26. Şu’arâ’ Sûresi
“B”İSMİLLÂHİR RAHMÂNİR RAHIYM
1-) Taa, Siiiiyn, Miiiiym;
Ta, Siin, Miim.
2-) Tilke ayatül Kitabil mubiyn;
Bunlar apaçık ortada olan BİLGİnin (Sünnetullâh’ın) işaretleridir.
3-) Lealleke bahı’un nefseke ella yekûnu mu’miniyn;
İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin?
4-) İn neşe’ nünezzil aleyhim mines Semai ayeten fezallet a’nakuhüm leha hadı’ıyn;
Eğer dilesek semâdan üzerlerine bir mucize inzâl ederiz de, zorunlu olarak boyunları bükülüp, hükmü kabul ederler!
5-) Ve ma ye’tiyhim min zikrin miner Rahmâni muhdesin illâ kânu anhu mu’ridıyn;
Ne zaman kendilerine Rahmân’dan yeni bir hatırlatma gelse, hep ondan yüz çevirirler.
6-) Fekad kezzebu feseye’tiyhim enbau ma kânu Bihi yestehziun;
Gerçekten yalanladılar! Alay edegeldikleri şeyin haberleri, kendilerine yakında gelecektir.
7-) Evelem yerav ilel Ardı kem enbetna fiyha min külli zevcin keriym;
Görmediler mi arzı ki, orada her cömert çiftten (genetik çifte sarmalından) nice (şeyler) yetiştirip büyüttük?
8-) İnne fiy zâlike leayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Muhakkak ki bunda bir işaret vardır... Onların ekseriyeti (Hakk’a, hakikatlerine) iman etmemişlerdir.
9-) Ve inne Rabbeke le HUvel Aziyzur Rahıym;
Muhakkak ki senin Rabbin “HÛ”; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
10-) Veiz nada Rabbüke Musa eni’til kavmez zâlimiyn;
Hani Rabbin Musa’ya: “Zâlimler topluluğuna git!” diye nida etmişti.
11-) Kavme fir’avn* ela yettekun;
“Firavun’un halkına... Korkup korunmayacaklar mı?”
12-) Kale Rabbi inniy ehafü en yükezzibun;
(Musa) dedi ki: “Rabbim, beni yalanlamalarından korkuyorum!”
13-) Ve yedıyku sadriy ve lâ yentaliku lisaniy feersil ila Harun;
“İçim daralıyor, dilim çözülmüyor, bunun için Harun’a (görev) irsâl et!”
14-) Ve lehüm aleyye zenbün feehafü en yaktülun;
“Beni öldürmelerinden korkuyorum; çünkü onların haklı oldukları bir suçum var!”
15-) Kale kella* fezheba Bi âyâtiNA inna meaküm müstemi’un;
Buyurdu ki: “Hayır, asla!”... “İkiniz mucizelerimiz - delillerimiz olarak gidiniz... Doğrusu biz sizinle BİRlikteyiz, işiticileriz.”
16-) Fe’tiya fir’avne fekula inna Rasûlü Rabbil alemiyn;
“İkiniz Firavun’a gelin ve deyin ki: Muhakkak ki biz Rabb-ül âlemîn’in (Esmâ özellikleriyle âlemdekileri yaratanın) Rasûlüyüz...”
17-) En ersil meana beniy israiyl;
“İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder.”
18-) Kale elem nürabbike fiyna veliyden ve lebiste fiyna min ‘umürike siniyn;
(Firavun) dedi ki: “Yanımızda ufak çocukken, seni terbiye edip yetiştirmedik mi? Hayatının nice yıllarını bizimle geçirmemiş miydin?”
19-) Ve fealte fa’letekelletiy fealte ve ente minel kafiriyn;
“Bir de o fiili işledin! (Firavun’un halkından birini öldürmek)... Sen nankörlerdensin!”
20-) Kale fealtüha izen ve ene minad dâlliyn;
(Musa) dedi ki: “O filli işlediğimde ben ne yaptığımın farkında değildim.”
21-) Feferartü minküm lemma hıftüküm fevehebe liy Rabbiy hükmen ve cealeniy minel
murseliyn;
“Bu yüzden de sizden korkumdan firar ettim... Rabbim de bana bir hüküm hibe etti ve beni Rasûllerden kıldı.”
22-) Ve tilke nı’metün temünnüha aleyye en abbedte beniy israiyl;
“Nimetim diye başıma kaktığın şey, İsrailoğullarını köleleştirmen yüzünden oluşan bir olaydır!”
23-) Kale fir’avnü ve ma Rabbül alemiyn;
Firavun dedi ki: “Peki, Rabb-ül âlemîn nedir?”
