99. “Ricalun lâ tülhiyhim ticaretün ve lâ bey’un an zikrillâhi ikamis Salâti ve iytaizZekâti…” (24.Nûr: 37)
“(Onlar o) Ricaldir ki, kendilerini ne ticaret ne de (dünyevî) alışveriş Allâh’ın Zikri’nden (hakikatlerini hatırlamaktan engelleyip), salâtın ikamesinden (hakikatini yaşamaktan) ve zekâtı vermekten (kendisindekini karşılıksız paylaşmaktan) alıkoymaz!”
100. “Ve izâ seeleke ‘ıbadiy ‘anniy feinniy kariyb* uciybu da’veteddâ’ı izâ de’âni…” (2.Bakara: 186)
“Kullarım sana BEN’den sorarlarsa, şüphesiz ki ben Kariyb’im (anlayış sınırı kadar yakın!)(“Şahdamarından yakınım” âyetini hatırlayalım)... Yönelip isteyene (dua) icabet ederim…”
101. “…ve len tecide lisünnetillâhi tebdiyla” (48.Feth: 23)
“…Sünnetullâh’ta asla değişme bulamazsın!”
102. “…ve len tecide lisünnetillahi tahviyla” (35.Fâtır: 43)
“…Sünnetullâh’ta bir değişme asla bulamazsın!”
103. “Hafizû ales Salevati ves Salâtil Vüsta…” (2.Bakara: 238)
“Salâtlara (namaz - Allâh’a yöneliş), özellikle orta salâta (ikindi - şuurda her an bunu yaşamaya) dikkat edin...”
104. “Feveylün lil musalliyn; elleziyne hüm ‘an Salâtihim sâhûn” (107.Mâûn: 4-5)
“Vay hâline o (âdet diye) namaz kılanlara ki; Onlar, (iman edenin mi’râcı olan) salâtlarından (okunanların mânâsını yaşamaktan) kozalıdırlar (gâfildirler)!”
105. “Elleziyne hüm fiy Salâtihim haşi’un” (23.Mu’minûn: 2)
“Onlar (iman edenler) salâtlarında hakkıyla Allâh’ı müşahede etmenin yaşantısı içindedirler.”
106. “…innema yahşAllâhe min ‘ıbadiHİl ‘ulema’*…” (35.Fâtır: 28)
“…Allâh’tan, kullarından ancak âlimler (“Allâh” ismiyle işaret olunanı fark edenler, Azametini bilenler) haşyet duyar!..”
107. “…ve hafuni in küntüm mu’miniyn” (3.Âl-u İmran: 175)
“…benden korkun, eğer iman ehliyseniz.”
108. “…ennen Nase kânu Bi âyâtiNA lâ yukınun” (27.Neml: 82)
“…insanların varlıklarındaki işaretlerimize (hakikatlerine) ikân sahibi olmadıklarını söyler!”
109. “…ve leinitteba’te ehvâehüm min ba’di mâ câeke minel ‘ılmi, inneke izen le minezzalimiyn” (2.Bakara: 145)
“…Yemin olsun ki, İlimden sana gelenden sonra onların hevâlarına (şartlanmalarına göre oluşan fikirler/istekler) tâbi olursan, kesinlikle zâlimlerden olursun!”
110. “Feekım vecheke liddiyni haniyfa* fıtratAllâhilletiy fetaren Nase aleyha* lâ tebdiyle li halkıllâh* zâliked diynül kayyimü, ve lâkinne ekseranNasi lâ ya’lemun” (30.Rûm: 30)
“Vechini (şuurunu) Hanîf olarak (tanrıya tapınmaksızın, Allâh’a şirk koşmaksızın) o Tek Din’e yönelt! O Allâh Fıtratı’na (beynin ana çalışma sistem ve mekanizması) ki, insanları onun üzerine (o ana sistem ve mekanizmayla) yaratmıştır! Allâh yaratışında değişme olmaz! İşte bu, Din-i Kayyim’dir (sonsuz geçerli Sistem, Sünnetullâh’tır)... Ne var ki insanların çoğunluğu (bu gerçeği) bilmezler.”
111. “İnniy veccehtü vechiye lilleziy fetaresSemâvati vel Arda Haniyfen ve ma ene minel müşrikiyn” (6.En’am: 79)
“Muhakkak ki ben vechimi (bilincimi) hanîf (tanrı objesiz) olarak, semâlar ve arzın Fâtır’ına (her şeyi yaratış amacına göre programlayarak Yaratan’a) yönelttim... Ben müşriklerden değilim!”
112. “Eraeyte menittehaze ilâhehu hevahu...” (25.Furkan: 43)
“Hevâsını (içgüdüsel dürtülerini - bedenselliğini - kuruntuladığını) Tanrı edineni gördün mü!..”
113. “İnnAllâhe lâ yağfiru en yüşreke BiHİ ve yağfiru ma dune zâlike limen yeşa’*…” (4.Nisâ’: 48)
“Muhakkak ki Allâh kendisine (âfakî - açık veya enfüsî - gizli) şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dûnundakileri (bundan daha küçük suçları) dilediklerine bağışlar…”
114. “…lein eşrekte leyahbetanne amelüke…” (39.Zümer: 65)
“…Kesinlikle, eğer şirk koşarsan, mutlaka yaptıkların boşa gidecek…”