Hz. Ebu Bekir’in Efendimiz’e İmamette Vekâleti
Cenâb-ı Rasûl’ün hastalığı son günlerde iyice artmıştı...
Namaz vaktinin geldiği anda, Rasûlü Ekrem, namaza çıkacak kuvvete sahip olmadığı için, Ebu Zem’e ile Hz. Ebu Bekir es Sıddîk namaz kıldırması için haber yollamıştı.
Fakat Ebu Zem’e, Hz. Sıddîk’ı orada göremediği için, hemen yakınında oturmakta olan Hz. Ömer’e:
− Haydi kalk, namazı sen kıldır!..
Demişti. Bunun üzerine Hz. Ömer de cemaata namaz kıldırmak üzere mihraba geçti...
Ancak, mihraba imam olarak Hz. Ebu Bekir es Sıddîk yerine Hz. Ömer’in geçtiğini görünce Rasûlü Ekrem, derhâl müdahale etti:
− Ebu Bekir nerede?.. İşin böyle olmasını Allâh da istemez, müslümanlar da!..
Bu durumda derhâl Hz. Sıddîk bulundu ve imamete geçirildi.
Bundan bir zaman sonra Rasûlü Ekrem’in hastalığı (humma) büsbütün arttı.
Gene namaz vakti gelmişti ki, ezan dahi okunmuştu. Hastalığının şiddetinden yerinden kalkamaz bir hâldeydi Rasûlü Ekrem:
− Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın!..
Buyurdu.
Yanında bulunan Hz. Aişe, babası için:
− Ebu Bekir yufka yüreklidir, yâ RasûlAllâh; Senin yerinde durup da halka namaz kıldıramaz!..
Deyince, Rasûlü Ekrem ikinci defa emir verdi:
− Ebu Bekir’e söyleyin, cemaate namaz kıldırsın!..
− Ebu Bekir yufka yüreklidir, cemaate namaz kıldıramaz yâ RasûlAllâh...
Diye ikinci kez mazeret beyan etti Aişe...
− Şüphesiz ki siz Yusuf’un zamanındaki kadınlar gibisiniz!.. Ebu Bekir’e söyleyin (diyorum) halka namaz kıldırsın!..
Artık bu kesin emir üzerine, Hz. Ebu Bekir es Sıddîk’a haber gönderildi namazda “imam olması” için; ve bundan sonra da Rasûlü Ekrem’in ebedî hayata intikâline kadar geçen süre zarfında on yedi vakit namazı Hz. Sıddîk kıldırdı