24-) Kale Rabbüs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma* in küntüm mukıniyn;
(Musa) dedi ki: “Semâların, arzın ve ikisi arasında olan şeylerin Rabbi (Esmâ’sından meydana getireni), eğer yakîn ehliyseniz (bilirsiniz)!”
25-) Kale limen havlehu ela testemi’un;
(Firavun) etrafında olanlara: “İşitiyor musunuz?” dedi.
26-) Kale Rabbüküm ve Rabbü abaikümül evveliyn;
(Musa) dedi ki: “Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbi.”
27-) Kale inne Rasûlekümülleziy ursile ileyküm le mecnun;
(Firavun) dedi ki: “Size irsâl olunan bu Rasûlünüz kesinlikle cinnî etki altındadır.” (Rasûllerin birçoğu hakikati dillendirdiğinde, cin etkisi altında olma ithamına maruz kalmıştır. A.H.)
28-) Kale Rabbül meşrikı velmağribi ve ma beynehüma* in küntüm ta’kılun;
(Musa) dedi ki: “Doğu, batı ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbi... Eğer aklınızı kullanıyorsanız!”
29-) Kale leinittehazte ilâhen ğayriy le ec’alenneke minel mescuniyn;
(Firavun) dedi ki: “Andolsun ki, eğer benim gayrımı tanrı edinirsen, seni zindana attırırım!”
30-) Kale evelev ci’tüke Bi şey’in mubiyn;
(Musa) dedi ki: “Apaçık bir şey ile (apaçık bir delil olarak) sana gelmişsem de mi?”
31-) Kale fe’ti Bihi in künte mines sadikıyn;
(Firavun) dedi ki: “Hadi göster bakalım, eğer doğru söyleyenlerden isen?”
32-) Feelka ‘asâhü feizâ hiye sü’banun mubiyn;
(Musa da) asasını bıraktı; birden o kesinlikle yılan olarak göründü!
33-) Ve nezea yedehu feizâ hiye beydâu linnazıriyn;
(Musa) elini çekip çıkardı (gömleğinden), bakanlar bembeyaz gördü!
34-) Kale lilmelei havlehu inne hazâ lesahırun aliym;
(Firavun) çevresindeki ileri gelenlerine dedi ki: “Muhakkak ki bu çok bilen bir sihirbaz...”
35-) Yüriydü en yuhriceküm min ardıküm Bi sihrih* femazâ te’mürun;
“Sihri ile sizi mekânınızdan çıkarmayı diliyor... Nedir öneriniz?”
36-) Kalu ercih ve ehahü veb’as fiyl medaini haşiriyn;
Dediler ki: “Onu ve kardeşini alıkoy... Şehirlere de haberciler yolla...”
37-) Ye’tuke Bi külli sahharin aliym;
“Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler!”
38-) Fecümias seharetü li miykati yevmin ma’lum;
Nihayet sihirbazlar belirlenen zamanda, bilinen bir yerde toplandılar.
39-) Ve kıyle linNasi hel entüm müctemiun;
İnsanlara: “Hepiniz toplandınız mı?” denildi.
40-) Leallena nettebi’us seharete in kânu hümül ğalibiyn;
“Eğer galip gelirlerse, muhtemelen biz sihirbazlara tâbi oluruz” (dedi halk).
41-) Felemma caesseharetü kalu li fir’avne einne lena leecren in künna nahnül ğalibiyn;
Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun’a dediler ki: “Peki biz galip gelirsek, bir kazancımız olacak mı?”
42-) Kale ne’am ve inneküm izen leminel mükarrebiyn;
(Firavun): “Evet” dedi... “Siz o takdirde benim en yakınlarım olacaksınız.”
43-) Kale lehüm Musa elku ma entüm mülkun;
Musa onlara dedi ki: “Atın (ortaya) bakalım elinizdekileri!”
44-) Feelkav hıbalehüm ve ‘ısıyyehüm ve kalu Bi ‘ızzeti fir’avne inna le nahnül ğalibun;
Onlar da iplerini ve asalarını attılar ve: “Firavun’un izzetine yemin olsun, galip geleceğiz” dediler.
45-) Feelka Musa ‘asâhü feizâ hiye telkafü ma ye’fikûn;
Musa da asasını attı; bir de ne görsünler, o (asa), onların var gösterdiklerini kapıp yutuyor!
46-) Feulkıyes seharetü sacidiyn;
Bunu gören sihirbazlar, yere kapandılar Musa önünde!
47-) Kalu amenna Bi Rabbil alemiyn;
Dediler ki: “Âlemlerin Rabbine iman ediyoruz...”
48-) Rabbi Musa ve Harun;
“Musa’nın ve Harun’un Rabbine!”
