Kıyamet Alâmetleri

İslâm’ın dünyaya yayılmaya başlayışının onuncu yılına yaklaşırken, biraz da okuyucularımıza Efendimiz AleyhisSelâm’ın kıyamet alâmeti olan hâdiselere ait bazı hadislerinden nakiller yapmak, sonra da kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz...

İşte Efendimiz’in son günlere dair anlattıklarından bazıları:

“Ruhum kudret elinde olan Allâh’a yemin ederim ki, bir adam kabir yanından geçerken, kabir yüzünden değil, birbirini takip eden dünyevî belâ ve musibetler yüzünden ölümü daha kolay görerek:

− Keşke bu kâbirde yatan ben olsaydım... diye temenni etmedikçe kıyamet kopmaz... ” (Sahihi Buhari ve Müslim)

***

“Fırat nehrinin suyu çekilerek, altun hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor... Her kim o arada bulunursa, o hazineden bir şey almasın... Aksi takdirde ölür veya öldürülür...

Fırat nehrinin suyu çekilip, altından dağ ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmaz... Bu hazine yüzünden kıtâl vuku bulur... Her yüz kişiden doksan dokuzu ölür... Her kişi, yalnız ben kurtulurum diye ümitlenir, çarpışmaya katılır... ”

***

“Kufe’de kırmızı bir rüzgâr esmişti. Derken:

− Kıyamet saati geldi, yâ Rasûlullâh!.. demekten başka bir konuşma hâli olmayan bir adam çıkageldi...

Anlatan Abdullah İbni Mes’ud, sözün burasında doğruldu ve şöyle devam etti:

− Miras taksim olunmadıkça ve ganimetle ferahlanmadıkça kıyamet kopmaz... dedi... Bundan sonra da eliyle Şam tarafını işaret ederek şöyle devam etti:

− Pek çok düşman, müslüman halk ile harp etmek için (ordu ve silah) toplarlar... İslâm ehli de onlarla harp etmek için (ordu ve silah) toplarlar... Ravi:

− Bu sözünle Rumları mı kastediyorsun? diye sorar...

− Evet...

İşte kıtâl sırasında büyük bir saldırma ve çetin bir reddetme olur...

Şöyle ki: Müslümanlar ölüm kalım harbi yapacak ve ancak galip olarak dönecek olan bir fedailer birliğini ordunun ilerisine çıkartırlar... Bu birliklerden önce fedailer yok olup gitmişlerdir...

Neticede İslâm ordusu da, düşman ordusu da geri döner... İki ordudan hiçbiri galip değildir, fakat iki ordunun da öncüleri mahvolup gitmiştir...

Sonra müslümanlar gene en önde ölüm kalım savaşı yaparak ve ancak galip olarak geri dönecek öncüler çıkartırlar...

Müteakiben tekrar gece bastırana kadar ölesiye savaşılır... Gece bastırınca iki taraf da gene geri çekilir...

Sonra üçüncü defa gene böyle bir birlik çıkartılır... Fakat akşama kadar iki tarafın fedaisi de mahvolduğu hâlde, gene iki taraf da galip değildir...

Artık dördüncü günde İslâm ordusunun bakiyesi onlar üzerine hücuma geçer. Bunu takiben Allâh, hezimeti düşman üzerine kılar ve öyle muazzam bir öldürülme ve kıtâl olur ki, misli görülmeyecek bu kıtâlin... Hatta kuş cinsi, çarpışan o ordu fertlerinin yanlarından uçar da, bir türlü onları geride bırakamaz, nihayet ölü olarak yere düşer...

(Harb o kadar çetin ve yok edici olur ki) bir baba, (mesela) yüz fert olan oğullarının hepsini harbe hazırlayıp yollar da, sonunda onlardan bir tekinin dışında başka kimsenin kalmadığını görür...

Artık sonunda hangi ganimetle ferahlanılır?.. Yahut miras aralarında bölünüp paylaşılabilir?..”

***

“Müslümanlarla yahudiler arasında çok kanlı bir muharebe olmadıkça kıyamet kopmaz... O muharebede müslümanlar yahudileri tamamıyla kırıp öldürecekler... (Bu yahudi mahvı o kadar umumi olur ki) Hatta bir yahudi taş yahut ağaç arkasına gizlenir, akabinde o taş veya ağaç:

− Ey müslüman, Ey Allâh’ın kulu, şu arkamda saklanan kimse yahudidir, binaenaleyh gel de onu öldür!.. der... ”

***

“Ben Rasûlullâh AleyhisSelâm’dan işittim:

− Kıyamet, Rumlar insanların en çoğu oldukları hâlde kopar!.. buyuruyordu.

Bunun üzerine Amr:

− Andolsun, sen bunu söylüyorsan, muhakkak onlarda şu dört haslet vardır:

* O zaman onlar, insanların fitne anında en akıllıları ve haliymi;

* Musibetten sonra en süratle sıhhat ve iyiliğe dönenleri;

* Firardan sonra hücuma geçme zamanı en yakın olanları;

* Miskin, zaif ve yetimler için insanların en hayırlı olanları;

Bir de beşinci sıfatları vardır ki;

* Melîklerin zulmünü en çok men edenlerdir... dedi.”

***

Ümmü Seleme (r.a.)’dan...

“Rasûlullâh AleyhisSelâm buyurdu:

− Bir kimse Kâbe’ye sığınır (yanındakilerle birlikte).

Onların kendilerini himaye edecek kimseleri, kendi kendilerini koruyacak nüfus sayıları, harp hazırlık malzemeleri bulunmamaktadır.

Onlara doğru bir ordu gönderilir...

Bu ordu, Beydâ mevkisine geldiği zaman toptan yere batırılır...

Artık onlardan kaçıp da, kendilerinden olanlardan haber verecek olan bir kimse kurtulamaz...”

***

“Hayret verici bir hâdise gördüm:

Ümmetimden bir kısım insanlar Kâbe’ye sığınmış bir adam sebebiyle, Kâbe’yi kastederek geliyorlar... Nihayet onlar Beydâ’ya ulaştığı zaman yere batırıldılar... ”

Ashab sorar:

Rasûlullâh, şüphesiz ki yol birçok insanları bir araya toplayabilir?.. (Onlar ne olacak...)

− Evet, onların arasında, bilerek bu işe kastedip gelenler; icbar edilerek götürülenler ve onların kafilesinden olmayan diğer yolcular da vardır.

Bunların hepsi bir helâk ile helâk olacaklar da, kıyamet gününde çeşit çeşit çıkış yerlerinden çıkacaklardır... Allâh onları niyetlerine göre diriltecektir.

***

“İki müslüman kılıçları ile birbirlerine yönelip vuruştukları zaman, öldüren de, ölen de ateştedir.”

buyuruldu, Rasûlullâh AleyhisSelâm tarafından...

Bunun üzerine soruldu:

Rasûlullâh, öldüren böyle; peki ölen neden böyle?..

− Ölen de arkadaşını öldürmek istemiştir... 

4 / 72

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!