131. “Ve iz ehaze Rabbüke min beniy Ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm alâ enfüsihim* elestü BiRabbiküm* kalu bela şehidna* en tekulu yevmel kıyameti inna künna an hazâ ğafiliyn;” (7.A’raf: 172)

“Hani Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden (menilerinden, genlerinden) kendi zürriyetlerini alıp; onları kendi nefslerine şahitlendirerek sordu: ‘Elestu BiRabbiküm = Rabbiniz değil miyim?’, (onlar da)‘KALU = dediler, BELA = evet, Şehidna = bilfiil şahidiz’... Kıyamet sürecinde, ‘Biz bundan kozalıydık(gafildik)’ demeyesiniz! (İslam fıtratı üzerine yaratılır tüm insanlar konusunu anlatmakta... A.H.)

 

132. “Ve yes’eluneke anirRuh* kul irRuhu min emri Rabbiy ve ma utıytüm minel ılmi illâ kaliyla” (17.İsra’: 85)

(Yahudilersana Ruh’tan soruyorlar... De ki: ‘Ruh, Rabbimin hükmündendir. İlimden size pek az verilmiştir (bu soruyu soran Yahudilere cevaptır bu)!’”

 

133. “Feizâ sevveytühu ve nefahtü fiyhi min ruhıy…” (38.Sâd: 72)

“Onu tesviye edip (beynini oluşturup), o yapının içinden Ruhum’dan (Esmâ mânâlarımdan) nefhettiğimde(açığa çıkardığımda {nefh yani üflemek, içten dışa şeklinde olur daima. A.H.})…”

 

134. “…inniy ca’ilün fiyl’Ardı hâliyfeh*…” (2.Bakara: 30)

“…Ben arzda (bedende) bir halife (Esmâ mertebesinin farkındalığıyla yaşayan şuur sahibi) meydana getireceğim…”

 

135. “Ve alleme AdemelEsmâe küllehâ…” (2.Bakara: 31)

“Sonra Âdem’e (Esmâ’nın programlanışı, Esmâ bileşiminin açığa çıkışıyla yoktan var edilene) bütün Esmâ’yı(Esmâ ül Hüsnâ’sının anlamlarını açığa çıkarmayı ve kavramayı) talim etti (programladı).”

 

136. “Lekad halaknel’İnsane fiy ahseni takviym; Sümme radednahu esfele safiliyn” (95.Tiyn: 4-5)

“Gerçekten biz İnsan’ı en güzel bir sûrette yarattık. Sonra da onu esfeli sâfîliyn’e (dünyaya/dünyasına)reddettik!”

 

137. “Elleziy halekake fesevvake fe’adelek; Fiy eyyi suretin ma şâe rekkebek” (82.İnfitâr: 7-8)

“O ki seni yarattı (izhar etti), seni tesviye etti (beynini, bilincini ve ruhunu oluşturacak şekilde meydana getirdi), seni tam dengeli yaptı! Hangi sûrette olmanı diledi ise öylece terkibini - bileşimini oluşturdu!”

 

138. “Ve nefsin ve ma sevvaha; Feelhemeha fucureha ve takvâha” (91.Şems: 7-8)

“Nefse (bilince) ve onu düzenleyene; Sonra da ona (bilince) hem fücurunu (Hak’tan ve Sistemden sapmayı)ve hem de takvasını (korunmasını) ilham edene ki...”

 

139. “Va’bud Rabbeke hatta ye’tiyekel yekıyn” (15.Hicr: 99)

“Sana yakîn gelene (benliğinin yokluğunu fark edene kadar -ölüm hakikatin fark edilmesi hâlidir- Vâhid’ül Kahhâr’ın yaşanmasına) kadar, Rabbine ibadet et (benliğin varolduğu sürece Rabbine kulluğa, ibadete devam et, tâ ki yakîn gelene kadar; yakîn sonrasında ise bunun doğal sonucu Rabbinin kulluğu devam eder zaten)!”

 

140. “Ve en leyse lil İnsani illâ ma se’a” (53.Necm: 39)

İnsan için yalnızca çalışmalarının (kendisinden açığa çıkanların) sonucu oluşacaktır!

 

141. “Elyevme tücza küllü nefsin Bima kesebet* lâ zulmel yevm* innAllâhe seriy’ul hisab” (40.Mu’min: 17)

“Bu süreçte her nefs yaptıklarının getirisiyle karşılık bulur (yaptıklarının sonucunu yaşar)! Bu süreçte haksızlık yoktur! Muhakkak ki Allâh Seriy’ul Hisab’tır (anında yapılanın sonucunu yaşatmaya başlayandır).”

 

142. “…ve lâ tüczevne illâ ma küntüm ta’melun” (36.Yâsiyn: 54)

“…Yaptıklarınızdan başkası ile cezalandırılmazsınız (yaptıklarınızın sonuçlarını yaşarsınız)!”

 

143. “…ve ma kânAllâhu liyazlimehüm ve lâkin kânu enfüsehüm yazlimun” (29.Ankebût: 40)

“...Allâh onlara zulmetmiyordu; fakat onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.”

 

144. “Ve liküllin derecâtun mimma ‘amilu* ve liyüveffiyehüm a’malehüm ve hüm lâ yuzlemun” (46.Ahkaf: 19)

“Her birinin, yaptığı amellerinden (oluşan) dereceleri vardır. Tâ ki onlar, haksızlığa uğratılmaksızın amellerinin karşılığını tam görsünler.”

 

145. “İnneküm lezâikul azâbil eliym; Ve ma tüczevne illâ ma küntüm ta’melun” (37.Sâffât: 38-39)

“Muhakkak ki siz o feci azabı tadıcılarsınız! Yaptıklarınızın sonucundan başka bir şey yaşamazsınız!”

81 / 88

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!