49-) Kale amentüm lehu kable en azene leküm* innehu le kebiyrukümülleziy allemekümüs sihr* felesevfe ta’lemun* le ukattı’anne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafin ve leusallibenneküm ecme’ıyn;
(Firavun) dedi ki: “Ben size izin vermeden mi Ona iman ettiniz? Kesinlikle O, size sihri öğreten büyüğünüzdür... Yakında bileceksiniz... Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestirip, kesinlikle hepinizi toptan astıracağım.”
50-) Kalu lâ dayr* inna ila Rabbina münkalibun;
(İman eden sihirbazlar da) dediler ki: “Zararı olmaz! Kesinlikle biz Rabbimize (hakikatimize) dönücüleriz.”
51-) İnna natme’u en yağfire lena Rabbüna hatayana en künna evvelel mu’miniyn;
“Biz ilk iman edenler olarak, Rabbimizin hatalarımızı mağfiret edeceğini umuyoruz.”
52-) Ve evhayna ila Musa en esri Bi ıbadiy inneküm müttebe’un;
Musa’ya: “Kullarımı gece oradan götür... Siz takip edileceksiniz” diye vahyettik.
53-) Feersele fir’avnü fiyl medaini haşiriyn;
Firavun, şehirlere haberciler saldı...
54-) İnne haülai le şirzimetün kaliylun;
“Bunlar (İsrailoğulları) önemsiz bir azınlıktır!”
55-) Ve innehüm leNA leğaizun;
“Ne var ki bizi öfkelendiriyorlar!”
56-) Ve inna lecemiy’un hazirun;
“Doğrusu biz (her şeye) hazırlıklı bir topluluğuz” (dedi Firavun).
57-) Feahrecnahüm min cennatin ve uyun;
Bu yüzden onları bağ-bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.
58-) Ve künuzin ve mekamin keriym;
Hazinelerden, zenginliklerden!
59-) Kezâlik* ve evresnaha beniy israiyl;
İşte böyle... (Sonunda) onlara (Firavun hanedanına) İsrailoğullarını vâris kıldık.
60-) Feetbe’uhüm müşrikıyn;
(Firavun ve ordusu) güneş doğarken onları izlediler.
61-) Felemma terael cem’ani kale ashabu Musa inna lemüdrekûn;
İki topluluk birbirini görünce, Musa’nın çevresindekiler: “Bize yetiştiler” dediler.
62-) Kale kella* inne me’ıye Rabbiy seyehdiyn;
(Musa) dedi ki: “Hayır! Rabbim benimledir; (kurtuluşun) yolunu gösterecektir!”
63-) Feevhayna ila Musa enıdrib Bi asakel bahr* fenfeleka fekâne küllü firkın ket tavdil azıym;
Musa’ya: “Asan ile denize vur” diye vahyettik... (Vurunca) patladı, ikiye yarıldı... Sonra her bir yan büyük bir dağ gibi oldu.
64-) Ve ezlefna semmel âhariyn;
Diğerlerini de (takip edenleri) oraya yaklaştırdık.
65-) Ve enceyna Musa ve men meahu ecme’ıyn;
Musa’yı ve Onunla beraber olanların hepsini kurtardık.
66-) Sümme ağraknel âhariyn;
Sonra, ötekilerini suda boğduk.
67-) İnne fiy zâlike leayeten ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders var! Onların çoğunluğu ise buna iman etmiş değillerdir.
68-) Ve inne Rabbeke le HUvel ‘Aziyzur Rahıym;
Muhakkak ki senin Rabbin “HÛ”dur; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
69-) Vetlü aleyhim nebee İbrahiym;
İbrahim’in haberini de anlat onlara.
70-) İz kale liebiyhi ve kavmihi ma ta’budun;
Hani (İbrahim) babasına ve toplumuna: “Neye kulluk ediyorsunuz?” demişti.
71-) Kalu na’budu asnamen fenezallü leha akifiyn;
Dediler ki: “Putlara kulluk ederiz, hep onlarla meşgûlüz.”
72-) Kale hel yesme’uneküm iz ted’un;
(İbrahim) dedi ki: “Dua ettiğinizde sizi işitirler mi?”
73-) Ev yenfeuneküm ev yedurrun;
“Yahut size fayda sağlıyor ya da zarar veriyorlar mı?”
74-) Kalu bel vecedna abaena kezâlike yef’alun;
Dediler ki: “Hayır! Fakat atalarımızı bunu uygular bulduk (biz de taklit ediyoruz onları)!”
75-) Kale eferaeytüm ma küntüm ta’budun;
(İbrahim) dedi ki: “Bir düşünün! Neye kulluk ediyorsunuz...”
76-) Entüm ve abaükümül akdemun;
“Siz ve geçmişteki atalarınız!”
77-) Feinnehüm adüvvün liy illâ Rabbel alemiyn;
“Kesinlikle onlar benim düşmanımdır... Sadece Rabb-ül âlemîn...”
