801-1000

  1. AN’larını yaratan, Seriülhisab (an içinde hesabını kesen) Allâh’tır. Sen hâlâ gelecekte hesap sorulacağını san! Hesabın görüldü bile!

  2. Hesabın görüleli “an”lar geçti! Şimdi, sonuçlarını yaşayacağın “an”ları bekle!

  3. Yıllar öncesinden dostum dediğiniz kaç kişi var hâlâ? Ya bir yıl sonra? Kaçıncı bedeninizi kullanıyorsunuz? Ne kadarıyla dünkü sizsiniz?

  4. Yaşadığınız her an son nefesiniz gibidir. Hesabı an içinde görülüp, âhirindeki an içinde sonucunu yaşadığınız! İnanın ki ölümsüz şuursunuz!

  5. Ölümün kardeşi olarak tanımlanan uyku ve rüya, düşünen insan için çok önemli örnekler kapsamaktadır. Üzerinde düşünsek!

  6. Ruhun ne olduğu bilinmez diye âyet var diyenler, yahudilerin sorusuna cevap veren âyeti delil gösteriyor. O kadar cahilliğin zirvesini yaşıyorlar ki, RUH âyetinin nüzûl sebebini bile bilmiyor; söylendiğinde de araştırıp doğruluğunu fark edemiyorlar.

  7. Yolun sonunu düşünemeyenlerin yolun sonunda yakınmaya hakları yoktur! Mehdiyet ilmine dayalı açığa çıkmış hiçbir gerçek Mehdi yoktur!

  8. Bugün kafa yorduğun, gününü dolduran, dert ettiğin, seni sıkan yada keyif veren konuların ölüm ötesinde ne kadar yeri ve değeri olacak dersin!

  9. Kur’ân Arapça! İşid ve Vahhabîler de Kurân’a böyle diyor; Gazâli, Geylânî, Arabî, Hacı Bektaş Veli de! 180 derece zıt anlayış! Hangisi? Arapçayı anadili olarak bilenlerin bu kadar zıt mânâ algılayıp, bu kadar zıt yaşam tarzı içinde olmalarını nasıl anlamalıyız? Hangisindeniz?

  10. İsmi “ALLÂH” olan “şahdamarınızdan yakın” olan “EL KARİYB”tir! Öylesine Kariyb ki!... Mekânsız algılamaya çalışarak düşünün bunu!

  11. Ramazanda kimi İFTAR SOFRASINDA kimi de İSRAF SOFRASINDA oturup orucunu açıyor ama Kur’ân “israf etmeyin” diyor.

  12. Sorgulamasız edindiğiniz kabuller ve değerlerden arınmadıkça beyniniz özgürlüğün nimetlerini yaşayamaz. Düşündüklerinizin sonucunu yaşarsınız.

  13. Paranızın, yakınlarınızın, sevdiklerinizin yardıma koşamayacağı; yalnızca Allâh’a yakîninizin yararını görebileceğiniz süreci kesin yaşarsınız.

  14. Bilinci kozalılar kendilerini yalnızca beden kabul ettiren ve ona göre yaşatan çevresellik (herkes) şartlanmasından arınamazsa, sonuç yanmaktır.

  15. İçtiğin her bir sigara, nargile, uyuşturucu maddeyle, Allâh ile arana bir perde çekiyorsun ki, bunun asla geri dönüşü, telâfisi yoktur. İnan!

  16. “Oruç benim içindir, karşılığını ben veririm” diyen, beyninizin hakikati olan Esmâ mertebesidir; karşılığı beyninizdeki açılımla oluşur!

  17. Ben ne bir tarikata davet ediyorum insanları, ne de bir tarikat şeyhiyim. Bu söylentilere yol açmamak için de ABD’de yaşıyorum herkesten uzak. Tüm yayınlarımda mürşidlik, şeyhlik, hocalıkla ilgim olmadığını yazdım yıllardır. Ama nedense fikirlerimden insanları uzak tutmak amaçları. 40 yıldır tüm yayınlarım ücretsiz insanlığa dağılmaktadır. Beni şahsen gören insan sayısı 3-5 yüzü geçmez. Asla şeyhlik yapmadım. Uzun yıllardır http://ahmedhulusi.org sitesinde bu konu ile ilgili yazılarım yayınlanmaktadır.

  18. Ramazanda iftira ve gıybet şeddeli günahtır. Allâh Seriülhisab’tır! 

  19. Her an her noktada kendinden gayrı bulunmayanı, ötelerde mi bulup ereceksiniz şahdamarınızdan yakınım derken, yoksa beyninizin derûnunda mı?

  20. El esmâsıyla beyin dediğinizin tüm özelliklerini açığa çıkaranı, daha ne kadar ötenizde biriymiş gibi düşünüp, yukarıdan medet umacaksınız?

  21. Zât’ını El Esmâ ile kayıtlamamak tenzih; El Esmâ açığa çıkışında Zât’ını görmek teşbihtir. İkisini bir arada müşahede ise Tevhid.

  22. Âlemlerden Ganî'dir, açıklaması, El Esmânın Zâtın varlığıyla var olmasına karşın, Zâtın, El Esmâ ile sınırlanmaktan berî oluşunu vurgular.

  23. Allâh rızası, beyninin derûnundan gelen bir şekilde hakikatini fark etmeye dönük açılım getirir. İbadet, rızayı; rıza, yakîni tetikler.

  24. Bilim, varlığını Allâh Esmâsından alır. Bilim adamları dahi Allâh Esmâsının açığa çıkışından başka bir şey değildir. Bilim, din kapsamındadır.

  25. Günümüz biliminin vurguladığı Tek’lik anlayışı Vahdet-i Vücûdu değil Vahdet-i Şuhudu açıklar. Abdülkerîm Ceylî “İnsan-ı Kâmil”de ötesini anlatır. Tasavvuftaki “vücûd” kelimesinin anlamı beden veya gördüğün yapılar olmayıp, algılanan veya algılanamayan her şeyin aslı olan “varlık”tır. Vücûd, varlığını El Esmâ oluşturduğu için Vahdetiyle algılanır. El Esmâ her an yeni şanda olması ve Allâh ilminde olması nedeniyle de “şuhud”dur! Vahdet-i vücûd ve Vahdet-i Şuhud ötesindeki Şuhudu Zât ise, kitaplara düşmemiştir. “İnsan-ı Kâmil”e özgü “şuhud”tur. “ŞehidAllâhu” âyeti buna işarettir.

34 / 132

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!