68. “…ve men yetevekkel alALLÂHi feHUve hasbüh…” (65.Talâk: 3)
“…Kim Allâh’a tevekkül ederse, O, ona yeter!..”
69. “…iste’ıynû Billâhi...” (7.A’raf: 128)
“…Allâh’tan (Ulûhiyeti dolayısıyla hakikatinizden; benliğinizi oluşturan El Esmâ’sındaki kuvveden) yardım isteyin ve sabredin...”
70. “Ve kada Rabbüke elle ta’budu illâ iyyahu…” (17.İsra’: 23)
“Rabbin, sadece O’na kulluk etmenizi hükmetti...”
71. “Ve ma halaktül cinne vel inse illâ liya’budun” (51.Zâriyat: 56)
“Ben cini ve insi yalnızca (Esmâ özelliklerimi açığa çıkarmak suretiyle) kulluk etmeleri için yarattım!”
72. “Bediy’üs Semâvâti vel Ard* ve izâ kada emran feinnemâ yekulü lehû kün feyekün” (2.Bakara: 117)
“Semâların ve arzın Bediy’idir (örneği benzeri olmadan icat edendir)... Bir işin olmasını dilerse ‘Ol’ der ve olur!”
73. “VALLÂHu halekakum ve ma ta`melun” (37.Sâffât: 96)
“Hâlbuki sizi de yaptıklarınızı da Allâh yaratmıştır!”
74. “Elem tera ennAllâhe yescüdü leHU men fiys Semavati ve men fiyl Ardı veşŞemsü vel Kameru venNücumü velCibalü veşŞeceru vedDevâbbü ve kesiyrun minenNas* ve kesiyrun hakka aleyhil azâb* ve men yühinillâhu fema lehu min mükrim* innAllâhe yef’alu ma yeşa” (22.Hac: 18)
“Görmedin mi ki Allâh (O’dur ki), semâlarda kim varsa ve arzda kim varsa; Güneş, Ay, Yıldızlar, Dağlar, Ağaçlar, Dabbeler (yürür canlılar) ve insanlardan birçoğu O’na secde etmede! Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur... Allâh kimi hor-hakir kılarsa, artık onu yüceltecek yoktur... Muhakkak ki Allâh dilediğini yapar.”
75. “Kul küllün ya’melu alâ şakiletih*…” (17.İsra’: 84)
“De ki: ‘Herkes yaratılış programı (fıtratı - şâkılesi) doğrultusunda fiiller ortaya koyar!’..”
76. “Ve leHU men fiys Semavati vel Ard* küllün leHU kanitun” (30.Rûm: 26)
“Semâlarda (bilinçli) ve arzda (bedenli) kim varsa, O’nun içindir... Hepsi O’na itaat hâlindedir.”
77. “…ve in min şey’in illâ yüsebbihu Bi hamdiHİ ve lâkin lâ tefkahune tesbiyhahüm*…” (17.İsra’: 44)
“...Hiçbir şey yok ki, O’nun Hamdı olarak, tespih etmesin! Fakat siz onların işlevini anlamıyorsunuz!..”
78. “…ma min dabbetin illâ HUve ahızün Binasıyetiha*…” (11.Hûd: 56)
“…Hareket eden hiçbir canlı yoktur ki onun ‘Bi’nasiyesinde (alnında-beyninde var olarak/beyninden) tutmuş olmasın (Fâtır’ın beyni programlaması)…”
79. “Ve ma teşâûne illâ en yeşâAllâh*…” (76.İnsan: 30)
“Allâh dilemedikçe siz dileyemezsiniz!..”
80. “İnna külle şey’in halaknâhu Bİ KADER” (54.Kamer: 49)
“Muhakkak ki biz her şeyi kaderiyle (yazılı - programlanmış) yarattık!”
81. “Ve in min şey’in illâ ‘ındena hazainuh* ve ma nünezziluhu illâ Bi kaderin ma’lum” (15.Hicr: 21)
“Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri (oluşturan kuvveleri) bizim indîmizde olmasın! Biz onu (o kuvveleri - özellikleri) gereken ölçüsüyle inzâl ederiz (açığa çıkartırız).”
82. “Ma esabe min musıybetin fiyl’Ardı ve lâ fiy enfüsiküm illâ fiy Kitabin min kabli en nebraeha inne zâlike ‘alAllâhi yesiyr; likeyla te’sev ‘alâ ma fateküm ve lâ tefrahu Bima ataküm*…” (57.Hadiyd: 22-23)
“Arzda (bedeninizde - dış dünyanızda) ve nefslerinizde (iç dünyanızda) size isâbet eden hiçbir musîbet yoktur ki, bizim onu yaratmamızdan önce, bir kitapta (ilim boyutunda oluşmuş) olmasın! Muhakkak ki bu Allâh üzerine çok kolaydır! (Bunu bildiriyoruz) ki elinizden kaçana üzülmeyesiniz ve size verdiği ile de sevinip şımarmayasınız!..”
83. “…ve ‘asa en tekrahu şey’en ve huve hayrun leküm, ve ‘asa en tuhıbbu şey’en ve huve şerrun leküm* vAllâhu ya’lemü ve entüm lâ ta’lemûn” (2.Bakara: 216)
“…Sizin için hayır olan bir şeyden hoşlanmayabilir; sizin için şerr olan bir şeyi sevebilirsiniz. Allâh bilir, ne var ki siz bilmezsiniz!”