78-) Elleziy halekaniy feHUve yehdiyn;
“Ki O, beni yarattı... O bana hidâyet eder.”
79-) Velleziy HUve yut’ımüniy ve yeskıyn;
“Ki O, beni yedirip doyurur ve içirir.”
80-) Ve izâ merıdtu feHUve yeşfiyn;
“Hastalandığımda, O’dur bana şifa veren.”
81-) Velleziy yümiytüniy sümme yuhyiyn;
“Ki O, beni öldüren, sonra dirilten.”
82-) Velleziy at’meu en yağfire liy hatıy’etiy yevmeddiyn;
“Ki O, Din hükümleri sürecinde hatalarımı mağfiret edeceğini umduğum.”
83-) Rabbi heb liy hükmen ve elhıkniy Bis salihıyn;
“Rabbim, bana bir hüküm hibe et ve beni sâlihlere dâhil et!”
84-) Vec’al liy lisane sıdkın fiyl ahıriyn;
“Arkamdan geleceklere de hakikati iletmemi sağla!”
85-) Vec’alniy min veraseti cennetin na’ıym;
“Beni nimetler cennetinin vârislerinden kıl!”
86-) Vağfir liebiy innehu kâne mineddâlliyn;
“Babamı mağfiret et! Muhakkak ki o, doğru inançtan sapanlardandı!”
87-) Ve lâ tuhziniy yevme yüb’asûn;
“Bâ’s sürecinde beni rezil - rüsva etme!”
88-) Yevme lâ yenfe’u malun ve lâ benun;
“O süreçte zenginlik de fayda vermez, oğullar da (fayda vermez).”
89-) İlla men etAllâhe Bi kalbin seliym;
“Sadece, Allâh’a kalb-i selîm (şuurunda hakikat açığa çıkmış olan) ile gelmiş kimse müstesna!”
90-) Ve üzlifetil cennetü lil müttekıyn;
Korunmuşlara cennet (yaşantısı) yaklaştırılmıştır.
91-) Ve bürrizetil cahıymü li ğaviyn;
Hakikatten sapanlar içinse; cehennem önlerine getirilmiştir!
92-) Ve kıyle lehüm eyne ma küntüm ta’budun;
Onlara: “Nerede tapındığınız şeyler?” denildi.
93-) Min dunillâh* hel yensuruneküm ev yentasırun;
“Allâh dûnunda tapındıklarınız... Size yardım ediyorlar mı? Yahut kendilerine bir yardımları dokunur mu?”
94-) Fekübkibu fiyha hüm vel ğavun;
Onlar (taptıklarınız) ve hakikatinden sapıp putlara tapanlar, onun içinde (cehennemde) tepetaklak yüzüstü yere çarpılmıştır!
95-) Ve cünudü ibliyse ecme’un;
İblis’in orduları da toptan (oraya atılmıştır).
96-) Kalu ve hüm fiyha yahtesımun;
Onlar orada tartışarak dediler ki:
97-) TAllâhi in künna lefiy dalalin mubiy;
“TAllâhi, kesinlikle apaçık bir sapkınlık içinde imişiz!”
98-) İz nüsevviyküm Bi Rabbil alemiyn;
“Hani sizi Rabb-ül âlemîn ile eşit kılmıştık.”
99-) Ve ma edallena illel mücrimun;
“Bizi ancak o suçlular (hakikati inkâr edenler) saptırdı.”
100-) Femalena min şafi’ıyn;
“Şefaatçimiz de yok.”
101-) Ve lâ sadiykın hamiym;
“Güveneceğimiz bir dostumuz da yok.”
102-) Felev enne lena kerreten fenekûne minel mu’miniyn;
“Keşke geri dönebilsek de (hakikate) iman etmenin getirisini elde etsek.”
103-) İnne fiy zâlike leayeten ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Muhakkak ki bu olayda bir ders vardır... Onların çoğunluğu (hakikatlerine) iman etmiş değillerdir.
104-) Ve inne Rabbeke le HUvel Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle Rabbin “HÛ”; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
105-) Kezzebet kavmü Nuhınil murseliyn;
Nuh toplumu da Rasûlleri yalanladı.
106-) İz kale lehüm ehuhüm Nuhun ela tettekun;
Hani kardeşleri Nuh onlara dedi ki: “Korkup sakınmaz mısınız?”
107-) İnniy leküm Rasûlün emiyn;
“Kesinlikle sizin için güvenilir bir Rasûlüm.”
108-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“O hâlde Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin!”
109-) Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;
“Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum... Çalışmamın karşılığını yaşatacak olan sadece Rabb-ül âlemîn’dir!”
110-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“O hâlde Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin!”
