Hz. Âli’nin “Ebu Turab” Lakabını Alması
Evliliği takip eden günlerden birisinde Efendimiz AleyhisSelâm, kızıyla Hazreti Âli’yi ziyarete gitmişti... O gece de aksi gibi Hazreti Fâtıma ile Hazreti Âli bir meseleden dolayı münakaşa etmişlerdi...
Efendimiz AleyhisSelâm eve geldiğinde içerde Hazreti Âli’yi göremeyince sordu kızına:
− Âli nerede yâ Fâtıma?.. Hazreti Fâtıma cevap verdi:
− Aramızda bir tartışma geçmişti, bana darılıp gündüz uykusunu dışarıda uyumak için çıkıp gitti!..
Efendimiz AleyhisSelâm o sırada dışardan geçen Sehl bin Sad (r.a.)’a sordu:
− Bakıver bakalım Âli nerelerde?.. O da kısa bir araştırmadan sonra gelip cevap verdi:
− Mescid’de uyuyor yâ Rasûlullâh...
Bunun üzerine Efendimiz AleyhisSelâm kalkıp doğruca mescide gitti: Hazreti Âli mescitde yanı üzerine yatmış uyuyordu... Gömleği üzerinden sıyrılmış, vücudu toza toprağa bulanmıştı... Yanına çöken Efendimiz üzerindeki tozu toprağı eliyle silkerken seslendi:
− Kalk yâ Eba Turab!.. Kalk yâ Eba Turab!..
Bundan sonra Hazreti Âli anlatırdı:
“Benim için o günden sonra “Ebu Turab (toprağın babası)” künyesinden daha hayırlı hiçbir isim bulunmadı... Ne zaman ki birisi beni bu isimle çağırırdı, benim içim ferahlar, büyük rahatlık duyardım...”