Medine’ye (Yesrib’e) Hicretin Başlaması
Mekke’de müslümanların hayatlarını idame ettirmeleri artık son derece güç bir safhaya girmişti... Kureyşli müşrikler, Mekkeli müslümanlara akla hayale gelmedik eziyetler yapıyorlar, onları dinlerinden döndürmek için türlü işkence bahaneleri buluyorlardı...
Müslümanlar bu durum karşısında, Efendimiz AleyhisSelâm’dan, hicret etmek için izin istediler... Ancak, Efendimiz bu mevzuda kendisine henüz bir vahiy gelmediği için onlara bir şey söyleyemedi, gidecek bir yer gösteremedi... Aradan birkaç gün geçmişti ki, Efendimiz AleyhisSelâm’dan müslümanlara şu müjde erişti:
− Hicret edeceğiniz yerin iki kara taşlık arasında hurmalık bir şehir, Yesrib (Medine) olduğu bana bildirildi, gösterildi!.. Mekke’den çıkıp gitmek isteyenler, oraya gidebilir... Orada Yesribli müslüman kardeşlerinizle birleşiniz... Allâhû Teâlâ, onları size kardeş kıldı, ve yeni yurdunuz olarak açıkladı...
Azap içinde kıvranan müslümanlar için bu, gerçekten çok muazzam bir müjde idi... Mekke’den Medine’ye hicret edenlerin büyük çoğunluğu bunu tam bir gizlilik içinde yapmıştı... Bunlardan ancak bir kişi müstesna idi... Hazreti Ömer!.. Hazreti Ömer (r.a.)’ın hicreti şöyle olmuştu:
Hazreti Ömer Mekke’den ayrılacağı gün, kılıcını kuşandı, yayını aldı, okluğunu doldurdu ve bundan sonra Haremi Şerif’e gelerek, Kâbe’yi yedi defa tavaf etti... Sonra iki rekât namaz kılıp dua etti... Ve daha sonra da oradaki müşriklere atının üstünden şöyle hitap etti gür sesiyle:
− Ardından anasını ağlatmak, karısını dul bırakmak, çocuklarını yetim bırakmak isteyen varsa, onlara ilan ediyorum... İşte ben Medine’ye gidiyorum!.. Varsa söylediklerimin birini olmak isteyen, haydi şu vadinin ardında bana kavuşsun ki, onu cedlerinin yanına göndereyim!..
Ve konuşmasından sonra atını sürdü şehrin dışına... Bir Kureyşli müşrik onu takip edip de mâni olacak cesareti görememişti kendisinde...
Bu arada Ayyaş bin Rebia gibi bazı müslümanlar da, aileleri ileri sürülerek Mekkeliler tarafından kandırılıp Mekke’ye geri döndürüldü ve hapsedildiler...