111-) Kalu enu’minu leke vettebeakel erzelun;
Dediler ki: “En alt tabaka sana tâbi oluyor iken, sana iman eder miyiz hiç?”
112-) Kale ve ma ılmiy Bima kânu ya’melun;
(Nuh) dedi ki: “Onların yaptıkları konusunda bilgim yok...”
113-) İn hısabühüm illâ alâ Rabbiy lev teş’urun;
“Onların yaptıklarının sonucu, Rabbimin bileceği iştir... Olayın şuuruna varsaydınız!”
114-) Ve ma ene Bi taridil mu’miniyn;
“Ben iman edenleri uzaklaştırıcı değilim!”
115-) İn ene illâ neziyrun mubiyn;
“Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım!”
116-) Kalu lein lem tentehi ya Nuhu le tekûnenne minel mercumiyn;
Dediler ki: “Andolsun ki ey Nuh, eğer vazgeçmezsen kesinlikle taşlanarak öldürüleceksin!”
117-) Kale Rabbi inne kavmiy kezzebun;
(Nuh) dedi ki: “Rabbim... Halkım kesinkes beni yalanladı!”
118-) Feftah beyniy ve beynehüm fethan ve necciniy ve men me’ıye minel mu’miniyn;
“Benimle onların arasını aç ki (lâyıklarını bulsunlar; Rasûl aralarında yaşarken azap gelmez); beni ve iman edenlerden benimle beraber olanları kurtar.”
119-) Feenceynahu ve men meahu fiyl fülkil meşhun;
Biz de Onu ve Onunla beraber olan kimselerle dolu gemiyle, onları kurtardık.
120-) Sümme ağrakna ba’dül bakıyn;
Sonra, onların ardında kalanları suda boğduk!
121-) İnne fiy zâlike le ayeten ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır... Ne var ki onların ekseriyeti iman edenler değillerdir!
122-) Ve inne Rabbeke le HUvel ‘Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle Rabbindir “HÛ”; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
123-) Kezzebet Âdünil murseliyn;
Ad (Hud a.s.’ın halkı) da Rasûlleri yalanladı.
124-) İz kale lehüm ehuhüm Hudün ela tettekun;
Hani kardeşleri Hud onlara dedi ki: “Korkup sakınmaz mısınız (korunun; takva elde edin!)?”
125-) İnniy leküm Rasûlün emiyn;
“Şüphesiz ki ben sizin için güvenilir bir Rasûlüm.”
126-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“O hâlde Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.”
127-) Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;
“Bunun üzerine sizden bir karşılık istemiyorum... Çalışmamın karşılığı sadece Rabb-ül âlemîn’e aittir.”
128-) Etebnune Bi külli riy’ın ayeten ta’besûn;
“Siz her tepeye köşkler inşa edip, oyalanıyor musunuz?”
129-) Ve tettehızûne mesani’a lealleküm tahlüdun;
“Sonsuz yaşayacakmış gibi kale benzeri evler mi yaptırıyorsunuz?”
130-) Ve izâ betaştüm betaştüm cebbariyn;
“Gücünüze dayanarak hakları ortadan kaldırıp, ele geçirdiğinize sahip oluyorsunuz!”
131-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“Artık Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.”
132-) Vettekulleziy emeddeküm Bima ta’lemun;
“Bildiğiniz nimetlerle size yardım edenden korunun.”
133-) Emeddeküm Bi en’amin ve beniyn;
“En’am (kurban edilebilir hayvanlar) ve oğullar verdi.”
134-) Ve cennatin ve ‘uyun;
“Bahçeler, pınarlar...”
135-) İnniy ehafü aleyküm azâbe yevmin azıym;
“Doğrusu, çok büyük bir sürecin azabı üzerinizdedir (diye) korkuyorum.”
136-) Kalu sevaün aleyna eveazte em lem tekün minel va’ızıyn;
Dediler ki: “İster öğüt ver ister verme; bize birdir!”
137-) İn hazâ illâ hulukul evveliyn;
“Bu eskilerin uydurmasıdır!”
138-) Ve ma nahnu Bi muazzebiyn;
“Biz azaba da çarpılmayacağız!”
139-) Fekezzebuhu feehleknahüm* inne fiy zâlike le ayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Böylece Onu yalanladılar, biz de onları helâk ettik! Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır! Onların ekseriyeti de iman eden değillerdir.
140-) Ve inne Rabbeke le HUvel ‘Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle senin Rabbin’dir “HÛ”; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
141-) Kezzebet Semudül murseliyn;
Semud da Rasûlleri yalanladı.
142-) İz kale lehüm ehuhüm Salihun ela tettekun;
Hani kardeşleri Sâlih onlara dedi ki: “Korkup sakınmaz mısınız?”
143-) İnniy leküm Rasûlün emiyn;
“Ben kesinlikle güveneceğiniz bir Rasûlüm.”
