Yani, beyne ulaşan veriler yönünden, beyinler arasında farklılıklar var. Beyin, veri birikimi ile belli bir kapasiteye ulaşır.
Sen anandan doğduğun zaman, beynin, sadece genetik ve astrolojik verilerle oluşan veritabanına tâbi idi. Dünyaya geldiğin andan itibaren sürekli şekilde yeni veriler yükleniyor.
Yeni doğan çocuk ilk anda birçok şeyi göremiyor, göz de değerlendiremiyor. Niçin? “Değerlendiremiyor” ne demek?..
Beyinde onu değerlendirecek belli bir veri birikimi yok demek! Çünkü, ancak beyinde mevcut olan şeyi açığa çıkartıyorsun; beyin veritabanında var olan kadarıyla kendindekini deşifre edebiliyorsun. Yani, genetik ve astrolojik etkilerden kaynaklanan bir tabanın, özelliklerin, hammadden var. Bu özellikler, kendi kendine açığa çıkmaz! Giren yeni veriler istikametinde bunlar açığa çıkar. Bir örnek verelim.
Mesela; “güzeli seçme ve güzele yönelme”...
Güzeli seçme ve güzele yönelme, beyindeki bir özellikten meydana gelir. Genetik özellikten veya beyinde astrolojik olarak Venüs tesirlerinin kuvvetli olmasından meydana gelir. Venüs tesirlerinden meydana gelen veya genetikten gelen bu güzeli seçme özelliği, İran’daki bir insanda başka türlü, Amerika’daki bir insanda ise başka türlü bir gelişme gösterir, Afrika’dakinde ise daha başka. Yani, güzeli seçme duygusu ve arzusu başkadır, güzeli bulma olayı başkadır. Veriye göre değişir. Temelde, baz olan özellikler genetik ve astrolojik tabanda vardır. Bunun açığa çıkması, daha sonraki dıştan alınan verilere bağlı olarak meydana gelir kişide.
Soru: “Cennet ve Cehennem ile yaşamları, birer frekans mıdır?”
Veritabanındaki veriler, bilgiler dediğimiz şeyler, belli frekanslardır. Veritabanı ne kadar geniş kapsamlı ise, o kişinin cennette duyacağı güzellikler, hazlar, zevkler de o kadar fazladır. Cennetteki mertebe farkı dediğim şey de, buna dayanır.
Onun için diyor ki, Hazreti Rasûlullâh:
“Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!..”
Çünkü, “ilim tahsil etmek” denen şey, senin beyninde mevcut olup, ruhuna da yüklenmekte olan veritabanını olabildiğince üst kapasiteye çıkarmandır. Ne kadar beynini geliştirebilir, ne kadar veritabanını artırabilir, ne kadar ilim sahibi olabilirsen, yaşamın o kadar farklı olur.
“Ahmaklarla sohbet etmekten kaçının” denir!
Kimdir ahmak?..
Anlayamadığını anlamayan!..
Niye kaçınmak?.. Çünkü, sana katacağı bir şey yok! Sohbet edeceğin, beraber olacağın insan, ilimce senin ilerinde, senin önünde olsun! Senin gerinde olan bir kişiye ise yalnızca, bir şey verme amacı ile yaklaş!
Âhirete inanmayan kişi, nasıl para ve mal biriktirme peşinde koşarsa; akıllı insan da, ilim biriktirmek için uğraşır. Çünkü, ölüm ötesinde artık yeni ilim elde etme şansının olmadığını bilir! Ruhta ölüm ötesinde kapasite artırma imkânı yok!.. İşte onun içindir ki;
“Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!”; “İlim Çin’de bile olsa git al!”; “Kendi önünde olduğunu bildiğin, senden daha fazla bilgili kimselerle beraber ol!” diye tavsiye ediliyor.