Büyük Gün
Efendimiz, gene her zamanki gibi Hıra Tepesine çekilmiş tefekkür etmede...
Fakat!.. Aniden, nereden geldiği belli olmayan fevkalâde muazzam bir varlık, Efendimiz AleyhisSelâm’ın etrafını sarıverdi!..
Cebrâil idi bu!.. Allâh’ın hükümlerini Rasûllere iletmekle vazifeli Melek!..
Şiddetle sıkarak uyardı:
− İKRA... Yani, “OKU”!..
Ancak ne var ki Hz. Muhammed AleyhisSelâm’ın eline verilmiş yazılı bir metin yoktu ki!.. Neyi okuyacaktı, eline yazılı bir metin verilmediğine göre?..
Yazılı bir metin olmadığına göre, burada söz konusu olan “OKUMAK” da elbette ki bizim bildiğimiz harflerden oluşan bir yazılı metni okumak anlamına değildi...
Öyle ise..?
Eline verilmiş ya da önüne konulmuş hiçbir yazılı metin olmadığı hâlde sormadı, Hz. Muhammed AleyhisSelâm...
− Neyi okuyayım?..
Çünkü biliyordu esasen neyi okuması gerektiğini... Ve de bütün sıkıntısı, aylardır mağarada çile doldurması, hep “OKUması” gerekeni okuyamamaktandı!..
Üstelik bunun insan yazısı harfleri okumakla, ya da okur-yazar olup olmamakla hiç ilgisi yoktu!..
Bu yüzden sıkıntısını, çaresizliğini dile getirir şekilde konuştu:
− Okuyabilenlerden değilim!..
Bu cevap üzerine Cebrâil AleyhisSelâm O’nu tekrar “SIKTI”!.. Her ne tür bir “sıkmak” ise... Ve uyarısını tekrarladı:
− İKRA!.. OKU!..
Ne çare ki hâlâ “okuyabilmiş” değildi!.. “OKU”yamıyordu!..
Tekrar cevapladı:
− OKUyamıyorum!.. “OKU”yabilenlerden değilim...
Nihayet üçüncü defa “SIKTI” Cebrâil AleyhisSelâm O’nu ve şöyle dedi:
− OKU!.. RABBİNİN İSMİYLE İŞARET EDİLEN KUDRET ÖZÜNDE OLARAK YARATILDIN!.. Kİ PIHTILAŞMIŞ KANDAN İNSANI YARATTI...
OKU!.. RABBİN EKREM’DİR; O Kİ KALEM OLARAK ÖĞRETTİ... İNSANA BİLMEDİĞİNİ TALİM ETTİ... (96.‘Alak: 1-5)[1]
Ve kayboldu... Kayboldu aniden Cibrîl, tıpkı geldiği gibi...
Efendimiz tir tir titriyor!..
Yerinden kaktı ve süratle mağaradan çıkarak eve geldi...
Yatağına uzandı... Aniden bir ürperti geldi üstüne... Abasını örttürdü üstüne ve kısa bir zaman içinde dalıverdi sakinleştirici bir uykuya...
Çok sürmedi bu hâl!..
Aradan kısa bir zaman geçmişti ki...
İşte Cibrîl gene geldi...
Yaradanın hükmünü tebliğ ediyor Efendimiz (s.a.v.)’e:
− EY BÜRÜNÜP SARINAN…
KALK, VE İNZAR ET!
RABBİNİN KİBRİYÂSINI TANI...
BİLİNCİNİ ARI TUT...
AZABA (yol açacakları) TERK ET!..
Efendimiz AleyhisSelâm derhâl yatağından kaktı...
Hanımı Hatice sordu:
− Biraz yatıp dinlenmeyecek misiniz?
− Benim için artık uyku ve istirahat yok!.. O, benim insanları Allâh yoluna davet etmemi buyurdu!.. Ama kimi davet edeyim?.. Kimi çağırayım?.. Hem kim inanır ki bana?
− Evvela beni davet et... Ben sana inanıyorum!..
Rasûlü Ekrem’in hanımı Hz. Hatice, daha evlenmeden çok önceleri bir rüya görmüş ve onu, zamanın en büyük âlimi olan amcası ihtiyar Varaka’ya tâbir ettirmişti. Yaşlı Varaka şöyle tâbir etmişti onun rüyasını:
− Hatice, sana çok büyük müjdem var! Sen âhir zaman Nebisi’nin hanımı olacaksın!..
İşte o müjdenin son safhası da bugün tahakkuk etmişti...
Rasûlü Ekrem dalgın duruyor... Belli ki daha kimleri davet edeceğini düşünüyor...
[1] Bu konunun açıklaması “Hz. MUHAMMED NEYİ OKUDU?” isimli kitabımızda geniş olarak mevcuttur... Düşünen dostlara tavsiye olunur.