144-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“O hâlde Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.”
145-) Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;
“Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum... Hizmetimin karşılığı yalnızca Rabb-ül âlemîn’e aittir.”
146-) Etütrekûne fiyma hahüna aminiyn;
“(Ne yaparsanız yapın) hep böyle güvende olacağınızı mı sanıyorsunuz?”
147-) Fiy cennatin ve ‘uyun;
“Cennetler (bahçeler) ve pınarlar içinde...”
148-) Ve züru’ın ve nahlin tal’uha hedıym;
“Ekinler ve tomurcuklarıyla hurma ağaçları!”
149-) Ve tenhıtune minel cibali buyuten farihiyn;
“Hünerli ve keyifli olarak dağlardan evler yontuyorsunuz!”
150-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“O hâlde Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.”
151-) Ve lâ tutıy’u emrel müsrifiyn;
“Yetkisini aşanların emrine itaat etmeyin!”
152-) Elleziyne yüfsidune fiyl Ardı ve lâ yuslihun;
“Ki onlar (yetkilerini aşanlar) dünyada insanları yanlışa yönlendirirler, düzeltici olmazlar.”
153-) Kalu innema ente minel müsahhariyn;
Dediler ki: “Sen büyülenmişsin (etki altına girmişsin).”
154-) Ma ente illâ beşerun mislüna* fe’ti Bi ayetin in künte mines sadikıyn;
“Sen yalnızca bizim benzerimiz bir beşersin (ama kendini farklı sanıyorsun)! Eğer sözünde sadıksan hadi bir mucize göster!”
155-) Kale hazihi nakatün leha şirbün ve leküm şirbü yevmin ma’lum;
(Sâlih) dedi ki: “Şu (başıboş) dişi deve... Onun da bir su içme sırası var, sizin develerinizin de...”
156-) Ve lâ temessuha Bi suin feye’huzeküm azâbü yevmin azıym;
“(Sakın) ona kötülük yapmayın. (Aksi takdirde) sizi çok güçlü bir sürecin azabı yakalar.”
157-) Feakaruha feasbahu nadimiyn;
(Uyarıyı dinlemeyip) dişi deveyi vahşice boğazladılar; sonunda da çok pişman oldular.
158-) Feehazehümül azâb* inne fiy zâlike le ayeten ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Sonunda o azap onları çarptı! Muhakkak ki bu olayda bir işaret - ders vardır... Onların çoğunluğu iman etmemişlerdir!
159-) Ve inne Rabbeke le HUvel ‘Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle Rabbin “HÛ”; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
160-) Kezzebet kavmü Lutınil murseliyn;
Lût toplumu da Rasûlleri yalanladı.
161-) İz kale lehüm ehuhüm Lutun ela tettekun;
Hani kardeşleri Lût onlara dedi ki: “Korkup sakınmaz mısınız?”
162-) İnniy leküm Rasûlün emiyn;
“Ben kesinlikle güveneceğiniz bir Rasûlüm.”
163-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“O hâlde Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.”
164-) Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;
“Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum... Hizmetimin karşılığı yalnızca Rabb-ül âlemîn’e aittir.”
165-) Ete’tunez zükrane minel alemiyn;
“İnsanlardan (dişileri bırakıp) erkeklerle mi yatmak istiyorsunuz?”
166-) Ve tezerune ma haleka leküm Rabbüküm min ezvaciküm* bel entüm kavmün adun;
“Rabbinizin sizin için yarattığı kadınları bırakıyorsunuz! Hayır, siz sınırlarınızı aşan bir topluluksunuz!”
167-) Kalu lein lem tentehi ya Lutu letekûnenne minel muhreciyn;
Dediler ki: “Andolsun ki ey Lût, eğer (bu söylemlerinden) vazgeçmezsen, kesinlikle (buradan) çıkarılacaksın!”
168-) Kale inniy liameliküm minel kaliyn;
(Lût) dedi ki: “Gerçek şu ki, sizin bu fiillerinizden nefret ediyorum! (Fâile değil, fiile nefret gerçeği vurgulanıyor. A.H.)”
169-) Rabbi necciniy ve ehliy mimma ya’melun;
“Rabbim, beni ve ehlimi (bunların) yaptıklarından kurtar.”
170-) Fenecceynahu ve ehlehu ecme’ıyn;
Bunun üzerine Onu ve ehlini toptan kurtardık.
171-) İlla ‘acuzen fiyl ğabiriyn;
Sadece gelmek istemeyen kocakarı (Lût a.s.ın iman etmeyen karısı) hariç!
172-) Sümme demmernel âhariyn;
Sonra diğerlerini yerle bir ettik!
173-) Ve emtarna aleyhim metaren, fesae metarul münzeriyn;
Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Uyarılanların yağmuru ne kötüdür!
