şu âyet bu gerçeğe işaret eder:
Elleziyne yezkürunAllâhe kıyâmen ve ku’ûden ve alâ cünubihim ve yetefekkerune fiy halkıs Semavati vel Ard* Rabbenâ mâ halakte hazâ batılâ* sübhâneKE fekınâ azâben nâr Onlar (öze ermişler) ayakta, otururken ya da yanları üzere uzanmışken Allâh’ı anıp (hatırlayıp), semâların ve arzın yaratılışını (günün getirisi ölçüsünde evren ve derûnu ya da beyin indînde bedenin yeri ve özelliklerini) tefekkür edip; “Rabbimiz, bunları boş yere yaratmadın! Subhan’sın (yersiz ve anlamsız bir şey yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir şey yaratma hâlinde olansın)! (Açığa çıkardıklarını değerlendirmemenin getireceği pişmanlıktan) yanmadan bizi koru” (derler). (3.Âl-U İmran: 191)
Kapsamlı akıl sahibi insanların, evrendeki oluşumu değerlendirmek suretiyle Allâh sistem ve düzeninini tanımaları gereğine işaret eder bu âyet... Bunun gibi daha pek çok âyet vardır ki onlar da, insanların, mevcut yaşam sistemini değerlendirerek, bu yoldan Allâh Sistem ve Düzenini anlamalarını teşvik eder.
“Ne ekersen onu biçersin” sözü bu sistem gerçeğinin eski bilgeler tarafından özetleniş biçimidir!.. “Rüzgâr eken fırtına biçer” sözü de!..
Yani daha önce de vurgulamaya çalıştığım gibi, ne çalışma yaparsanız, onun karşılığını alacaksınız; yarın da, ölüm ötesinde de!
İnsan için yalnızca çalışmalarının (kendisinden açığa çıkanların) sonucu oluşacaktır! (53.Necm: 39)
Âyeti de bu kesin gerçeğe işaret eder... İşbu sebepledir ki, yukarıda, ötenizde varsaydığınız bir tanrının, inkâr veya ihmâl ettiğiniz çalışmaların karşılığı olarak vereceği bir şey yoktur!
Allâh Rasûlü’nün size ölüm ötesi yaşam şartları gereği olarak, yapmanızı önerdiği çalışmaları yaparsanız, ALLÂH SİSTEMİ sonucu onların getirisini elde edersiniz.
Kur’ân ve Allâh Rasûlü önerilerini dikkate almaz; yapmanız zorunlu olan bu çalışmaları ihmâl ederseniz; gene ALLÂH SİSTEM ve DÜZENİ sonucu, çok büyük pişmanlıklar içinde yaptıklarınızın neticesine katlanmak mecburiyetinde kalırsınız!
Doğrusu biz sizi yakın bir azap (ölüm) ile uyardık! O gün kişi, ellerinin (kendine) ne takdim ettiğine bakar; hakikat bilgisini inkâr eden de şöyle der “Keşke toprak olsaydım!” (78.Nebe': 40)
O süreçte hiçbir nefse en ufak bir şey zulmedilmez... Yaptıklarınızdan başkası ile cezalandırılmazsınız (yaptıklarınızın sonuçlarını yaşarsınız)! (36.Yâsiyn: 54)
Yaptıklarınızın sonucundan başka bir şey yaşamazsınız! (37.Sâffât: 39)
Örnek olarak verdiğimiz bu bir kısım âyetler, kesin olarak şu gerçeği vurgulamaktadır;
Şu anda seni yukarıdan seyredip yaptıklarını yargılayan; yarın senin hakkında karara varacak olan bir tanrı inancı ve bu inanca dayalı din anlayışı bâtıldır, geçersizdir!
Her şeyi ilminde, ezelde, bir amaçla, bir SİSTEM ve DÜZEN şeklinde yaratmış olan “ALLÂH”, Rasûlü aracılığıyla insana bu SİSTEM ve DÜZENİ bildirmekte; ve yürürlükte olan o sisteme, yani ALLÂH yasalarına göre, yaşamına yön vererek, kendini gelecekte karşılaşacağı çok tehlikeli olaylardan koruması teklif edilmektedir...
Ya bu SİSTEMİ anlayıp idrak edecek; ve yaşamımıza ona göre yön vereceğiz; geleceğimiz cennet olacak!
Ya da dedi-kodularla, masallarla, boş hayallerle; safsata ve hurafeleri “Din” sanarak, kesinlikle yapılması gerekli çalışmalara -ibadetlere- boşverip; çok acı sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde olacağız!
İsterseniz bundan sonra, bu SİSTEM gereği düzenlemeyi fark edip, “İslâm Dini” kapsamında insana teklife edilen zikir, namaz, oruç, hac gibi çalışmaların anlayabildiğimiz kadarıyla gerekçelerinden, hikmetlerinden söz etmeye çalışalım...
AHMED HULÛSİ
1996