174-) İnne fiy zâlike le ayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Muhakkak ki bu olayda da bir işaret - ders vardır... Ne var ki onların çoğunluğu iman etmemiştir.
175-) Ve inne Rabbeke le HUvel ‘Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle Rabbin “HÛ”; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
176-) Kezzebe Ashabül Eyketil murseliyn;
Ashab-ı Eyke de (orman halkı, Şuayb a.s.ın kavmi) Rasûlleri yalanladı!
177-) İz kale lehüm Şu’aybün ela tettekun;
Hani Şuayb onlara dedi ki: “Korkup sakınmaz mısınız?”
178-) İnniy leküm Rasûlün emiyn;
“Ben kesinlikle güveneceğiniz bir Rasûlüm.”
179-) Fettekullâhe ve etıy’un;
“O hâlde Allâh’tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.”
180-) Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;
“Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum... Hizmetimin karşılığı yalnızca Rabb-ül âlemîn’e aittir.”
181-) Evfül keyle ve lâ tekûnu minel muhsiriyn;
“Ölçmeyi tam yapın... Tartıda hile yapıp eksik vermeyin!”
182-) Vezinu Bil kıstasil müstekıym;
“Sağlıklı ölçümleme ile ölçün!”
183-) Ve lâ tebhasünnase eşyaehüm ve lâ ta’sev fiyl Ardı müfsidiyn;
“İnsanların hakkını vermemezlik etmeyin ve düzgün düzeni bozmayın, dünyada taşkınlık yapmayın.”
184-) Vettekulleziy halakaküm vel cibilletel evveliyn;
“Sizi ve önceki nesilleri yaratandan (onlara yaptıklarının sonucunu yaşattığı ve size de yaşatacağı için) korunun!”
185-) Kalu innema ente minel müsahhariyn;
Dediler ki: “Sen yalnızca büyülenmişsin (etki altındasın)!”
186-) Ve ma ente illâ beşerun mislüna ve in nazunnüke leminel kâzibiyn;
“Sen bizim gibi bir beşersin! Senin yalancı olduğunu düşünüyoruz!”
187-) Feeskıt aleyna kisefen mines Semai in künte mines sadikıyn;
“Eğer sözünde sadıksan, hadi üzerimize semâdan parçalar düşürt.”
188-) Kale Rabbiy a’lemu Bi ma ta’melun;
(Şuayb) dedi ki: “Rabbim, yaptıklarınızı (yaratan olarak) daha iyi bilir.”
189-) Fekezzebuhu feehazehüm azâbü yevmiz zulleti, innehu kâne azâbe yevmin azıym;
Böylece Onu yalanladılar da bu yüzden o kararan günün şiddetli azabı onları yakaladı... Muhakkak ki o azîm bir sürecin azabı idi.
190-) İnne fiy zâlike le ayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu’miniyn;
Muhakkak ki bu olayda da işaret - ders vardır... Ne var ki onların çoğunluğu iman etmemiştir!
191-) Ve inne Rabbeke le HUvel ‘Aziyzur Rahıym;
Kesinlikle Rabbin “HÛ”; El Aziyz’dir, Er Rahıym’dir.
192-) Ve innehu letenziylü Rabbil alemiyn;
Muhakkak ki O (Kur’ân), Rabb-ül âlemîn’in tenzîlidir (hakikatin olan El Esmâ mertebesinden şuuruna boyutsal iniştir)!
193-) Nezele BihirRuhul emiyn;
Er Ruh-ul Emin (Fuadına yansıyan Esmâ ilmi) Onunla (Cibrîl) indi!
194-) Alâ kalbike li tekûne minel münziriyn;
Senin kalbine (şuuruna) ki, (bu bilgiye dayalı olarak) uyarıcılardan olasın!
195-) Bi lisanin ‘Arabiyyin mubiyn;
Apaçık bir Arapça anlatım diliyle!
196-) Ve innehu lefiy zübüril evveliyn;
Şüphesiz ki O (hakikat bilgisi), öncekilerin hikmetli bilgilerinde de vardır.
197-) Evelem yekün lehüm ayeten en ya’lemehu ulemaü beniy israiyl;
İsrailoğullarının âlimlerinin Onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir?
198-) Velev nezzelnahu alâ ba’dıl a’cemiyn;
Eğer Onu Arapça bilmeyen birine inzâl etseydik;
199-) Fekareehu aleyhim ma kânu Bihi mu’miniyn;
Onu, onlara bildirseydi; gene Ona iman etmezlerdi.
200-) Kezâlike seleknahü fiy kulubil mücrimiyn;
İşte Onu, (hakikati inkâr) suçu işleyenlerin akıllarına bu kadar sokarız!
201-) Lâ yu’minune Bihi hatta yeravül azâbel eliym;
Feci azabı görünceye kadar Ona iman etmezler.
202-) Feye’tiyehüm bağteten ve hüm lâ yeş’urun;
(Ölüm azabı) onlara, düşünmedikleri bir anda, ansızın gelir! (Ölüm, en büyük azaptır; çünkü kişi ölümü tadarak hakikatini bizzat müşahede eder ve hakikatinin hakkını veremediğini kavrar; artık bunun gereğini yerine getirme imkânı kalmadığını idrak ederek çok büyük bir pişmanlığın azabı içine düşer. A.H.)
203-) Feyekulu hel nahnu münzarun;
(O vakit) derler ki: “Bize ek süre tanınır mı ki?”
204-) Efe Bi azâbina yesta’cilun;
Azabımızın kendilerinde açığa çıkmasını acele mi istiyorlar?
205-) Eferaeyte in metta’nahüm siniyn;
Görüyorsun işte... Onları senelerce çeşitli nimetlerle zevklendirsek,
206-) Sümme caehüm ma kânu yu’adun;
Sonra, uyarıldıkları başlarına gelse...
207-) Ma ağnâ anhüm ma kânu yümette’un;
Sahip olduklarıyla yaşadıkları zevkler, onlara hiçbir yarar sağlamaz!
208-) Ve ma ehlekna min karyetin illâ leha münzirun;
Biz, uyarıcıları gelmemiş hiçbir bölge halkını helâk etmedik.
209-) Zikra* ve ma künna zâlimiyn;
(Önce) hatırlatma olur! Biz haksızlık etmeyiz!
210-) Ve ma tenezzelet Bihişşeyatıyn;
Onu (Kurân’ı) şeytanlar oluşturmadı!
211-) Ve ma yenbeğıy lehüm ve ma yestetıy’un;
Onların işlevine uymaz! (Zaten) buna yetecek kuvvelere de sahip değillerdir!
212-) İnnehüm anis sem’ı le ma’zulun;
Muhakkak ki onlar algılama kapasitesinden yoksundurlar!
213-) Fela ted’u meAllâhi ilâhen âhare fetekûne minel mu’azzebiyn;
O hâlde Allâh (hakikati ortada iken) yanı sıra tanrı kavramına yönelme! Yoksa azabı yaşayacaklardan olursun!
214-) Ve enzir aşiyretekel akrebiyn;
Uyarmaya en yakınlarından başla!
215-) Vahfıd cenahake limenit tebeake minel mu’miniyn;
İman edenlerden sana tâbi olanları kanadının altına al!
216-) Fein asavke fekul inniy beriyün mimma ta’melun;
Eğer sana âsi olurlar ise de ki: “Ben yaptıklarınızdan berîyim!”
217-) Ve tevekkel alel ‘Aziyzir Rahıym;
(Hakikatin olan Esmâ mertebesine) Aziyz Rahıym’e tevekkül et!
218-) Elleziy yerake hıyne tekum;
Ki O, işlevine kalktığında seni görür...
219-) Ve tekallübeke fiys sacidiyn;
Secde edenler içinde yer aldığını da!
220-) İnneHU HUves Semiy’ul ‘Aliym;
Muhakkak ki O, “HÛ”; Semi’dir, Aliym’dir.
221-) Hel ünebbiüküm alâ men tenezzelüş şeyatıyn;
Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?
222-) Tenezzelü alâ külli effakin esiym;
Kendini aldatan vebal sahibini etkilerler!
223-) Yülkunes sem’a ve ekseruhüm kâzibun;
Kendilerini aldatanlar, (şeytanlara - bilinçteki aldatıcı fikirlere) kulak verirler ve onların ekseriyeti yalancıdırlar.
224-) Veş şu’arâü yettebi’uhümül ğavun;
Şairler (şiirlerle duygusallığı tahrik ederek, insanları tanrı edindiklerine tapınmaya yönlendirenler); onlara hakikatten sapanlar tâbi olur.
225-) Elem tera ennehüm fiy külli vadin yehiymun;
Görmez misin ki onlar hayal - evham dünyalarında yaşarlar!
226-) Ve ennehüm yekulune ma lâ yef’alun;
Muhakkak ki onlar yapmayacakları şeyleri söylerler!
227-) İllelleziyne amenû ve amilus salihati ve zekerullahe kesiyren ventesaru min ba’di ma zulimu* ve seya’lemülleziyne zalemu eyye münkalebin yenkalibun;
Ancak (hakikate) iman edenler ve imanın gereğini uygulayanlar, Allâh’ı çok zikredenler ve zulme uğradıktan sonra zafere ulaşanlar müstesna... (Nefslerine) zulmedenler, yakında hangi dönüşüme uğrayacaklarını kavrayacaklar (ama iş işten geçmiş olacak)!